Çözmeyi beceremediğimiz problemlerden kaçmak için yeni bir can simidi icat ettik; liyakat. Artık üst yöneticilerden veya beklenti içinde olan birilerinden, “liyakat” sözünü duyar duymaz aklıma; “eğitim şart” veya “bizden adam olmaz” diyenlerin çaresizliği gelir oldu.

Böyle dediysem, liyakati değersizleştirdiğimi zannetmeyin. Ben sadece buradaki suçlamayı ve bahane bulmayı kabul etmiyorum. Liyakatten bahis açan her kimse, aklınca birilerini yetersiz buluyor, suçluyor, kendini düze çıkarıyor.

Bugün, eğitim yönetiminde liyakat kadar bir başka kavramı daha tartışmalıyız. Bence istikrar, liyakat kadar önemli hale gelmiştir. Her yönüyle donanımlı yöneticilerimiz, kendilerinden beklenen performansı gösteremiyorsa veya zamanla verimsiz hale geliyorsa, aranması gereken liyakat değil öncelikle istikrar olmalıdır. Her yıl değişen, hava durumundan dahi etkilenen ve geleceği belirsizliklerle dolu atama sistemimiz, liyakatli yönetici harcayan sisteme çoktan dönüşmüştür. Tutarsız ve kuralsız uygulamalar, bir yıl verdiği hakkı ertesi yıl geri alan değişiklikler ise cabası.

Gelin şimdi bulacağımız veya yetiştireceğimiz liyakatli yöneticilerden, yüksek performans beklediğimiz mevcut sistemimize bir bakalım. Müdür yardımcısı, müdür başyardımcısı ve okul müdürü; bazen sınavla atanır, bazen mülakatla, bazen her ikisiyle birlikte atanır. Atandığı gün, dört yıl sonra ne olacağını merak ederek çalışır. Şube müdürü olmayı murat ettiyse, bulunduğu görevde olmasının hiç gereği yoktur, edindiği tecrübe hiçbir avantaj sağlamaz. Makam tazminatı yoktur, idareciliği ikinci görev olduğu için kendini hep; “Bizim asıl işimiz öğretmenlik.” sözüyle avutur.

Şube müdürü; önce sınava ardından mülakata girerek atanır. Maaşı okul müdürü maaşına denk gelir. İlave hiçbir avantajı yokken, belli bir zaman sonra iller arası rotasyonla yolculuğa çıkar. İlçe Milli Eğitim Müdürü; makam tazminatı yoktur, misafirine çayı cebinden söyler, bir üst ek göstergeye tabi olabilmesi için il müdürü olmalıdır. Özlük haklarına bakarak ilçe müdürü olduğunu fark edemez. İl müdürü, genellikle uzunca bir süre vekâletle çalışır, bu süre zarfında öğretmen maaşı bile alabilir. Kadrolu atanmak nasip olursa 3600 ek gösterge ile teselli olur.

Yönetim kademelerinin tek tek, sırayla ve sık sık değişmeyen belli kriterleri sağlayarak çıkıldığı, özlük haklarının, bulunduğu kademeye göre farklılaştığı, sorumluluk ve yetki dengesinin sağlandığı, geleceğini gören, basamakları çıkarken de inerken de değerli kaldığı ve hak kaybına uğramadığı bir sistemi kurarak, temel dinamiklerini değiştirmeden on yıllarca uygulamadıkça, dünyanın en liyakatli yöneticileri bile derdimize çare olamayacaktır. Kendimizi kandırmayalım. İnsanların iyi niyetlerine ve fedakârlıklarına değil, sistemin değişmez ancak güncellenebilir dinamiklerine dayanmaktan başka çaremiz yoktur. Liyakat şart, istikrar hemen…

Talat YAVUZ

Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı

[email protected]

www.twitter.com/talatyavuz29

www.facebook.com/yavuztlt