Osmanlı Türkçesi

Son günlerde ‘’Osmanlı Türkçesinin liselerde seçmeli ders, İmam-Hatip Liselerinde de zorunla dersler arasına alınması’’ yönündeki 19. Milli Eğitim Şurası Tavsiye Kararına bazı kesimlerden itirazlar geliyor.

Osmanlı Türkçesinin liselerde seçmeli ders olarak okutulması aslında 18. Milli Eğitim Şurasının ardından gündeme geldi.

Zamanın Milli Eğitim Bakanı Sayın Ömer Dinçer 2012 Yılının Mart Ayında Osmanlı Türkçesinin liselerde seçmeli ders olarak okutulması ile ilgili açıklamalarda bulunmuştu. Dinçer’in Osmanlı Türkçesi ile ilgili açıklamalarına bugün bir kaşık suda fırtına koparanların yüzde biri bile tepki vermemişti!

İki senedir de liselerde halen Osmanlı Türkçesi seçmeli ders olarak okutuluyor. 2012 yılında ‘’Osmanlıca Öğretilmelidir’’ başlığı altında iki tane köşe yazısı yazmıştım. Bu yazımdan bazı alıntılar alarak konuya devam edeceğim.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in 18.03.2012 Tarihinde Kanal 7 Başkent Kulisi Programında Mehmet Acet’e Verdiği Röportajın kısa bir bölümünü alıyorum.

SUNUCU -Şimdi madalyonu biraz da tersine çevirelim. Aslında bir yerde çok köklü, devrim niteliğinde adımlar atıyorsunuz, bunu sürdürecek misiniz;  yani bu yönde ben şimdiye kadar hep itirazları dile getirdim sizin yaptıklarınıza karşı ama, tersinden bakılınca da gelecek nesiller adına?  Mesela şöyle bir soru sorayım size: İngiltere’de bugün yetişip büyüyen her bir çocuk 500-600 sene önce yaşamış olan Schespear’ın bütün kitaplarını herhalde çok rahat bir şekilde okuyup anlayıp, kendi bilgi haznesine katabiliyor. Ama bizde, işte programdan önce sizinle de biraz bu konuyu konuştuk, bir Safahat’ı okuyamıyoruz. Ahmet Haşim’i, daha yakın dönem edebiyatçıları okuyamıyoruz. 100 yıl öncesini okuyamıyoruz mesela. Yani bir köklere dönüş adına diyeyim buna, hangi geçmişle buluşma, geçmişi anlama, geçmişi daha iyi okuyup geleceğe aktarma noktasında bu tür hamleleriniz de olacak mı önümüzdeki dönemlere ilişkin olarak?

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER -Tabi inşallah. Özellikle bu yapısal değişiklik; belki bunu söylemek lazım, bu yaptığımız düzenlemeler eğitim sisteminin tamamını ilgilendiren düzenlemeler değil, eğitim sisteminin yapısıyla ilgili düzenlemeler. Yani mesele biz bu değişiklikleri toplumda tartışmaya başladığımızda, toplumun büyük bir kesimi okul öncesi eğitimi sorgulamaya başladı. Kız çocuklarının okullaşmasını sorgulamaya başladı. Fen Liseleri, Sosyal Bilgiler Liseleri ne olacak demeye başladılar. Aslında bütün bunlarla alakalı tartışmaları bu kanun kapsamında yapmak bence de doğru değildi. Çünkü bu kanun onlarla ilgili bir husus değil.  Başlangıçtan beri söylediğimiz gibi, eğitim sisteminin yapısıyla ilgili bir düzenleme ve esnekleştirme getiren bir uygulamaydı. Ama bundan sonraki uygulamalarda biz Milli Eğitim Bakanlığı’nın amaç ve hedeflerini üçayak üzerine kurgulayacağımızı zaten ifade ettik.

SUNUCU- Nedir onlar?

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER -Bir; çocuklarımızın dünyayla rekabet edebileceği bilgi ve yeteneklerle donatılması. Yani küresel dünya hangi ihtiyaçları talep ediyorsa, çocuklarımız o ihtiyaçları karşılayacak gereklerle donatılacak.

İkincisi; ulusal düzeyde toplumun, piyasanın beklentileri ihtiyaçları neyse ona uygun bilgi ve kabiliyetler.

Üçüncüsü ise; toplumuyla barışık, tarih bilinci olan, sosyal sorumlulukları ve ahlaki değerlerin farkında olan bir çocuk yetiştirmek.

Bunların dışında çocukları, belki de başka bir ifade etmek lazım, esnekliğin ve demokrasinin belki sağlayacağı bir sonuç olarak,  onları birey haline getireceğiz. Belirli ideolojilere, belirli tarzlara bağımlı çocuk değil, birey olmuş, ama 3 temel değeri de taşıyan bir insana dönüştüreceğiz.

SUNUCU -Mesela bunun için Osmanlıca dersler, seçmeli dersler, Arapça, Farsça falan, tarihe bakınca bunlar biraz zorunlu hale geliyor. Bunlar da olacak mı?

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER -Zaten sosyal bilimler liselerinde Osmanlıca derslerimiz 2 yıl boyunca zorunlu olarak okutuluyor. Arapça derslerini biz tercihli ders olarak koymuştuk, büyük ihtimalle önümüzdeki yıl da müfredatını yayınlayarak uygulamaya koymuş olacağız, yani şu anda sistemimizde var. Ama zaten meseleyi böyle görmek de bence çok yeterli değil. Yani bir Arapça dersini koyduğunuzda insanların geriye dönüp de kendi tarihiyle barışacağını, kendi toplumuyla hemhal olacağını varsaymak da doğru değil. Bu bir yaklaşım tarzı meselesidir. Eğitim sisteminde meseleyi ele alışınızla alakalı bir husustur. 

SUNUCU -Bir defa ilgi duyar hale getirmek, yani bunun kapısını aralamak...

MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER -Evet. Bunun bir kültür olduğunu ve zaman içerisinde ancak oturtulabileceğini kabullenmek gerekir. SUNUCU -Anladım.

Bin yıllık kültürümüzün temelini teşkil eden eserlerimizin tamamı Osmanlıcadır. Arşivlerimiz, kütüphanelerimiz deki hazinelerimizin tamamı Osmanlıcadır. Günümüz gençliği dedesinden kalmış bir kitap veya eski bir tapu senedinin, bir paranın, bir çeşme kitabesi, tarihi bir çarşı girişi, ya da dedesinin kabir taşındaki bir kitabeyi okuyup-estetik zevkini tatmaktan mahrumdur.

Sanıldığı gibi Osmanlıcayı okumak-öğrenmek hiçte zor değildir. Bu dersin eğitimini verecek kadro da okullarımızdaki ‘’Din-Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretmenlerimize’’ verilecek üç haftalık bir hizmet içi eğitimle rahat bir şekilde karşılanacaktır. Kırk yıldır Hüsn-i Hat ve Osmanlıca üzerinde çalışmalar yapan bir kişi olarak buna inanıyorum.

Dilerim Osmanlı Türkçesi de en kısa zamanda okullarımızda isteğe bağlı da olsa yaygınlaşır. Bu konuda bağcıyı dövmek isteyenlerde bu inatlarından vazgeçer.                                                                                        

                                                                                                       Abdullah YADİGAR-12/12/2014