Herkes bir telaş içinde.

Okul koridorlarında çeşitli amaçlarla koşuşturanlardan geçilmiyor.

En baştan başlayalım saymaya; kim ne için koşuşturuyor?

Müdür:

Okul müdürleri kelimenin tam anlamıyla koltuk derdiyle yatıyor, koltuk derdiyle kalkıyorlar. Düşüncelerinde tam bir kararsızlık hâkim:

“13 Haziranda ne olacak bizim müdürlük? Acaba ne yapsam da müdür olarak devam edebilsem. İktidar partisinin adamıyla görüştüm, sendika yetkilisinden söz aldım, yarında ilçe MEB Müdürüne çıkacağım ama…”

Müdür yardımcılarının durumu nüans farklarıyla aşağı yukarı müdürlerle aynı.

Öğretmen:

Öğretmen bezgin. Not her şeydir diyen öğrenci ve veliler ona nefes aldırmıyorlar bu günlerde. Çocuğunun aldığı doksanı yüz yaptırmak için öğretmen etrafında fır dönen veliler insanı öğretmen olduğuna pişman ediyorlar. Bir de arka arkaya gelen il içi ve il dışı tayinler bunaltıyor öğretmeni.

Öğrenci:

Okulda ders yapılmadığını bildiği halde annesinin başından savmak için zorla okula gönderdiği öğrenciler şaşkın. Gün boyu boşu boşuna dolaşıyorlar okul içinde. Eğer telefonları varsa akşama kadar selfie, wathshap ve bilmem ne uğraşı…

Veli:

Onun öncelikli derdi çocuğunun notunu nasıl yükselteceği. Müdür kapısı çalınıyor, öğretmen en yılışık ifadelerle sıkıştırılıyor ya da benzeri yollar deneniyor.

Okula elini kolunu sallayarak girebilen velilere sormak lazım; Siz hiç bir konfeksiyon atölyesine ya da salça fabrikasına okula girdiğiniz kadar rahatlıkla girebiliyor musunuz? İçerisini karıştırabiliyor musunuz?

Gördüğünüz gibi durum vahim sayın devletlum.

Şu tatiller bir başlasa da herkes rahat bir nefes alsa.