Ruhban Sınıfı mı?

Bu memleketteki bazı insanların söz sırası kendilerine geldiğinde “biz de Müslüman’ız” deyip fırsat ellerine geçtiğinde ise İslam’a tahammülsüzlüklerini en alt seviyeden sergilemelerine doğrusu inanamıyor ve kabullenemiyorum.

Bir insan düşünün ki hem Türkiye gibi İslamlık geçmişi çağlarla ifade edilen bir ülkede yaşayacak hem de eğitimci sıfatı taşıyacak ama Müslümanlık hakkında sıradan bir insanın bile bilebileceği dini bilgilerden yoksun olacak, böyle bir garabet günümüzde dünyanın hangi ülkesinde görülebilir?

Patagonya’da mı, Uganda’da mı yoksa okyanusun bilmem hangi adasının balta girmemiş ormanlarında mı?

Hayır, hiçbir yerde bulunmaz bu garabet örnekleri zira tuhaflık bilgisizlikten değil garezi bir durumdan kaynaklanıyor.

Hazımsızlığın kaynağı ne diye soracak olursanız, istifham oluşturacak, özümseyemedikleri ezberlerini yanıt olarak önünüze sürecekler.

Laiklik, dedikleri zaman ise bu fikrin zuhur ettiği ülkelerden örnekler vererek iddialarının mesnetsiz olduğunu vurguladığınız zaman karşınıza çıkara çıkara Kemalizmli laflar çıkarıyorlar.

Zannediyorlar ki Atatürk’ü sen de onların anladığı gibi anlayacak, susacaksın.

Her ne kadar “Atatürkçülük” ellerinde kalan son sermaye olduğunu kendileri ifade etseler de artık bu sömürü esaslı “ittiba”nın devri çoktan geçti.

Bu ülkede bir ismin arkasına geçip her türlü melanete imza atmanın ondan sonra da bu memleketi kimse bizim kadar sevemez, biz bu vatanı, bu sistemi sokakta bulmadık demenin devri çoktan geçti.

Artık günümüzde her türlü bilimsel veriyi kullanarak Türkiye’yi beynelmilel sahada layık olduğu yere taşımaya çalışan çağdaş donanımla mücehhez bir kadro var.

Biliyoruz, sizi esas korkutan, tırstıran bu teçhizatlı yapı.

Çünkü siz kifayetsizliğiniz yüzünden bu kadro ile baş edemiyorsunuz.

Ve ondan dolayı her yetersizin yaptığı gibi çağdaş hurafelerinizin arkasına gizlenerek çamur atma yarışına giriyorsunuz.

Bu konudaki cüretkâr çıkışlarınız samimiyetsizliğinizi gizlemeye yetmiyor.

Meymenetsizliğiniz paçanızdan akıyor.

Türkiye’nin en büyük talihsizliği sizin gibi hurafe peşinden koşan eğitimcilerin dogmalarını körpe beyinlere “bilim” diye zerk etmesidir.

İslam’da ruhban sınıfı diye bir yapı yoktur.

Hıristiyanlığı bildiğiniz kadar yeri geldiği zaman “biz de Müslüman’ız” dediğiniz İslam’ı bilseydiniz; ne kadar da çok din dersi öğretmeni atanıyor diye feveran etmez ve birilerini suçlayarak kendi “ruhban” sınıfını oluşturuyor diye vaveyla yapar mıydınız?

Hiç sanmıyorum.

Kusura bakmayın “cahil”siniz.

Bilmediğiniz için de düşman üretmeye çalışıyorsunuz.

“Kişi bilmediğinin düşmanıdır” diyor tek önderimiz, haberiniz var mı?

Ha, yazıyı bitirmeden bir bilgi aktarayım size.

Hani hep önünde diz çöktü diye Başbakanı suçluyorsunuz ya işte o adam şu anda emperyalistlerin terörist listesinin baş taraflarında yer alıyor.

Yani sizin hep edebiyatını yapa geldiğiniz “emperyalizmle savaş”ı bizzat yaşıyor.

Che Guevara idolünüz onun ayak tozu bile olamaz, daha onun tarihi yazılmadı.