Okul müdürlüğü gerçekten zor zanaat. Eğitim hizmetini sunan devlet ile eğitim hizmetinden yararlanan vatandaş arasındaki köprünün omurgasıdır.

Veli ile o muhataptır, öğretmen ile o, öğrenci ile o, diğer çalışanlar ile yine o.

Öte yandan devletin üst kademelerinde çalışan ve eğitim politikalarını uygulayan bürokrasi ile de ilişki içerisinde olup öğretmeni, öğrenciyi, veliyi ve çalışanı bu doğrultuda yönlendirecek olan okul müdürüdür.

Bütün mevzuatı bilmesi gerekiyor. Okulun hem müdürü hem hâkimi hem savcısı hem de güvenlik sorumlusudur.

Bütün idari işlemleri o yapar ki yirmi dört saat çalışsa bitmeyecek iş var her okulda.

Bir ihtilaf veya sorun çıktığında, ister öğretmenler arasında, ister öğrenciler arasında olsun; onu çözecek, sulha eriştirecek, orta yolu bulacak ve çözemiyorsa gerekli yerlere bildirip izah edecek olan kişidir.

Okulun, neredeyse yirmi dört saat, gerek çevre güvenliği ve gerekse öğrenci ve çalışan güvenliğinden o sorumludur.

Gece yarısı herhangi bir veli, öğrenci ve vatandaşın telefonuyla yatağından fırlamayan; ‘hocam okulun üçüncü katındaki sınıfın ışığı açık, biri mi var acaba?’ sözlerini duyduktan sonra apar topar okula koşmayan müdür varsa el kaldırsın.

Öğrenci hastalanır, düşer, yaralanır bütün zorluğu okul müdürünün omuzunda. Ambulans çağır, gelmiyorsa hastaneye götür, hem amirlerine hem çocuğun velisine hesap ver…

Öte yandan öğretmenlerin maaşı yapılacak, ek dersi yapılacak, öğrencinin bursu yapılacak, okulun eksiklerinin giderilmesi için aile birliği harekete geçirilecek…

Hem okul müdürünün hem de müdür yardımcısısın işleri gerçekten zor.

Onlar devletin vatandaşa ve çalışana bakan yüzleri. Onlar gülerse vatandaş güler, vatandaş gülerse devlet kazanır.

Son zamanlarda okul müdürleri ve diğer idareciler bazı konularda yakınıp duruyorlar. Özlük hakları, mali hakları ve yetkiler konusunda sıkıntıları var. Elbette ki bu onların işlerini aksatmalarına sebep olmuyor ama sıkıntılarını da ifade etmek istiyorlar.

Mesela bu yıl müdür ve müdür yardımcılığı başvuruları bazı illerde bir gün uzatıldı. Çünkü istenen düzeyde başvuru yoktu. Üstelik yapılan düzenlemelerle müdür ve müdür yardımcılığı şartları son derece kolaylaştırılmış olmasına rağmen.

İnsanlar idareci olmak konusunda kararsız, çünkü ne ile karşılaşacağını az çok biliyor: Çok sorumluluk, az yetki ve özlük hakkı.

Peki, ne yapılmalı?

Bu konularla ilgili sendikaların ve özellikle yetkili sendika Eğitim Bir Sen’in çalışma ve önerileri var. İstenen şeyler çok fazla değil aslında. Yapılacak olan birkaç düzenleme ile bütün sorunlar aşılabilir. Benim âcizane görüşlerime gelince;

1. Müdürlük ve müdür yardımcılığı süresinin bir sınırının olması ve o sınırın sorununda yeniden sınava tabi tutulacak olmaları birinci sorundur. Belli bilgi ve beceri gerektiren yazılı; temsil yeteneği gerektiren mülakattan sonra seçilen kişinin dört yıl veya sekiz yıl çalıştıktan sonra yeniden sınava tabi tutulması anlaşılması zor bir durumdur. Adam zaten yıllarca çalışarak tecrübe edinmiş ve işi öğrenmiştir. Bir kusuru yoksa neden tekrar sınava giriyor ki?

2. İdarecilik kadrolu olmalı ve belli bir iş güvencesi olmalı. Okul müdürü kendisini o kuruma ait hissetmeli ki daha bir şevkle çalışsın.

3. İnsanların müdürlüğü talep ve arzu edeceği birtakım şartlar oluşturulmalı.

4. Yıl sınırlaması kaldırılarak, daha başka ölçütler konulmalı. Kıstasları sağlam bir performans sistemi olabilir mesela.

5. Okul Müdürü neredeyse gece gündüz çalışıyor. Onun için mali haklarında da iyileştirmeler yapılmalı. Okullarda en düşük ek dersi alanlar okul müdür ve müdür yardımcıları olmamalı.

6. Okul müdür her an nöbetçi ve sorumlu konumdadır zaten. Onun için öğretmene verilen nöbet ücreti müdüre de verilmeli.

7. İş güvenliği yasası ile birlikte okul müdürlerinin sorumluluğu neredeyse tavan yaptı. Müdürler eğitim yöneticisinden çok, işveren konumuna geldi. Bu konularda da onların elini rahatlatacak bazı görev dağılımları ve düzenlemeler yapılmalı.

8. Okullara yeteri kadar hizmetli ve yardımcı personel tahsisi yapılmalı ki okul müdürü iş yapmaktan fırsat bulup eğitim öğretimi yönlendirebilsin.

9. En önemlisi de okul müdürlerini hem öğrenci hem öğretmen hem de veli karşısında sürekli para isteyen bir tip olmaktan kurtarmak için okullara öğrenci sayısına göre az da olsa bir bütçe tahsis edilmelidir.

10. Bütün bu eksiklere rağmen canla başla çalışan bütün okul müdürleri taltif edilmeli ve işleri kolaylaştırılmalı.

Aslında aldığımız bazı duyumlara göre bakanlığımız bu konularda bazı çalışmalar yapmaktadır. İnşallah iyi bir netice ortaya çıkar.

Sayın Cumhurbaşkanımızın göstermiş olduğu Büyük Türkiye hedefine ulaşmanın yolunun eğitimden geçtiği bilmeyenimiz yoktur. Eğitimde başarılı olmanın yolunun da okul idaresinden geçtiğini, müdürün iş tatmininin eğitimdeki başarıyı tetikleyeceğini de dikkate almalıyız.

Sebep ve sonuç ne olursa olsun, gerek okul müdürleri ve yardımcıları ve gerekse hepimiz; vatanımız için, milletimiz ve bayrağımız için, dinimiz ve inancımız için her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olmalıyız ve hazırız. Nitekim 15 Temmuz destanı da gösterdi ki millet de sağlam bu konuda, lideri de.

İmkânlarımız kıt olsa, böyle bir talepte bulunacak kimse olmaz zaten.

Ama çok şükür devletimiz eskiye nazaran çok güçlendi;  bütün ihanet ve olumsuzluklara rağmen güçlenmeye de devam ediyor. Bu sebeple bizi 2023 hedeflerine ve Büyük Türkiye hedeflerine ulaştıracak olan kadroların tatmin düzeyleri arttırılmalı ki daha çabuk ve sorunsuz varalım sahil-i selamete.

Selam ve dua ile…