Kim ne derse desin son zamanlarda yaşananlar Ortadoğu’nun 15 Temmuz’dur ve çok şükür yine Türkiye’nin feraseti, Katar’ın dik duruşu ve Müslüman halkların tecrübesi sayesinde atlatılmaya başlandı.

Olayları bilmeyen yok. Batı’nın yaramaz çocuğu Tramp, seçimlerde söz verdiği gibi devasa borçlarını kapatmak için rotasını bu bölgeye çevirdi.

Hesabında İslam coğrafyasında yeni bir ayrışma ve fitnenin fitilini ateşleyecek; hem bol silah hem bolca kefen hem de insani yardım satarak uçaklar dolusu para kazanacaktı.

Dediğini de yaptı. Yüz yıl önce ataları tarafından bedevi bir kabile iken (Devlet-i Al-i Osman’a ihaneti kabul eden çok az Arap kabilesinden…) devlet sahibi yapılan Suud’lara gemiler dolusu silah sattı. Ardından bölgenin değişik noktalarına bir okudu üfledi, ülkesine döndü.

Hemen ardından kızılca kıyamet koptu.

Terörizme destek(!) suçlamasıyla önce Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn ardından Yemen, Libya, Maldivler ve son olarak Ürdün, Moritanya, Komorlar ve Mauritius yönetimleri Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kestiler.

Zaten allak bullak olan bölgede sular birden ısındı. Neredeyse tamamı Abd-İngiltere-Ab-İsrail tarafından kurulmuş ve desteklenen terör örgütlerinde büyük hareketlenmeler yaşandı. Hepsine birden bire silah pompalanmaya başlandı.

Derken özellikle Türkiye ve onun dik duruşundan cesaret alan Pakistan olayın yönünü değiştirdiler. Öyle bir seviyeye geldi ki Katar’a yaptırım uygulama kararı alan ülkelerin vatandaşları bile kendi devletlerini protesto etmeye başladılar.

Fitneyi körükleyen Abd bile her zamanki ikiyüzlülüğü ile ambargo uygulayan ülkelere geri adım atın çağrısı yaptı.

Olay tıpkı bizdeki 15 Temmuz İhanet Darbesi gibi gelişti.

Bizde nasıl oldu?

Abd’de düğmeye basıldı, kırk yıllık brütüs feto örgü gözünü karartı, her şey planlanmıştı ama işte pek de yakın olmadıkları Allah’ın da bir planı vardı. Beklemedikleri bir şey oldu. Daha önceki darbelerde anında ortadan kaybolan halk bu sefer mermilere göğüs gerdi, uçaklara kafa attı, tankların önüne bedenini set yaptı. En önemlisi de halkın seçilmiş lideri Erdoğan, birilerinin yaptığı gibi şapkasını alıp gitmedi. En başta ben varım, öncelikle beni çiğnemeniz lazım dedi. Hainler püskürtüldü, şimdi hesap soruluyor.

Sonları fetoya benzeyesi “Küresel Efendiler” ve özellikle Rotchild ailesi, uzun zamandır kurguladıkları planlarını uygulamaya koydular ama yine aynı durum gerçekleşti. Allah’ın hesabı bütün hesapların üstündedir. Darbeleri ters tepti. Hem kuklaları olan yöneticiler rezil oldu hem de kendileri “tanrı” olmadıklarını anladılar.

Şimdi de olayı nasıl düzeltiriz kaygısına düştüler.

Unutmayın, tarihte kayıtları çoktur: Nice zayıf ve az görünen topluluklar nice güçlü ve kalabalık toplulukları yerle bir etmişlerdir.

Her şey Allah’ın taht-ı kudretindedir. O ne dilerse o olur.

150 ülkede güç sahibi olmakla övünen feto; arkasında Abd-Ab-İsrail-Cia olmasına ve kırk yıllık planlarına rağmen bir gecede yerle bir oldu.

İşte bu küresel güçlerin de 15 Temmuz sonrası süreçleri başladı.

Çok ama çok güçlü görünüyor olabilirler ancak yok olacaklar.

Özellikle Rotchild ailesinin evladı konumundaki Tramp ile dünyada uygulamaya koydukları büyük planları yerle bir olacak.

Düşünsenize plana göre ABD kırk devlete bölünecek ve dünyada yeni yüz adet devletçik kurulacak.

Ortadoğu’nun bütün devletleri parçalanacak her birinin başına Rotchild’lerin bir valisi atanacak. Dünyada asıl hedef olan efendi-köle düzeni için en önemli adım atılacak.

Dikkat buyurun;

ABD parçalanacak, bunu Tram eliyle yapıyorlar…

Suudi Arabistan bölünecek, bunu Suud ailesi eliyle yapıyorlar…

Ve diğerlerini de siz sıralayın.

Bir tek Türkiye, Karat ve İran var sorun (!) çıkaran.

Özellikle Türkiye…

Türkiye’ye destek veren herkes hesaba çekilmeye çalışılıyor.

Bu yeni değil. Hatırlasanıza Mısırdaki Kukla Sisi darbesini…

Erdoğan bütün ısrarlara rağmen Mısır üzerinden Gazze’ye gitmekte kararlıydı. Adamlar el birliği ile alel acele indiriverdiler halk tarafından seçilen Mursi’yi ve Türkiye dışında bütün demokratik(!) batı seyirci kaldı.

Bütün foyaları ortada aslında bu küresel organizasyonun.

Ama Allah büyük.

Yakında göreceğiz inşallah yerle bir oluşlarını.

Neyse mesele uzun, anlayan anladı zaten. Gelelim Katar’a

Katar farklı bir Arap ülkesi. Diğerleri ellerindeki petrol ve benzeri zenginlikleri yok pahasına ham halde batılılara satıp, günlerini gün ederken; Katar uyguladığı kendine özgü bir strateji ile kaderini sadece petrol ve doğalgaza bağlamaktan kaçındı.

İletişimden ekonomiye, kültürden siyasete kadar çok farklı alanlarda önemli yatırımlar yaptılar.

Dünyadaki birçok önemli organizasyonda sanat veya spor etkinliklerinin destekleyicisi oldular. Pek çok aktivitenin de ortağı…

Katar Havayolları dünyanın çok sayıda noktasına yaptığı güvenli uçuşlarla en saygın hava yolları arasında yer aldı ve almaya devam ediyor.

Diğer bölge ülkelerinden farklı olarak kurgulayan bir akıl, ortak bir akıl veya stratejik bir akıl yönetiyor bu ülkeyi.

Mesela El Cezire televizyonu, inanılması güç bir başarıdır.

Biliyorsunuz, dünyada yaşanan olayların ekseriyeti basın tarafından servis edildiği gibi anlaşılır ve dünyanın “halk tabakası” onların isteği doğrultusunda bir algıya sahip olur.

Her ülkenin basını kendi imkânlarınca var ama bütün dünyayı yönlendirebilen kanallar belli başlıdır.

CNN gibi…

BND gibi…

İşte El Cezire’nin önemi burada ortaya çıkıyor. 1996 yılında kurulduğunda kimse bu kadar popüler olacağını ve yukarıda anılan kanallara alternatif bir kaynak olacağını tahmin bile edememişti.

Sosyal medyanın bugünkü gibi yaygın olmadığı o zamanlarda dünya mazlumlarının sesini duyurdu ve bugün de diğerlerine rağmen duyurmaya devam ediyor.

El Cezire;

15 Temmuz’da Türkiye’nin yanında yer aldı.

Nitekim daha önce de Mısır’da İhvan’ın, Filistin’de Hamas’ın yanında yer alarak batılı küresel efendilerin kara listesine girmişti.

Ama mesele bütün bunlar da değil.

Mesele Küresel Dünya Mafyasının görünen ve görünmeyen yüzlerinde saklı.

Görünen yüz ekonomik sebepler. Petrol kaynakları, doğalgaz yatakları falan…

Görünmeyen yüz ise tüm dünyayı bir daha geri dönüşü olmayacak bir biçimde köleleştirip bir efendiler gurubunun mutlak hâkimiyetini gerçekleştirmek. Şu anda buna en kuvvetli direnen İslam Dünyası. Onun için savaş daha çok bu topraklarda sürüyor.

Ne var ki bu bütün dünya insanlarının problemi ve insanlığın bunun farkına varıp büyük tepki vermesi gerekiyor. Şimdilik Türkiye var haykıran. Bir de etrafında kenetlenmeye çalışan birkaç onurlu lider ile aklı başındaki Müslüman halklar…

İnşallah bu çağrı duyulur da insanlık kurtulur.