Her ne kadar kelimenin kendisi çoklu karşılaşma anlamında olsa da kişi açısından bir defa görüşmeyi içeren bir durum söz konusudur. O bir görüşme ile belirlenen bir konum, vazife ya da tanınan hak veya yetki söz konusudur. Bu arada ifade edeyim her iktidar kendi çalışabileceği bürokrat ve personelini seçme ve atama hakkına sahiptir bence. Bundan bir kaç yıl önce ilk defa yöneticiliğe mülakat ile atama yapılacağının konuşulduğu günlerde memlekette bir esnaf kahvesinde oturuyordum. Biraz muhabbetin ardından içeri giren temiz yüzlü bir kişi ile tanıştırıldım. Yanıma düşen sandalyede oturan tanıdığım beni karşımda oturan o kişi ile tanıştırırken bak bu da meslektaşın öğretmen filankes dedi. İşte öyle sağdan soldan konuşurken mülakat konusu ündeme geldi ve dedi ki ö temiz yüzlü arkadaş;

          -Yani şimdi adalet mi bu? Beni beş dakikada nasıl tanıyacak ki karşımda ki adam? deyince ben durur muyum hiç? Yapıştırdım cevabı;

          -Şimdi biz beş dakika oldu değil mi tanışalı dedim. Evet dedi.

          -Peki sence benim senin hakkında bir kanaatim olmadı mı sence? Senin nasıl bir eğitimcİ ya da yönetici olursan nasıl bir yönetim sergileyeceğin ile ilgili bir düşüncem olmadı mı sanıyorsun? Bu ifademin ardından sus pus oldu. Büyük ihtimalle arkasından gelecek konuşmanın hoşuna gitmeyeceğini düşündüğü için meseleyi kapattı kısaca ve sessizden.

         ***

          Şimdilerde mülakat yeniden gündemde ve öğretmenliğe atamaların nasıl olacağı üzerine konuşmalar yapılıyor. Mevcut şekliyle mülakata karşı olanlar ve olmayanlar sebepler açıklıyor, izahlar yapıyor. Mesela üç katı uygulaması pek makul durmuyor. Çünkü umut edip hayal kırıklığı yaşama psikolojisine bırakılan genç memur adayları hem ülkeye hem iktidara karşı kırgınlık hissi yaşayabilirler. Dedik ya her iktidar kendi iradesi ve fikri çerçevesinde bir atama uygulaması yapmıştır ama bu iktidar bu konuda en başından beri adalet çerçevesinde kalmak arzusunu korudu. Nihayet devletin içine sızmış FETÖ ve PKK unsurlarının temizlenmesi ihtiyacının ardından daha önce de yapılması gereken güvenlik soruşturmasını keşfetti. Bu arada bir miktar alan taraması da yapılmış olabilir. Halbuki uzun yıllar boyunca hatta bazen insaf sınırlarını zorlayan bir tavırla iktidar olan kişi her türlü düzenlemeyi yapar ve atamasını gerçekleştirirdi. Bir bakan kadrolaştığı iddiasına karşılık;

          -Ya ne yapacaktım, sizin badem bıyıklıları mı atayacaktım? diye özellikle kıyafet üzerinden adrese teslim cevap veriyordu.

          Aslına bakarsanız bundan yani kendi çalışacağı ekibini tercihten daha doğal ne olabilirdi ki zaten. Ama bizim arkadaşlarımız düzgün iş yapmaya çalıştıkça muhalafetin eleştirerek olsun, belden aşağı vurarak olsun, ağzına geleni söyleyen ve direkt mahkum eden tavır ve tarzları yüzünden sakince doğru bir yöntem bulamadılar yıllardır. Onların dilinden bir türlü kurtulamıyorlar ve sürekli yeni modeller ve düzenler geliştirmeye uğraşıyorlar. Aslında sonunda biz de devletin ilginç ve kritik yönetim yollarını öğreniyoruz ama biraz yorucu yoldan olduğunu da söylemeden edemeyeceğim.

***

          Mülakat kaldırılsın… Emredersiniz... Neden?... Daha iyi bir sistem mi geliştirdin, yada daha iyi bir fikrin mi var? Hayır. Zaten itiraz edenlerin bu güne kadar makul bir teklifle geldikleri nerde görülmüş ki. Eee. Hasbel kader başbakan olmak ifadesi vardı bir zamanlar mecliste sarf edilen. İşin hakikati açısından baktığınızda haklı olsa bile dünya karşısında ülke onuru açısından edilmeyecek bir laf idi ama. Hasbel kader olunmaması gereken en önemli meslek eğitim veya diğer bir ifadeyle öğretmenlik diyebiliriz. Asla tesadüflere bırakılamayacak kadar önemli çünkü masum çocuklarımızın duru ruh ve zihinlerinin ne ile ve nasıl doldurulduğu çok büyük önem arz ediyor. Yani Hasbel kader öğretmenlik yapılamaz/ yapılmamalıdır. Çözüm konusunda peyder pey fikir ve teatilerimizi yine bu meyanda ifade edelim.

          Milli Eğitim Bakanımız Sayın İsmet Yılmaz'ın son beyanı oldukça ilginç ve heyecan verici diyebilirim. Detaylar henüz yok ama beyanın devamında kimsenin itiraz edemeyeceği bir yöntem getireceğiz diyor. Ne anlamalıyım çok karar veremedim. Ama bu yaşıma geldim herkesi memnun eden veya edeceği söylenen iş ve işlemlerin genelde akamete uğradığını gördüm diyebilirim. Öte yandan bu fiilen pek mümkün gözükmüyor. Çünkü yapılan adil ve akla uygun bir çok uygulamanın maalesef gereksiz eleştirilerle yıpratıldığına şahit olduk. Ayrıca en küçük menfaatine zarar geleceğini düşünen her öbeğin ve şahsın mutlaka şikayet edecek bir taraf bulacağından ise hiç şüphem yok.

***

          Peki ne yapılmalı konusu ise daha çok bu konuya bilimsel ve sosyolojik kafa yoranların yardımcı olacağı bir mesele. Ben ise acizane kendi düşüncelerini paylaşmanın rahatlığı içerisinde bir şeyler ifade etmek derdindeyim sadece.

          Öncelikle personel seçiminde mülakata ihtiyaç duyulduğu açıktır. Çünkü sağlıklı insanların tercih edilmesini temin etmenin başkaca yolu bulunmamaktadır. Hususiyetle öğretmenlik için ama devletin tüm kadroları için bunun yapılması elzem. Özel sektör evin ya da fabrikanın bahçesine bahçıvan alırken ince eleyip sık dokuyacak; devlet en kritik noktalara adam atayacağı zaman sadece sınav yada sıradan ve basit yöntemlerle bunu çözecek. Hoppalaa… Elbette yetenek, bilgi, ehliyet bakımından hiç bir meziyeti olmayan siyasi yakınları da atanmasın. Bu zaten bizim asla kabul etmeyeceğimiz ve aynı zamanda hiç bir dönemde engel olamayacağımız bri acı hakikattir.

         ***

          Eveet şimdi adaletten letafete yumuşak bir geçiş yapalım. Babası 35 yıl filanca bakanlıkta çalışmış bir genç üniversiteyi bitirir bitirmez aynı bakanlığa atanıyor ve mevcut iktidar ile taban tabana zıt fikre sahip olan bir şahıs ise bu arkadaş ne buyrulur…

          İşte tamda bürokratik vesayetin cız dediği yere gelmiş bulunuyoruz. Tüm hükümetler boyunca yerini ki tür koruyabilmiştir bu güne kadar.

          1- Her ne olursa olsun herkesle uyum içerisinde çalışmayı başarabilecek kadar omurgasız ve kimlik sahibi olamamış süne zararlısı tipler. Maalesef bu tipler ikinci kısımda söyleyeceğimiz yaralı modellerden daha uzun ömürlü oluyor devlette. Aşağıya karşı acımasız ve saygısız; yukarıya karşı fütursuz saygıdan ruhsal ve fiziksel kambura müptela olmuş zavallılar güruhudur bunlar. Allah Resulü bizi özellikle makam ve mevkisi dolayısıyla gereksiz saygıdan sakındırıyor olduğu halde bizim insanımızı bu hale nelerin getirdiği meselesi belki de tarihimizin en mühim kayıp meselesi kadar önemsenerek incelmeye tabi tutulmalıdır.

          2- Beceri ve başarısı ile her gelenin ihtiyaç duyduğu ve kendisinden istifadeyi gerekli bulduğu tipler. Bunların varlığı bir ihtiyaç olması dışında ehliyet sahibi olmaları dolayısıyla sadece sadakat ve milli şuur perspektifinden incelemeye tabi tutulması; sorun olaların ehil ve bahis konusu meziyetleri taşıyanlarını tercih ile değişimin taçlanması gerekiyor. Aksi halde düşüncesi ne olursa olsun yararlı insanı haksız şekilde hizmetinden alıkoymak hem adil hem caiz değildir.

          Umuyoruz ki yeni yöntemle ülkenin işlerinde sorumluluk yüklenecek kişilerin seçiminde özellikle milli şuur, vatanseverlik, değerlere saygılı ve bağlı, sadakat ve fedakarlık anlayışını benimsemiş olanların tercihi temin edilebilir. Aksi halde insanların son umudu da ber heva olacaktır.

          Bunu hiç istemezük…

          Vesselam

          Cevat YEK

          31.07.2017 02:00