ŞEHİT OLMANIN ŞARTI NEDİR

YA DA OKUL MÜDÜRÜ NASIL ŞEHİT OLABİLİR 1

          Canımız kadar sevdiğimiz ülkemiz için nice şehitler vermiş olduğumuz bilgisi cümle alemin malumudur. Askeriyle, polisiyle, öğretmeniyle, doktoru ve hemşiresiyle hatta Kürt & Türk ayırmaksızın vatandaşıyla binlerce on binlerce insanımız şehadet şerbeti içmiştir. Bunların bir kısmı hiç bir şeyin farkında olmayan çocuklardı. Tüm şehitlerimiz yaşına işine cinsiyetine milliyetine bakılmaksızın tüm milletimizin bağrına bir ateş gibi düştü her defasında. Ciğerparelerini toprağa veren annelerden ibaret kalmadı kederimiz. Aslan gibi oğullarının cenaze namazını kıldıran babalardan daha az olmadı acımız.

          Ancak sanki bir tercih yapma durumu ortaya çıkınca acımız daha mı artıyor ne? Mesela yıllar önce çalıştığım bir Kürt köyünde yaşanan acı tam da böyleydi. Askerde şehit olan bir yetim gencin acı haberi köye ulaşınca sanki gök kubbe başımıza yıkılmış gibi olmuştu. Köy iklimin tüm bahar güzelliğine rağmen karakış tonunda bir günü yaşamaya başlamıştı. O esnada sohbet ettiğimiz bir molla dedi ki; ‘’ İnsanın gücüne gidiyor hocam vuran da senden vurulan da senden olunca ‘’. Ben de dedim ki; ‘’ sen iyi bilirsin Peygamberimiz S.A.S. buyurur ki; ‘ Bize silah çeken bizden değildir.’ ‘’ Molla arkadaşım ile beraber şu ifadeyi ortak söyledik ; ‘’ Maalesef doğru olsa da teselli etmiyor ve canımız en az iki kez yanıyor ’’

          İzmir Ödemiş Kaymakçı Çok Programlı Anadolu Lisesi’nde öğrencisi tarafından silahla öldürülen Okul Müdürü Ayhan Kökmen’in cenazesi, Şeker Camii’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Yeşilköy Çiftlik Mahallesi Mezarlığı’nda toprağa verildi. Ajans Kamu  Haberde bir kısım detaylar var doğal olarak ve konu ile ilgili hassasiyet sahibi olunduğunun farkındayım ajans kamu açısından. Burada haberleştirme işlemi ve an be an takibinde bulunmak suretiyle gündemde tutma gayreti samimyetle görülüyor. Darısı diğer ajansların başına. 

          Aileye yapılan taziye ziyaretlerinin ardından üç beş gün içerisinde unutulur gider. Acı maalesef tüm ülkeyi kuşatmadı. Bırakın tüm ülkeyi kuşatmasını yeterince haber bile yapılmadı. Büyük çoğunlukla haberi bile olmadı milletin. Odasında cinayete kurban giden bir okul müdürü o kadar da haber değeri taşımıyormuş demek ki. Yani ülkemizde haber kanalları ve Medyamız için Rant vasfı taşıyan / taşımayan haber durumuna göre yayımlanma yoğunluğu söz konusu olabiliyor demek ki. Özelliği itibariyle sadece üçüncü sayfa haberi muamelesinden daha yüksek bir değeri olmayışı ise sadece üzücü değil aynı zamanda Milletimiz ve geleceğimiz adına ümitleri karartan bir haber / olay.

          Yaşanan olayın çift yönlülüğü ise net tavır konusunu zora sokabiliyor anlaşılan. Çünkü o öğretmeni / Okul Müdürü’nü öldüren aynı yaşta çocuk dağda olsaydı terörist olacaktı ve toplumun tüm kesimlerince suçluluğu kolayca kabul edilecekti. Ve o Müdür şehit olacaktı. Ya şimdi nasıl bir durum söz konusu. Okulda makamında silahla da olsa eski öğrencisi tarafından öldürüldü. Yani mesela acaba Müdür ne yaptı ki o öğrenci böyle bir psikolojiye girdi diye mi sorulur. Ya da zavallı çocuk okuldan atılmış ne yapsın psikolojisi bozulmuş tabi yani cinayet elbette yanlış ama … vb. ne tür cümleler ortalığa saçılır merak konusudur.

          Çocuğunun kırılan kolunu tedavi eden doktorun müdahalesinde feryat ederken sabır gösteren veli akşam işine geldiği gibi gündüz yaşadığını anlattığında hiç araştırmadan okulu, idareyi ve Müdürü suçlayarak ve köpüklü köpüklü saldırılar düzenlerken günü geldiğinde bunun olacağını ön görememiştir doğal olarak. O zaman ortaya bilgisinin yanında yüreğini koyan öğretmenlerin varlığı da günden güne zarar görmeye devam edecektir. Öğretmenin karşısına para gücü, siyasi tanıdık güç hatta gerektiğinde kaba kuvvetini ortaya koymak suretiyle çıkarken öğretmenin aklına, ilmine ve kalbine hiç bir mana ve değer yüklemeyen velinin çocuğu saygıyı, hatta sevgiyi tek taraflı olarak okuldan öğrenince tabi yetersiz kalıyor.

          Eğer şiddete uğrayan öğrenci olursa değerli Öğretmen olursa mühim değil mi yoksa? Şiddete uğrayan veli olursa mutlaka ilgilenilmeli ama Okul Müdürü ise boş mu verilmeli. İmamın keçisi çalınınca haber değeri yok diye haberi Müftü keçi çaldı diye yapan haberci masum mu yoksa. Asıl suçlu doğru habere ilgi göstermeyen halk mı yoksa? Yoksa bu tür suçları işleyen insanları caydırıcı kanunları çıkarmayan siyasetçiler, ya da var olan yasaları mağdurlar lehine daha fazla kullan/a/mayan hukukçular mı suçlu. Yoksa yoksa aman Allah’ım yoksa toplumu yeterince aydınlatamayan öğretmenler mi suçlu. Neyse çok zorlamayalım sonuçta fatura yine bize çıkmasın…

          Acilen yaşayan insanları, özellikle öğretmenleri koruyalım, koruma kanunu çıkaralım. Galiba korku olmadan olmuyor bu iş. Yani hekim arkadaşların çilesini bitiren bilinç ve dirayete ihtiyaç duyuyoruz galiba. Sağlık Bakanlığını takdir eden cümleleri çok duyduğumuza göre en doğru yol bu olsa gerek diye düşünüyorum. Yapılan hiç bir cürüm, cinayet yapanın yanına kar kalmamalı. Bu temin edilemezse vicdanlar kanar. Sadece eğitim camiası açısından değil bir çok açıdan durum değerlendirmesi yapılmalıdır.

          ABD'de yaşanan bazı terör ya da psikolojik bunalım saldırılarından korktukları için bazı öğretmenlerin silahlanması tedbiri çok uzak ve yanlış bir model olarak değerlendiriliyor bizim açımızdan. Ben de böyle düşünüyorum. Ancak okulların ve eğitim personelinin güvenliği Allah'a emanet denilmemesi gerekir. Gelişen dünya ve gelişen zamana uygun çözümleri üretmek zarurettir. Mavi balina oyunu gibi bir çok gencin canına kıymasına sebep olan uç durumlar bile korunabilir çerçeveye alınmalıdır. Özellikle öğretmen ve öğrenci işleri açısından değerlendirildiğinde okul ile ilişki kesilmesi durumu sadece bir kişiye fatura edilememelidir. Her ne kadar durum teknik bir boyutu içeriyor olmasa da iş ve işlemlerin yürütülmesi sırasında oluşabilecek riski dağıtmak gerekir diye de düşünüyorum. 

          Çözüm mutlak kararlılıktadır. Kararlı bir şekilde uygulama ve kuralların konması ve işletilmesi hayatiyet arz etmektedir.

          Hadi inşaallah…

          Not: Normal programımızda Siyonizm vardı ancak acil gündem gereği araya girdi bu yazımız. Haftaya inşaallah yayımlarız. İlgiyle takip eden dostlara teşekkürler...

          Vesselam

          Cevat YEK

          18.12.2017 23.28