Zaman ahir zaman şüphesiz. Zor bir dönem…

Caydırıcılar önü alınamaz derecede arttı.  Demek ki bu hikmete binaen Şefkat Peygamberi; “Ümmetimin fesadı zamanında sünnetime sarılana bir şehit sevabı vardır.”  demiş, diye düşünüyorum.

Eskiden biri namaz kılsa, ona güvenmek için iyi bir sebepti. Veya başörtüsü taksa bu çoğunlukla tesettür amaçlıydı.

Zaten o zamanlar başörtüsü ateşten gömlekti. İçinde olmayan ne diye taksın ki? Kaldı ki içinde olan bile gelecek kaygısından, rızık korkusundan takamıyordu…

Özellikle 28 şubatta ne mücadeleler verildi. Ne çileler çekildi…

Sadece başörtüsü yüzünden mi?

Elbette hayır, namaz kılan, azıcık dindar olan, Kur’an okuyan hatta “selamun aleyküm” diyenler bile fişlenir ve ilk fırsatta hesabı sorulur oldu.

İçinde “minare-cami” kelimeleri geçen bir şiir okudu diye şimdiki Cumhurbaşkanımızın hapse girdiğini unuttuk mu?  (Sayın Cumhurbaşkanımızı o gün bugündür gönlümde ayrı bir yerde taşırım. O nereye ben oraya yani. Bir tek bu icraatı bile benim için yeter. Her müslümanın da bu doğrultuda elini vicdanına koyması lazım bence.)

Peki ya bugün?

Hiçbir siyasi amaç taşımadan, sadece inanç hassasiyetimle ifade ediyorum ki; başta o şiir için mahkum olanın mücadelesi ve Allah’ın da yardımıyla başörtüsünü davasını kazandık ama galiba başları kaybediyoruz.

Bu anlamda Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan’ın sosyal medyada yaptığı açıklamaları önemsiyorum ve sizlerle de paylaşmak istiyorum. 

Diyor ki; Başörtüsü Mücadelesini kazandık ama tesettürü kaybettik. 28 Şubatın tankları başörtüsünü yenemedi ama moda defileleri tesettürü bitirdi."

Kısa ve öz.

Bu yazıyı İstanbul’daki defile için yazıyorum ya, sadece orada mı acaba bozulma. Bir bakalım çevremize, ailemize, okulumuza…

Her yer defile, her yer podyum. Kızlarımız son derece absürt giyimlerine aksesuar olarak oldukça dikkat çekici başörtüleri ekliyorlar…

Elbette ki kimsenin giyimine karımak için değil amacım, madem ki başörtüsü Allah’ın bir emri ve İslam’ın bir sembolüdür, o zaman ne hakkımız var onu yozlaştırmaya…

Gel gelelim şu anda moda bu. Normalde başörtülü olmayanlar bile modaya uymak için başörtüsü takıyor.

En başta kendim ve çevrem olmak üzere bizim de bir sorumluluğumuz yok mu acaba?

Ne yapabiliriz?

Oturup düşünme zamanı gelmedi mi?

İslami STK’lar, cemaatler, vakıflar, dernekler… siz bu konuya bir el atmayı düşünüyor musunuz?

Gençlik elden gidiyor efendiler, böyle giderse yakında sadece tabela ve isimden ibaret kalacaksınız.

Bırakalım siyaseti siyasiler yapsın da biz ilim irfan ve hikmet yüklenelim ve yükleyelim.

Bırakalım sağa sola adamlarımızı yerleştirmeyi de biz insan yetiştirelim.

Bizi o adamlar değil iman ve amelimiz kurtaracak.

Selametle…