Karne heyecanın yaşandığı bu günlerde başlangıç ve bitişler zaman kavramını ve zamanın kişiler üzerindeki etkisini insanlara yeniden hatırlatıyor.

Bu konu tavsiyeler babından genelde öğrenciler üzerinden mevzubahis edilirken, biz zaman mevhumuna öğretmen (Eğitimci) zaviyesinden bakmaya gayret sarf edeceğiz.

Öğretmen ve okul arasındaki ilişki ‘’su ve balık’’ arasındaki ilişki gibidir kanaatimce.

Zira Anaokulunda takriben 5 yaşlarında başlayan okul macerası, eğitimin bütün kademelerinde öğrenci olarak ve okul bitince öğretmen olarak hatırı sayılır bir sürede de devam eder.

Üniversite eğitimi bitince diğer meslek gruplarını seçenler için okullar tatlı birer anı olurken öğretmenler için; hiç ayrılmadan şimdiye kadar öğrenci olarak devam etikleri okullar artık mesleklerini icra ettikleri ve ekmeklerini kazandıkları yerler olurlar.

Anaokulu ile birlikte İlkokulda 5, Ortaokulda 4, Lisede 4, Üniversitede 4, olmak üzere toplamda 17 yıl öğrencilik yaptıktan sonra 30 yılda öğretmenlik mesleğini icra eden bir kişi 47 yıl bizatihi okullarda ömür geçiriyor.

Bu hesaplamadan sonra öğretmen ve okullar arasındaki ilişkiyi niye ‘Balık ve su’ arasındaki ilişkiye benzettiğim sanırım daha iyi anlaşmıştır.

Okullar, bu mekanlarda yaklaşık 50 yıl geçiren öğretmenlerin doğal olarak; hayatlarının şekillenmesinde, yaşam tarzlarında ve zaman algılarında kalıcı etkiler yapmaktadır.

Okulların açıldığı Eylül ayı öğretmenler için yılın planlandığı ve eğitim öğretimin başladığı dönem olması hasebiyle yılın ilk ayı gibi görülür ve bünyesinde özlem ile uzak kaldığı okuluna ve öğrencilerine kavuşmanın heyecanını barındırır.

Eylül ayının hüznü ile başlayan okul sezonu öğrencilerin enerjisi ile sararan yapraklara gençlik rüzgarları estirir dersler, sınavlar derken birde bakarlar ki eğitim öğretim sezonu yarılanmıştır.

Ara karne ya da diğer adı ile ’15 tatil’ öğrencilere zaman ayırmaktan, ihmal edilen, yeterince zaman ayrılamayan ailelerine çocuklarına zaman ayırma vaktidir. Planlamalar bu minvalde yapılsada, konan hedeflere ulaşamadan okulun hemencecik açıldığı ve tatilin bittiği bir dönemdir.

Kışın zor ve şiddetli günlerinin yavaş yavaş bittiği ve baharın gül yüzünü gösterdiği dönem ikinci dönemdir.

Öğrencilerin ergenlik dönemlerinin en sıkıntılı zamanlarını yaşadığı bu dönem öğretmenler için çocukları gerçek hayata döndürme zamanıdır. Ancak bu oldukça zor bir uğraşı gerektirir.

Baharın insanı mest ettiği bu kısa ve güzel günler öğretmenler için öğrencilerini sınavlara yetiştirme ve hayat başarılarını artırma çabası içerisinde geçer.

Baharın, yaza döndüğü günlerin, ısınıp uzadığı güneşli günler tepede belirince artık ‘’yaz tatilinin’’ ayak sesleri iyiden iyiye hissedilir. Dersleri bitirme. Konuları yetiştirme, öğrencileri sınavlara hazırlama, tatlı telaşlarıdır artık öğretmenlerin.

Ve derken yaz tatili başlar.

Herkes ne kadar da şanslı bu öğretmenler 3 ay tatilleri var derken.

Daha karneyi verir vermez okulunu, öğrencisini ve 50 yıl geçirdiği/geçireceği okulunu özler, hasret duyar öğretmen.

Çünkü ''öğretmen için okul sıladır.'' artık.