Tamam anladık, mülakatın savunulacak bir tarafı yok. Peki sizin var mı?

Geçmişte yaptıklarınızı, biz anlatmayalım, eskilerinize sorun, size anlatırlar.

Kimse bize bu konuda ahlak dersi vermeye kalkmasın, önce geçmişinizle yüzleşin.

Bıktık bu yandık, bittik arabesk hallerinizden. Toplum tabanında yüzde üç beş karşılığınız varken alıştınız yönetim kademelerinin tamamını hoyratça kullanmaya, şimdi zor geliyor değil mi?

Biz kırk yıl sabrettik, siz dört yılda dibe vurdunuz, daha otuz altı yıl alacağımız var. Kıymet mi bildiniz, 2012 yılına kadar size dokunmayanların hoşgörü ve adaletine, size işi düşen vatandaşa; "Git bunu Tayyip yapsın." diyerek kendinizi dokunulmaz zannetmiştiniz. Çok iyi alışmıştınız değil mi bir ilçedeki okul müdürlerinin nerdeyse tamamının TES veya ES'li olmasına.

2011 yılında, başörtüsü eylem kararımıza rağmen başörtüsüne tutanak tutan, okulundaki yetmiş öğretmenin altmış dokuzunu kendi sendikasına üye yapanları unuttuk mu zannediyorsunuz?

Bugün liyakat diye bağıranlar, 2009 yılındaki sınavda lime lime dökülünce süt dökmüş kediye dönmüşlerdi. O zaman da kaçak güreşerek, sorular deneme sınavınızdaki sorularla aynı demişlerdi.

Hodri Meydan;
İstediğiniz sistemi, istediğiniz sınavı getirin. Yine biz çalışır, kitap yazar, deneme sınavı yapar hazırlanırız, siz yine okey masalarından bize çamur atarsınız. Konuşuren zannedersiniz ki bunlar liyakat deposu, analarından yönetici doğmuşlar, bizimkilerse liyakatsız. Okulları bir dolaşın, kendi üyelerinize bir sorun bakalım. Kırk yıllık müdürleriniz koltuğundan kalkınca ortaya neler saçıldığını unutmadık.

Emeğimizi, alın terimizi, geçmişte yaşadıklarımızı, sabrımızı, adaletimizi, adanmışlığımızı kimse sorgulayamaz, masaya yatıramaz.

"15 Temmuz gecesi sokaktaydık, bizi de müdür yapın." 28 Şubat'ta neredeydiniz bey efendi? İsterseniz devam ederiz, buyurun.