Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2014-2015 eğitim-öğretim yılı uyum sürecine 8 Eylülde merhaba diyecek. Bu kapsamda yaklaşık 1 milyon 300 bin 1'inci sınıf öğrencisi uyum süreci için okula bir hafta erken başlayacak. Bu yıl ilk kez yapılacak uygulamayla uyum programına 5'inci sınıflar ve 41 ilde belirlenen 87 okuldaki 9'uncu sınıf öğrencileri de dâhil olacak.


            Bütün öğrencileri kapsayan 2014-2015 eğitim-öğretim dönemi ise 15 Eylül'de başlayacak. Bakanlık verilerine göre bu eğitim yılında 18 milyon öğrenci öğrenim görecek. Kademelere bakıldığında en kalabalık mevcut 5 milyon 600 bin öğrenci ile ilkokulda bulunuyor. Öğrencilere yaklaşık 62 bin okulda, 570 bin derslikte öğrenim verilecek. 2013'ün resmi ve özel örgün eğitim kurumlarında görev yapan 873 bin 747 öğretmene ek olarak bu yıl atanacak 40 bin öğretmen de eğitime öncülük edecek.


            2006 yılından bu yana yapılan uygulama ile okula yeni başlayacak öğrencilerin okula uyumlarının kısa zamanda sağlanması hedefleniyor. Okulun gezilmesi, öğrencilerin öğretmenlerle tanıştırılması, rehber öğretmenlerce velilere danışmanlıkların yapılması, okul-veli sözleşmesinin imzalanması gibi etkinliklerden oluşan sürecin veliler ve öğrenciler açısından faydalı olduğu görülüyor. Bu sebeple anasınıfı ve ilkokullardaki uygulama ortaokullarda ve liselerde de uygulanmaya başladı. Belki yakın bir gelecekte üniversitelerde de bu uygulamaya geçilebilir.


            Okul hayatıyla ilk defa tanışan anasınıfı öğrencileri için okulun ilk günleri anne çocuk ayrılığının yaşandığı dramatik manzaralara sahne olur. Hayat okulundan, okul hayatına geçmek çokta kolay olmaz. Çocuğun kendini güvende hissetmesi için ailelere ve öğretmenlere büyük iş düşer. Özellikle anasınıfı ve ilkokullarda bu süreç çok önemlidir. Bu uyum sürecini sağlıklı atlatan öğrencilerin öğrenim hayatları daha başarılı geçer. Okulunu, sınıfını, öğretmenini seven öğrenci için başarısızlık ihtimali ortadan kalkar.


            Ortaokul ve liselerde ilk kez yapılacak uygulamalarla okullar arası geçişin kolaylaştırılması, öğrencinin adaptasyon süresinin azaltılması hedeflenmektedir. Ortaokullar son çocukluk ve ilk ergen dönemlerini içerir. Lise de ise gençlik ve olgunlaşma dönemleri birlikte yaşanır. İnsanoğlunun en zor, en heyecanlı dönemleri aynı zamanda geleceğinin nasıl olacağı sorusunun da cevabını bulduğu dönemlere denk gelmektedir. Ortaokulların sonunda yapılacak TEOG sınavı iyi bir liseye yerleşmek için çok önemliyken, lise sonunda girilen üniversiteye giriş sınavı hayati öneme sahiptir. Bu kritik eşiğin aşılmasında gençlerle birlikte biz büyüklere çok önemli roller düşmektedir.


             Dünyaya yeni gelen bir bebekten başlayarak hayatımızın her önemli döneminde karşılaştığımız uyum sürecini lehimize çevirmek için önemli adımlar atmak zorundayız. Ülkemizin geleceği olan çocuklar ve gençlerin öncelikle okula ve hayata uyumları için biz büyükler örnek davranışlar sergilemeliyiz. Tecrübelerimiz, bilgimiz, görgümüzle, önemli tavır ve davranışlarımızla önden yürümeli yollarını açmalı sonra ise yolculuklarının sürecini takip etmeliyiz. İyi ebeveyn koruyucu ve kollayıcı bir rol yerine gelişimi destekleyici, ufuk açıcı bir yol izlemeli olumsuzluklara karşı tedbir alırken yüzmenin suda öğrenileceğini asla unutmamalıdır. Bisiklet sürmek hem pedal çevirmeyi hem de dengede kalmayı gerektirir. Okul hayatımızda bir yerde bisiklet sürmeye benzer. Bisiklet sürüldükçe gelişir. Okulda kaldıkça okula uyumunu da kazanacağız. Ne dersiniz?