Hayatımız ihtiyaçlar ve bunları karşılama denklemi üzerine kurulmuştur. Acıkınca yemek yememiz, susayınca su içmemiz, yorulunca uyumamız hep bu denklemin tezahürüdür. Ancak meşru ihtiyaçlarımızın meşru bir yoldan giderilmesi gerekir. İşte burada etik ilkeler ve değerler devreye girer. İnsanlığın genelinin kabul ettiği beş temel dokunulmazlık ilkesi vardır. Bunların başında hayat hakkı gelir. İnsanın kendi varlığı gibi yaşaması da en kutsal hakkıdır. Kişiyle beraber aklın emniyeti de esastır.İnsan aklı sayesinde varlıklara üstün kılınmıştır.Haklar bakımından din emniyeti de temel bir haktır. Kişiler inanma ve inancının gereğini yerine getirme hakkına sahiptir. Aklı olmayanın dinide olmaz. Yine mülkiyet hakkı temel haklardan birisidir. Son temel hak ise neslin devamının sağlanmasıdır. Evlenmenin, meşru yollardan beraber olmanın öncelikli gayesi çocuk sahibi olmaktır.

İnsan diğer varlıklardan üstün olmasına rağmen doğumundan itibaren hayatının her döneminde başkalarına muhtaçtır. Bebeklikten çocukluğa, anne şefkati arar.18 yaşından itibaren kendi sorumluluğunu üstlenir. Kendi sorumluluğunu üstlenmeden önce temel eğitim alması için vatandaşı olduğu devletler tarafından örgün eğitim kurumlarına alınır. İlkokul, ortaokul ve lisenin amacı çocuğu hayata hazırlamaktır. Öğrenci ilk 5-6 yılını baba ocağında, annesinin kucağında geçirir. Anasınıfı veya ilkokul onun devletle, milletle tanıştığı ilk yerlerdir. Bu kurumlarda ailenin yaptıklarının üzerine yeni inşalar gerçekleştirilir. Temeli sağlam öğrenciler ileriki eğitimlerinde daha hızlı gelişim sağlarlar. Öğrenim hayatımız yukarı doğru çıkılan merdiven basamaklarına benzer. Hiç kimse başarı merdiveninin basamaklarını elleri cebinde tırmanmamıştır. Sözü her öğrencinin, hatta herkesin kulağına küpe olmalıdır.

Eğitim meşru ihtiyaçlarımızın meşru yoldan karşılanması için bilgi, bilinç, tutum, alışkanlıklar kazandırmalıdır. Bir eğitimci olarak öğrencilerimizi geleceğe hazırlıyoruz. Yaptığımız ve yapacağımız her şey onların doğru gelişimlerine etki etmek ve gelecekte karşılaşabilecekleri problemleri çözebilmelerine yardımcı olmaktır.Eğitim camiası olarak her zaman belirttiğimiz gibi biz büyük bir aileyiz. Bu ailenin bir üyesi olmak çok güzel. “Her gün yeniden doğarız, bizden kim usanası” diyen Yunus Emre gibi “sevgi de toprak gibi, cömertlikte güneş gibi ol” diyen Mevlana gibi kötülüğe, karanlığa karşı durmayı kendimize hayat gayesi edindik. Bu kutlu yolculukta bizleri cesaretlendiren herkese teşekkür ediyorum. Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz.

Eğitimci karanlığa küfretmeyi tercih etmek yerine aydınlığa kapı aralamayı seçer.Bir mum gibi erirken etrafına ışık saçar.Yalnız okulda,sınıfta değil hayatında her yerinde model olma misyonuyla örnek bir hayat sürmeyi ilke edinir.İhtiyaçlarını meşru yoldan ve kimseye muhtaç olmadan karşılar.Sevgiyle doyurduğu, saygıyla yoğurduğu, samimiyetle kurduğu oyunda güzel bir gelecek hayaliyle yaşar. ([email protected])