Ramazanın rahmet serinliğine hasret kalmıştık, gelse de huzura kavuşsak diye düşünürken başladı mübarek ay ve hızla geçip gidiyor.

İslam beldelerinden kanlı ve çok sayılı ölüm haberleri de gelmeye devam ediyor.

Suriye’de Ramazan ayında huzur verici sükûnet gelir diye düşünülüyordu, gerçekleşmedi, çatışmalar olanca hızıyla kanlı bir şekilde sürüyor.

Irak’ta saldırılarda uzaktan kumandalı araba patlatmak moda, bu gün sana yarın bana, sanki bomba sırası var.

Mısır’da laik darbeyle “conta” değişimi…

Daha başka yerler, başka usuller…

Ama maruz kalan genelde Müslümanlar.

Kendimize dönelim.

Gün geçtikçe ortaya çıkan yeni bilgilerden öğreniyoruz ki ülkemiz çok büyük bir badireyi atlatmış.

Son bilgiye göre, beceriksizliğini gırgır malzemesi yaptığımız Kılıçdaroğlu aslında bilmeyerek memlekete büyük bir iyilik yapmış.

Gezi Parkı’nda insanların biriktiğini görünce Kadıköy Mitingi’ni iptal etmesini biz farklı yorumlamıştık ama meğer farkına varamadığımız başka bir ayrıntı varmış.

Kılıçdaroğlu yapmış gene yapacağını ve hükümeti devirip yeniden statükoyu egemen kılmak isteyenlerin oyununu bozmuş, bir nevi teşebbüse erken doğum yaptırarak darbe girişiminin akim kalmasına sebebiyet vermiş.

İşte bu noktada durmak lazım; gerçekten “teşebbüs” sonuçsuz kaldığından dolayı vazgeçildi mi?

Ortak kanaat vazgeçildiği falan yok bilakis daha derli toplu, daha organizeli olarak yeniden deneyecekler.

Öncelikli hedefleri olayı uluslar arası kamuoyuna mal etmek.

Deniz aşırı çapulcu eylemini böyle değerlendirmek mümkün.

Onlara göre “Türkiye diktatörlükle yönetilmekte ve polis insanlara tıpkı faşist yönetimlerde olduğu gibi zulüm etmektedir.”

İnsan hakları konusunda hassasiyetleri  olan ortalama batı insanının ilgisini ve dikkatini celp etmeye çalışıyorlar.

Eylem esnasındaki sloganlarında söyledikleri gibi henüz sona gelmemişler, bunlar daha başlangıç imiş.

Evet, bir haftadır Antakya’da çapulcu eylemleri devam ediyor.

Lümpen geziciler ise tatil beldelerinde deniz içinde “duran adam” eylemleriyle süreci canlı ve diri tutmaya çalışıyorlar.

İhsan Eliaçık, sana ne demeli bilemiyorum.

Hocam, eylemlerin içine içine gidiyorsun, dâhilden bilgi aldığın için amaç nedir, kim ne yapmak istiyor, kim hangi amaçla orada bulunuyor şüphesiz sen daha iyi biliyorsun/biliyor olman lazım.

Benim sana sorum şu: bu ülkenin mütedeyyin insanları sana ne kötülük yaptı da sen sürekli onları üzecek tavır ve davranışlar içinde bulunuyorsun?

Onca eleştirilen, hakaret gören hareketlerinle nereye varmak istiyorsun?

İnsanları razı etmeyen Rahman’ın rızasını kazanabilir mi?

Yoksa bazı kırgınlıklarını temerrüde dönüştürmek mi istiyorsun?

İnadın isyana dönüştüyse bunun ne sana ne de çevrendeki insanlara bir faydası olabilir.

İhsan Bey, lütfen adalet üzere olun.

Vasat ümmetin bir ferdi olun.

Sizi ülul elbebten biri olarak görüyorduk, yeniden o pozisyona dönün, birileri sizi kullanamasın.

Sapkın düşünceler sizi kendi batıl emellerine alet edemesin.

Allah, bir delikten iki kere geçmeyen mümin feraseti versin.

Rabbim hepimizi istikametten ayırmasın, hatalarımızı ıslah etsin ve müminler arasındaki ülfet ve muhabbeti ziyadeleştirsin.

--

Adil GÜLMEZ Twitter: https://twitter.com/umradil - @umradil Facebook: https://www.facebook.com/umradil