HERKESİN HAYRI KENDİNE

         Rahmetli Prof. Dr. Necmeddin ERBAKAN bu günleri görse kahrından bir kez daha ölür müydü bilemem. Eski, yeni ya da eskiden beri devam eden talebelerinden kesin bir memnuniyet duygusu içerisinde mi olurdu o da meçhul. Sadece vefatından önce Genel Başkanı, üyesi olduğu Parti’nin Milli Görüşün tek Partisi olduğunu kendi beyanı dışında tabi.

         Belki de şu kedi fıkrasına bir göz atmakta yarar var. Kediye sormuşlar;

        -Evin beyinden mi memnunsun yaksa hanımından mı? Kedi kendi lisanıyla miyavlar gibi;

        - NeuO NeuO diye cevap vermiş.

        Uzun bir süredir devam eden; belki tam anlamıyla izah ve ya ifade edilemeyen belki de gerçekten de yanlış bir takım kararları ve icraatları dolayısıyla, ayrılan ekibe transfer olan seçmen kitlesinden yuvada kalanlara karşı inanılmaz bir öfke söz konusu. Özellikle referandum döneminde ki Hayır kanaati sonrasında tavan yapan bir süreç yaşanıyor. Çatı aday konusunda tarafsız kalmaları sırasında bile bu kadar olmamıştı. Milli Görüş davasının asli adresinde kalan seçmen ve yöneticilere gelince. Onlar da bu tahammülsüzlüklere karşı zaman zaman maksadı aşan ve kırıcı ifadeler kullanabiliyor. Şimdi öncelikle şu Rahmetli üzerinden yapılan yanlışları bırakmak adına insafa davet edelim her iki tarafı da.

         Liderim ve siyasetin dünya muallimi olan Erbakan’ın son nefesine kadar Ak Parti ile ilişkisini reddettiğini kabul etmek gerekiyor. Israrla beni günahınıza neden ortak ediyorsunuz diye reddetti bu durumu. Hala bir çok kişi inatla Ak Parti’yi onun kurdurduğunu ve akıl dolu bir siyaset yaptığını söylüyor. Bir de bilmiş bilmiş ya hu siz bilmezsiniz ben biliyorum işin içini tavrıyla. Onun siyasi başarısını ortaya koyacak o kadar çok şey var ki buna lüzum yoktur kanaatindeyim. Bunun terk edilmesi gerekiyor.

         Bu husus vuzuha kavuştuğuna göre gelelim Erbakan mirasının nasıl heder olduğuna. Erbakan’ın maddi mirasçıları bellidir, ailesi gereken vazifeyi yapmıştır. Siyasi mirasçıları da partisinde devam etmektedirler. Ancak bitmek bilmeyen bir miras kavgası söz konusu. Zamanında demokrat partinin çok varisi olurdu ama o sadece parti bazlı olurdu. Siyasette gözümüzü ve ufkumuzu açan nadide insan sadece bir parti lideri değildi. Yeni bir nesil de yetiştirmişti. Dolayısıyla İslami hayat ve İslami siyaset konusunda bilinçli bir kitleyi de miras bıraktı ülkeye.

         Miras kavgasında yer alanların o zor günlerin çilekeş dava insanlarının olması doğal. Ya da diğer ifadeyle hayatlarında bu çalışmalar için ailesini, eşini, çoluk çocuğunu ihmal etmiş olanlar için bir izah imkanı olabilir. Ancak bir de kaçak yolcular araya karışmıyor mu?. Bu mirasın çok büyük olduğu aşikar ama bu kadarı da fazla. Bir şekilde o camiayı duymuş, yanından geçmiş olanların bile ya da gençliğinde kazara bir iki defa MGV’nin evlerine, yurtlarına bir sohbet ya da çay içimi yolu düşenlerin bile pay alma hırsına düştükleri bir miras kavgası. El İnsaf.

         Ankara’ya yolum düştüğünde Öğder genel merkezine uğramıştım bir defasında. Genel Başkan Hamdi Sürücü ağabey ile sohbetimizde şöyle demişti.

         -Şimdilerde Milli Görüş makbul hale geldi. Ama başında bir ‘e’ olmak şartıyla. E-milli görüş. Eski olmak şartıyla makbul demek ti bu. Böyle olunca da öyle bir hale geldi ki Milli Görüş kendisi ile ilgisi olan olmayan kişiler tarafından deterjan gibi kullanılmaya başladı. Ne geçmişinde ne de bugün bu davayı anlamamış, içinde yer almamış bir çok kişi kendini ben milli görüşten geliyorum demek suretiyle aklama gayretinde.

         Bu öyle bir ikilem ki bir yanda mevcut iktidarın icraatlarını kıyasıya eleştiren bir siyasi parti diğer yanda o partiyi acımasızca yerden yere vuran eski milli görüşçüler; ya da olduğunu iddia edenler. Eğer Ak Parti içerisinde ki yönetici olan ve Milli Görüş’ten gelenlere dikkat edilirse onlar bu konulara hiç girmiyor. Asla incitecek türden ifadeler kullanmıyorlar.

         Neden böyle davranıyor olabilecekleri hakkında fikri olan var mı acaba? Galiba yok. Bunun bir kaç nedeni olabilir bence. Ya icraata yönelik yapılan eleştirilerde haklılık payı var ya da zaten yüzde ikiler seviyesinde olması dolayısıyla pek zararı dokunmadığı için hatta belki baba ocağı gibi gördükleri bir yer olduğu için olabilir. Her ne sebeple olursa olsun Saadet cephesi ne kadar eleştirirse eleştirsin dönüp te bir cevap vermiyorlarsa az önce saydığımız hangi gerekçe olursa olsun eyvallah denir. Belki de ara sıra liderler görüşüyor ve bu kanaatlerini paylaşıyor bile olabilirler aralarında.

         Ama piyasada kraldan çok kralcılar boy gösterip olmadık ifadelerle ortamın tadını tuzunu bozmaya devam ediyorlar. Herkes amelince sorgulanır ve kimin ne niyetle ne yaptığını da en iyi Allah bilir ama seviye maalesef yerlerde. Paylaşılamayan bir dava mirası söz konusu. Ama her iki tarafın da kendini gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyorum. Biz İslam dünyasında ki kardeşliği gerçekleştirme idealinin sahibi isek yanı başımızda ki kardeşlerimize bu tutumumuzun pek te umut verici olmadığını bilelim.

         Hepitopu yüzde iki buçuk olduğunu düşündüğünüz bir Parti’nin Hayrına engel olmaya çalışacağına geri kalan yüzde kırk dolayında ki Hayırcılarla uğraşıp onları kazanmak için ne yapılabilirliği üzerine düşünmek gerekmez mi? Sonra herkesin farklı düşünmesi ve dolayısıyla ayrışmaların fıtrat gereği normal olması gerekmiyor mu? Yaşanan olaylar ve terör gruplarının hayır deyişi ile ilgili savunmalar/saldırılar yersiz/ yetersiz kalır. Samimi bir hayırcıyı Evet ’e ikna edebilmek için gayret gösterilmesi gerekmez mi?

         Herkesin hayrı kendine. Ancak burada kim niye Hayır diyor bir dinlemek lazım. Belki de sırf ülke menfaatine yönelik gerekçeleri olan iyi fikirleri vardır. Olamaz mı. Gerçekten Milli görüşün ekmeğini yiyen suyunu içen insanlar bilirler ki her fikrin kitabını okumak bizim şiarımızdır. Ve her kitle, insan bizim tebliğ ve davet hedef kitlemizdir. İnsan bilmediğinin düşmanıdır. Dinle, anla, eleştir hatta tartış ama fikrinle; küfrünle değil.

         Bir de anma programına davet meselesi var. Öncelikle Erbakan Türk siyasi hayatına bir marka olarak mâl olmuş bir şahsiyet. Her davet edilen gelmemiş, gelememiş olabilir. Başka nedenlerle Hayır diyenler fırsatı ganimet bilerek daha önce ki davetlere icabet etmemiş olmalarına rağmen şimdi işlerine geldiği için katılmış ta olabilirler. Bu meseleyi bedduadan hakarete varan çizgiye kadar lanetleme aracı kılmak İslami bir tavır olamaz. Milli görüşün bir partisine bir oy bile vermemiş insanların partiyi rezil ettiniz yorumları inanılır gibi değildi. Keşke işler bu hale gelmeseydi ama bu meydan savaşının kazananı yok. Kaybedeni ise çok.

         Lütfen milli görüş sokağına yolu düşenler davanın liderinin yolunu, ahlakını terk etmeden sevin onu. O kimseyi incitmedi incitildiği halde. Yanlış hesap sadece birileri için Bağdat’tan geri dönmüyor. Herkes için aynı durum söz konusu. Ben Evet diyecek olsam da arada Milli Gazete okuyup dert ne imiş anlamaya çalışıyorum. İkna olmasam da makul gerekçeler ve izahlar var. Bununla beraber Evet'in izahı için elzem olan insanların iknasına yarayacak donelerin de ihmal edilmemesi gerekiyor.

         Ey Eski, Yeni (türedi; onlar kendini bilir) ve halen baba ocağında kalan Milli Görüşçüler

         Biz, Siz, Onlar, Hepimiz KARDEŞİZ.

         Selehattin DUMAN

         Eğitim Bir Sen İst. Bir Nl. Şb. Bşk. Yrd.

         27.02.17 01:20