Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin çok önemli basamaklarından biriside derslerde yapılan öğrenmelerin ölçülmesi ve sonuçların değerlendirilmesidir. Ölçme ölçek ile dönütün karşılaştırılmasıdır. Bu karşılaştırmanın sonucunda ortaya çıkan durumun yorumlamasına kısaca değerlendirme diyoruz. Okullarda öğretmenlerimiz yaptığı derslerle ilgili belli dönemlerinde öğrencilerin öğrenme durumlarını tespit etmek için değişik   sınavlar yapar. Sınav sonuçları öğrenci ve öğretmen için çok önemli bir veridir. Süreç olarak gördüğümüz eğitim ve öğretim faaliyetleri yeni sistemde ölçme ve değerlendirme uygulamalarında da değişikliğe gitmiştir.


            Günümüzde sadece sonuca dayalı anlayış yerine, öğrenme sürecini de değerlendiren bir anlayış benimsenmiştir. Yeni modelde öğrencilerin öğrenmelerini anlamaya yardımcı olmalı, onlara kendilerini anlama olanağı sunmalı, farklı alanlardaki çalışmaları ve etkinliklerini ölçmeli ve değerlendirmelidir. Ölçme ve değerlendirme dersten kopuk  , dersten bağımsız ve ders dışı bir etkinlik olarak görülmemelidir. Öğrencilerin neler yaptıklarının yanı sıra nasıl yaptıklarını da ölçmelidir. Farklı ilgi, beceri, zekâ yapısı ve öğrenme şekline sahip öğrencilerin değerlendirilmesinde;  klasik sınav ve test türlerinin yanı sıra; açık uçlu sorular, gözlem formları, görüşmeler, değerlendirme ölçekleri, günlükler, port folyolar,  projeler vb. araç ve yöntemler kullanılmalıdır.

            Yapılandırmacı yaklaşımda ölçme ve değerlendirme, standart testlerden sıyrılmış, öğrenim sürecinin parçası haline gelmiştir. Böylece öğrenciler kendi ilerlemelerini/gelişimlerini değerlendirmede yer alırlar. Öğretmenlerin ölçme ile ilgili en büyük engellerden biri “öğretilenlerin ölçülmesi yerine ölçüleceklerin öğretilmesidir.” Ölçme değerlendirmede kılavuzda yer alan ölçme araçları ve öğretmenler tarafından geliştirilen ölçme araçları da kullanılabilecektir.


            Okullarımızda, İki tip öğrenci vardır. Birincisi severek   okula gelen öğrenciler, ikincisi, korku ve endişe ile okula gelen öğrencilerdir. Çocuk okula ilk gittiği gün, kendisini seven ve yumuşak davranan, kendisi ile oynayan bir öğretmen modeli görürse okula gelirken mutlu olacaktır. Okula isteyerek koşacak, verilen ödevleri büyük bir zevk ve sorumluluk içinde yapacaktır. Ancak, çocuğa sıkıcı çalışmalar yaptıran, onları döven ve cezalandıran bir öğretmenle karşılaşırsa olumsuz duygular, kaygılar ve endişelere yol açacak, öğrenci okuldan kaçacak, okula zorla gönderilecek, verilen ödevleri isteksizce ve işkence çeker gibi yapacaktır.


            Sistemler değişir ancak kişilerin değişen sistemlere uyumu çokta kolay olmaz. Sonuç odaklı bir sistemde öğrenim görmüş birisinin süreç odaklı sisteme adaptasyonu zaman alacaktır. 2005 yılında uygulamaya konulan yapılandırmacı modelin eğitim öğretim kurumlarında tam anlamıyla uygulandığını söyleyemeyiz. Özellikle öğretmenlerimiz ve velilerimiz çocuklardaki gelişimin sürecini izlemek yerine sonuca bakarak kanaatlerini belli ediyorlar. Bu aslında işimizde kolaycılığa kaçmaktır. Hangi kurumların   eğitimde öğrencilere ne kadar katkı yaptığını anlamak neredeyse mümkün gözükmüyor. İşin özü   esasen okullarda  ölçülen ve değerlendirilen  öğrencilerin adil bir biçimde ölçülüp değerlendirildiğini  rahatlıkla söyleyemeyiz. Bunu en önemli sebebi belki de öğretmenlerin iş yüklerinin artmasıdır. İşi başından aşkın bir eğitimci   güvenirlik ve geçerlilik oranı yüksek bir sınavı yapabilecek ne zamana, ne de bilgi ve birikime sahiptir. Ölçme ve değerlendirme başlı başına uzmanlık isteyen bir alandır. Adil ölçülmeyen, doğru değerlendirilmeyen bir öğrenci demorolize olmakta okula ve öğretmene karşı özgüvenini yitirmektedir.


            Okullarda ya uzmanlarca öğrencilere ölçme ve değerlendirme yaptırılmalı ya da okulların bulunduğu eğitim bölgelerinde ortak sınavlar eşgüdümlü olarak zümrelerin birlikte hazırlayacağı ve değerlendireceği bir sistemle yapılmalıdır. TEOG sistemine göre okulların puanları sonuç üzerinde %30 etkili olacağından öğrencinin sınav sonuçları ile yılsonu puanları arasındaki bağıntı doğru orantılı olmalıdır. Aksi durumda şişirilmiş yılsonu puanları ile uyumsuz TEOG sonuçları hiç kimseyi mutlu etmeyecek, kaybeden ülkemiz ve milletimiz olacaktır. Ölçme ve değerlendirme konusunda mutlaka öğretmenlerin hizmet içi eğitimlere alınması ve ayrıca sık sık denetlenmesi elzemdir. Bu talebe karşı çıkanlar, kendini hesaba çektirmekten rahatsız olanlardır. Hesaplar elbette bir gün görülecektir. Bol keseden not verenlerde, not verirken cimriliği marifet sayanlarda yanlış yoldadırlar. Ne dersiniz?