NORMAL ANORMAL NORMALLEŞME

          Bir ülkede siyasi, ekonomik, ticari, sosyal, hukuki, özel ve tüzel bir çok iş ve alan vardır. Bunların tamamına dair normal olan, sıradan olan iş ve işlemler olur. Mesela Avrupa’nın ortasında yaşayan bir kişinin dilediği gibi düşünmesi, eğitim alması, ibadet ve sosyal hayat sürmesi normal. Aynı şeyin yıllarca bizde olmaması; yani ibadet ve düşünce özgürlüğünün olmaması normalleştirilmeye çalışılmış ve bunda kısmen de başarılı olunmuş. Şimdi salt akıl ile normal olan ve olmayan şeyler üzerinden bir değerlendirme yapalım.

                    Her ülkede yönetim şeklini millet belirler: Normal.

          Türkiye’de bu güne kadar hiç böyle olmadı; emperyal güçlerin istediği oldu: Anormal.

                    Hükümeti, iktidarı halk belirler; kimse de niye bu fikir iktidar oldu demez: Normal.

          Türkiye’de halkın istediği hiç olmadı, her denemesinde darbe yedi millet: Anormal.

                    Ülke halkının inancı rahatça yaşanır, her inanç için özgürlük vardır: Normal.

          Türkiye kendi insanı ile savaştı; ibadet, din eğitimi ve kıyafet yasağı uygulandı: Anormal.

                    Halk çalıştıkça ülke gelişir, güçlenir, zenginleşir: Normal.

          Türkiye’de çalıştıkça millet fakirleşti devlet; hırsız evden olunca mal bacadan çıktı: Anormal.

          Bu ve benzeri bir dünya kadar madde yazılıp art arda dizilse sayfalar yetmez. Okumak bir ömre mal olur. Siz ne derseniz deyin geçtiğimiz günlerde haberlerde gördüğünüz polis ve askerde başörtüsü serbestisi sadece Normal. Bu bizim yapılan düzenlemeleri beğenmediğimiz yada küçük gördüğümüz anlamına gelmesin sakın. Çok büyük bir iş ve hakkını vermek gereken kişilerin başında hatta en başında Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gelir. Sayın Başbakan ve diğer emeği geçen her bir kabine üyesi ve vekillere ayrı ayrı şükranlarımızı sunuyoruz.

          Ancak sevindiğimiz bu haber 2017 yılı itibariyle asla ve asla çok özel olarak algılanmamalı. Daha doğrusu bu normalin güzelliğini tadarken sırada ne var diye düşünülmeli. Yani daha normalleşmesi gereken ne var diye düşünülmeli. Çünkü istemeden, konunun fikri alt yapısını oluşturmadan bunların kendiliğinden gelmesini, düzelmesini beklemek doğru değildir. Türkiye tarihi boyunca milletiyle bu kadar bütünleşmiş bir devlet manzarası görülmemiştir. Gerçekten insanın gözleri doluyor mutluluktan. Ancak kaldırım yapmak, temizlik vb. belediye hizmetlerini dahi yakın zamana kadar sağlıklı alamamış bir toplum olarak her iyi gelişmenin şenliğine kaptırır olduk kendimizi.

          İslami hizmetler yürüten bir çok insan tuhaf yöntemlerle ve anormal bir şekilde suçlandı, hapsedildi bu ülkede. Şimdi bile hala 28 şubat mağduru Müslümanlar var içeride. Anormal şartlarda ceza görmüş bu insanların normalleşen Türkiye’ye yakışmadığı göz görecek düzeyde zahirdir. Bunlar için de Normal hukuk kurallarının işletilmesinin vakti geldi de geçiyor bile.

          Tüm normalleşmeler karşısında duranlar; ağızlarına özgürlüğü sakız etmiş ve bu ülkede asıl biziz, bizim istemediğimiz hiçbir şey olmaz diye konuşanlar olmuştur. Normalleşme birilerinin hesabına uymuyor ve hatta Avrupalı ağabeyleri buradakilerinde ağzını yapmaya devam ediyor gibi görünüyor. O zaman daha fazla normalleşme istemek bizim en doğal hakkımız. Bu kesimin hangi saikle asıl olduklarını düşündükleri ise meçhul hatta aykırı ve ayrılıkçı bir garabet ve anormalliktir. Eğer asıl olmanın şartı Türk olmaksa aynı aşırı düşünceye sahip grup içerisinde Kürt, Laz ve Çerkez de var olabilir doğal olarak. O zaman asalet (!) şartı böyle faşist bir zeminde aranmamalıdır.

          Mesela istiklal harbinde savaşan insanlar asıl ise onların evlatları bu ülkenin topyekûn halkıdır; milletidir. Bu millet Müslüman bir millet olduğuna göre yeli olanın ya da yabancı olanın kimliği birazcık belirginleşmeye başlar. Cephe Allah ve vatan uğruna can veren şehitler, yaralanan gaziler cephesidir. Her biri vatanı içini namusu için can veren samimiyet ehli insanlardı ceddimiz. Onların bir ve beraber oluşuna baktığımızda Lazıyla, Türk’üyle, Kürdüyle, Çerkez’iyle Alevi ve Sünni’siyle omuz omuza mücadele etmişlikleri bir anlam ifade etmiyor mu acaba?

          Ha eğer birileri topu taca atarak M Kemal ve arkadaşları vb üzerinden hükmen galip olma yoluna giderlerse biz onlara şunu söyleriz. Gazi kıymetlidir de Şehit az mı kıymetlidir. Şehit olan onca vatan evladının torunlarının hiç mi bir diyeceği ve hakkı olmayacaktır. Sahi terör saldırdığında asker olsun sivil olsun karşıdakilere solcu, sağcı, Alevi, Sünni ayrımı yapıp sonra da bir kısmını sağ bırakıp diğerini mi bombalıyor yada kurşunluyor. Camiden kalkan şehit cenazesine üzülmeyen Alevi; Cem evinden kalkan cenazeye üzülmeyen Sünni ne kadar insandır, Türk’tür yada millidir.

          Aslında Türkiye’de normalleşmesi gereken o kadar çok şey var ki hangi birini sayalım. Bir de üstüne üstlük bir akıldane kalkıp ‘Karargâh Rahatsız’ başlığı atıyor utanmadan. Neden rahatsız olunduğundan çok bu ülke halkına çok görülen şeylerin ne kadar basit insani haklar olduğuna bakıldığında; bu fikri batıla’nın cinnet halini tahmin etmek zor olmuyor haliyle. Üstelik bu haberi yapan kişi ya da kişiler benzer bir zulme ve baskıya maruz kalsalar ortalığı ayağa kaldırır, kırmadık cam, sökmedik kaldırım taşı bırakmaz; hatta silahla bile karşı koyarlar, isyan ederler. Zamanında yapmadıkları şey de değil zaten.

          Ortada böyle bir şeyin emaresi dahi yokken yaşam tarzına müdahale laflarını ağızlarına eveleyip geveleyip o karambolden bile bir şeyler devşirme peşindeler. Kendini akıllı zanneden ve milleti ahmak yerine koymayı marifet sananlar alıştıkları elitist, üstün, ayrıcalıklı hayatlarını özlüyor olabilirler. Ama yağma yok. Artık on beş Temmuz’da bile o treni kaçırdıklarını anlayamamışlar ise yapacak bir şey yok. Hani davul zurna az denilebilir cinsten iseler o başka. Şimdi söz sahibi olanlar yıllar yılı yapılanların intikamını almaya değil, sadece şartları eşitlemeye ve ülkeyi Normal bir düzene oturtmaya çalışıyor.

          Artık daha fazla özgürlük, insanca yaşama ve hürriyet imkanını bu milletin elinden hiç kimse; hiçbir güç alamayacaktır. Türkiye; milleti uyanan ve kendini idare etmenin ne kadar iyi ve kolay bir şey olduğunu keşfeden bir ülke. Her ne kadar kabullenmekte zorlansa da dünya bu böyle ve ne kadar engellemeye çalışsa da millet hür iradesiyle kendi ülkesine sahip çıkma iradesinin arkasında duracaktır sonuna kadar. Saltanatı kaldırıp, adil ve hukuki bir kimlik olan tek bir sultanı (cumhuriyet karşıtlığı anlamına çekilmemeli) gönderip milletin başına şehir şehir, köy köy, mahalle mahalle ceberut ve baş belası krallar ihdas edildi uzun yıllar boyunca. Modern derebeylikler oluşturuldu. Başını kaldıranın başını ezmek suretiyle bir yönetim biçimi ortaya çıkarıldı. Adına da Demokrasi diyerek.

         Krallıkları artık bitti.

         TÜRKİYE NORMALLEŞİYOR. AMA BİTMEDİ. DAHA ÇOOOK NORMALLEŞECEK İŞ VAR. ÖNCE BU TÜR ÇARPIK ANLAYIŞIN SAHİBİ OLAN KAFALARIN NORMALLEŞTİRİLMESİ İLE BAŞLANMASI GEREKİYOR. ZOR DA OLSA. REFERANDUM İYİ BİR FIRSAT. DEĞERLENDİRMEK LAZIM.

Normal günler…

Vesselam

Not: Biz normalleşirken Batının Anormalleşmesi ayrıca ele alınacaktır.

Selahattin DUMAN

Eğitim Bir Sen İst. Bir Nl. Şb. Bşk. Yrd.