Milli Eğitim Bakanlığı 2012 yılında yaptığı sistem değişikliğinden sonra dershanelerin kapatılıp özel okullara dönüşümü için kademeli bir geçişin kapısını araladı. Anayasa Mahkemesinin başkanı geçtiğimiz günlerde değişti. Ana muhalefet partisinin iptal isteminin reddi yönünde bir kanaat oluşunca bu günlerde özel okullaşma artmaya başladı. Bütün bunların yanında devletin özel okullara gidecek öğrencilere teşvik vermesi ile devletin eğitim yükü azalacaktır. Önümüzdeki dönemde milli eğitimden özel okula geçişler hızlanacak. Böylece devlet okullarının yükü de hafifleyecek.

Yıllardır ülkemizde özelleştirmeler yapılıyor. Milletimizin ve devletimizin daimi değişmeyen gündemi eğitim konusunda da artık özel sektörün önün açılması ve imkânı olan velilerin özel okul imkânlarından yararlanması isabetli olmuştur. Bu durum sağlık sektöründe geçmişte yapılan düzenleme ve uygulamalarla rayına girdi. Şimdilerde aynı sistemin eğitimde de kurulmaya çalışıldığına şahit oluyoruz.2014-2015 eğitim ve öğretim yılı için öğrenci adına özel okullara okul öncesinde 2 bin 500, ilkokulda 3 bin, ortaokulda 3 bin 500, liselerde 3 bin 500, temel lisede 3 bin lira destek ödeniyor. MEB’in özel okullara öğretim teşvikinden 3 bin 859 özel okul, 167 bin 942 öğrenci yararlandı. Özel okullara toplam 535 milyon 362 bin 500 lira ödenecek. Geçtiğimiz günlerde bakanlık tarafından yeni eğitim-öğretim yılından itibaren özel okul teşvikinden sadece devletten özel okula geçenlerin değil, özel okulda kayıtlı olan öğrencilerin de yararlanabileceği açıklanmıştı.

Eylül 2015 tarihinden itibaren dershanelerin kapatılacak olması ile birlikte yıllardır süren bir sistemde sona erecek. Bu sistemde görev yapan öğretmenlerin bir kısmı milli eğitim bakanlığına öğretmen olarak geçecek. Diğer kalanlarda özel okula dönüşen kurumlarında istihdam edilecek. Böylece sayıları 50-60 binlere ulaşan bir eğitim kadrosunun iş bulmaları sağlanmış olacak. Dershaneler okullardaki öğretim açığının sonucu ortaya çıkan kurumlardı. Toplumda okullar gibi bir eşitleyici fonksiyon icra ediyorlardı. Son yıllarda kopya, insan kaynaklarının farklı amaçlarla kullanımı ve bu kurumlarda yetişen kişilerin devletin kılcal damarlarına sızmaları ve devlet dışından kişilerden emir almaları üzerine oluşan algılar sonucu önemli bir mücadeleye girildi. Bu mücadele henüz devam ettiğinden bundan öte yorum yapmayı doğru bulmuyorum.

Eğitim bir ülkenin aklını, vicdanını teslim almadan, bu gününe ve geleceğine dair bir şuur oluşturma sürecidir. Eğitim özelleştiğinde bu şuuru kurumun kimliğine uygun yapmaya kalkarsak yine insanlarımıza yazık ederiz. Gelişmiş ülkelerin insanlarının yaşam standartlarına uygun bilim ve teknikte en önde ancak kendi milli kültürünü de özümseyerek yaşamaya devam eden bir toplum inşa etmek çok önemlidir. Bunu sağlarken devletimizin devamlılığını sağlayacak en önce en önemli husus hakşinas kimlikler, kişilikler yetiştirmek olmalıdır. Adil olmadan hiçbir kurum, hiçbir millet baki olamaz. Adalet diğer tüm güzel huyların anasıdır.

Bakanlığımız özel okulların sayısını artırırken niteliğini de dikkate almalı apartman altı özel okullara izin vermemelidir. Yine özellikle denetim konusunda hassas olmalı kurumların vicdanına çocukları teslim etmemelidir. Genel bir sistem değişikliği yapılan bu günlerde ortaokul son sınıfların girdiği ve öğrencilerin 6,7, ve 8. Sınıf yıl sonu ağırlıklı ortalamalarının %30 etkili olacağı bir sistemde, özel okullarda bol keseden dağıtıldığı iddia edilen notların TEOG sonuçlarıyla kıyaslanması isabetli olacaktır. Bu teklif yalnız özel okullar için değil devlet okulları içinde geçerlidir. Önümüzdeki yıllarda liseleri üniversiteye taşıyacak sistemde TEOG sistemine benzeyen bir yolla yapılandırılırken bu suiistimallere dikkat dilmelidir. Bu ülke istismarlardan çok çekti maalesef. Eğitimi özelleştirelim, güzelleştirelim ancak insanımızı birilerinin kendi çıkarlarına alet etmesine izin vermeyelim. Ne dersiniz? ([email protected])