Meb’te  Asıl Yapılması Gerekenlere Sıra Gelmiyor

Son on yılda ülkemizde hizmet adına çok önemli gelişmeleri birlikte yaşıyoruz.Ulaşımda duble yollar, hızlı tren,hava yollarında natif hava şirketlerinin getirdiği ucuzluk adeta ulaşılamayan yer nerdeyse kalmadı.Kısaca yollar sayesinde mesafeler kısaldı, ayrılıkların ömrü azaldı.Başka bir taraftan sağlıkta yapılanlar gerçekten baş döndürücü ilk kez vatandaşlarımıza açılmayan kapı kalmadı.Sağlığımız artmasa da sağlık hizmetinde  kalite arttı.İnsanlarımız ilaç kuyruğunda beklemekten kurtuldu.Son yıllarda şehircilik adına önce TOKİ vasıtasıyla daha sonra kentsel dönüşüm adı altında yeni şehirler kurulmaya başladı.Diğer bakanlıklarda istediğimiz hızla değişiklilikler olmasa da Türkiye’mizde  değişim, dönüşüm ve çok önemli baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor.

Milli Eğitim Bakanlığında da devrim niteliğinde önemli  çalışmalar yapıldı, yapılıyor.Çağın en önemli bilgi ve iletişim teknolojisi bilgisayar ve internetin ulaşmadığı bir okul kalmadı.Hatta her okula teknoloji sınıfı kuruldu.Müfredat yapılandırmacı bir anlayışla yeniden düzenlendi.Birinci sınıflarda eğik el yazısına geçildi.E-devlet  uygulaması kapsamında MEBBİS,e-okul ve daha ileri uzaktan eğitim çalışmalarına geçildi.Hatta öğretmen  atamalarında tamamen şeffafa yaklaşan atama işleri  ve daha sayamadığımız onca yapılan yeniliklere rağmen bakanlığımızda asıl istediğimiz  yere henüz gelemediğimizi düşünüyorum.

Derslik başına düşen öğrenci  sayılarındaki düşme çok manidar olsa da yeni sistemde 4+4+4 de yeni bina ve derslik ihtiyacı artmıştır.Yapılan okullar, sayısal olarak çoğalmış, donanımı ve çabuk inşa edilmelerinin yanında mimarileriyle de dikkat çekmiştir.Yeni binaların dışı da içi de düşman çatlatacak güzellikte arzı endam ediyor.Bahçe düzenlemeleri de işin ayrı bir güzelliği.Dersliklerde projeksiyonlar, lettoplar birde Fatih projesi kapsamında akıllı tahtalar ve öğrencilere verilen/verilecek tablet bilgisayarlar.Fatih projesi dünya teknoloji devlerinin bile iştahını kabartan,dikkatini çeken çok önemli bir projedir.

Eğitim felsefesinde neo-liberal anlayışla getirilen yeni sistemde öğrenciyi öne çıkarma, öğretmene yalnız rehberlik yapan ,danışılan yeni bir rol çizilmesi ve öğrencilere kendi bilgisini inşa etme imkanı tanımasıyla çok daha özgürlükçü bir anlayış getirilmiştir.Öğrenciler,veliler okulların müşterisi sayılmış ve “müşteri her zaman haklıdır” çıkarımıyla okullar adeta devlet ile vatandaşın meydan savaşlarının yapıldığı büyük bir sahaya dönüştürülmüştür.Haddini bilmeyen öğrenci, hakkını ve sınırını bilmeyen veli bütün olumsuzluklarda günah keçisi olarak öğretmenleri görmüş ve tüm hıncını onlardan çıkarmaya çalışmışlardır.Burada etkili ve yetkili ağızlardan çıkan öğretmenler ne yapıyor ki ,haftada 15 saat çalışıyorlar ve diğer toplum önünde yapılan eleştiriler.Acaba başka meslekleri de bu kadar eleştirseler itibarı ne kadar kalır.Ondan sonra da eğitimciler toplumda en az saygı gören kesim ve “hiçbir şey olamazsan bari öğretmen ol” sözlerine muhatap oluyor.

İtibarını kaybeden birinin topluma yapacağı hiçbir katkısı olamaz. Her şeyden önce işe öğretmenlerin imajını düzelterek başlamalıyız. “Bana bir harf öğretenin kulu, kölesi olurum” anlayışı ile manen ve bunun yanında yapılacak özlük haklarda iyileştirmeler önemli bir başlangıç olacaktır. Son on yılda eğitim ordusuna yaklaşık dört yüz bin yeni öğretmen katılmıştır.Bu sayı mevcut sayının yarısından fazladır.Eğitim fakültelerinin niceliği inanılmaz artmış ancak nitelikte  çok fazla bir değişiklik olmamıştır.Öğretmenleri çok iyi yetiştirmek, toplumda maddi ve itibari açıdan en yukarı yerleştirmek bilime, bilgiye verilen değerinde artması demektir.İyi yetişmiş eğitimcilerin yetiştireceği öğrencilerinde kalitesi de fark edilecektir.Meb’te asıl yapılması gereken işin öznesi öğretmenlere gereken değeri vermek ve bunu uygulamalarında göstermektir. ([email protected])