Otuz yıldır silahlı mücadele veren örgüt üç günlük barış ortamında patinaj yapıyor.

Türk düşmanlığı adı altında içleri kin ve nefretle doldurulan silahlı elemanların normal düzene ayak uyduramamalarının faturasını ne yazık ki yine bölgenin mazlum halkı ödeyecek gibi.

Kürdistan denilince her noktasında varlığını ve egemenliğini hissettirmeye çalışan örgüt, son bir yıldır silahlar susunca ne yapacağını şaşırmış vaziyette.

Demokrasi imkânlarının sonuna kadar açılmış olmasına rağmen örgütün bunu kullanma refleksini bir türlü geliştirememesi bölge halkının gerçekleri görmesi adına iyi bir fırsat oluşturuyor.

Örgütün açılım sürecindeki davranışları Yeni Türkiye’deki özgürlük ortamını kaldırabilecek durumda olmadığını bir kere daha ortaya koydu.

Hala eski yöntemlerle, modası geçmiş sosyalist jargonla bölge halkını ikna edebileceklerini sanıyorlar.

Annelerin feryatlarına kulak vermiyorlar.

Her gün Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın önüne oturup “çocuğumu bana geri verin” diyen annelerin sayısı artıyor.

Kendilerinin zulme maruz kaldığını, halkının özgürleşmesi için dağa çıktıklarını ifade edenler şimdi çocuklarını ellerinden alarak anaları ağlatıyorlar…

Ne adına, kimin için zulmediliyor zavallı kadınlara?

Güya Altan Tan Bey konuşuyor:

PKK, dağa çıkan çocukları getirip ailelerine teslim etmelidir.

Lokum gibi bir üslup, ağzından kaymak gibi kayıyor adeta.

Devlete ve onun yetkililerine sıra gelince bu tatlı üslubu bulamıyoruz Sayın Tan’ın ağzında.

Neden acaba?

Açılım süreci bölge halkı tarafından çok benimsendi ve satın alındı.

Halk kesinlikle silahların susmasını istiyor.

İnsan gibi yaşamak, işinin, aşının peşinden koşmak, evinin rızkını tedarik etmek istiyor.

Buna karşılık terörden nemalanan terör ağaları ise örgüte taze kan kazandırma peşindeler.

Görünen o ki halkın gözünü açmasını istemeyen birileri pek bir şeylerden haberi olmayan dağ kadrolarını harekete geçirmek istiyorlar.

Yol kesmeleri ve reşit olmayan çocukları dağa çıkarmaları bu minvalde değerlendirmek lazım.

***

Merkez Bankası bir devlet kurumu olmasına rağmen diğer kurumlar kadar şeffaf olmadıkları için vatandaş tarafından yeterince tanınmıyor, faaliyetleri bilinmiyor.

Zaman zaman faiz oranlarını artırdıklarında ya da düşürdüklerinde adı geliyor kulağımıza.

Geçen gün Başbakanımızdan çok güzel bir fırça yediler.

Faizleri artırırken basamakları üçer beşer çıkanlar faiz indirimine gelince buçukçu kesiliyorlar.

Buçuk hesabı yani çingene hesabı.

Tıpkı PKK’nın terörden vazgeçip bir türlü normalleşemediği gibi Merkez Bankasının yöneticileri de faizden uzaklaşamıyorlar.

İliklerine kemiklerine kadar batmışlar faiz batağına.

Yani onlar da eski hal üzere devam etmek istiyorlar.

Bilmiyorlar ki Yeni Türkiye’de faizciye de teröriste de yer yok.