Hazreti İnsan; Yaratılmışların en üstünü, akıl sahibi;

          Belki bundan daha önemlisi vicdan sahibi; Hedeflediği toplumsal statüyü elde etmek uğruna inmeyeceği dereke kalmayan modern çağın hastalıklarına tutulmuş olan varlıkla aynı olabilir mi demeyelim. Yükseklikle ilgili dereceler olduğu gibi alçaklıkla ilgili de derekeler vardır. Bir çok bilim adamı tarafından derin merak konusu olmuş olan sosyopatların belirgin özellikleri tespit edilebilmiştir. Konu sadece yerel ve kısmi olmadığı cihetle değerlendirildiğinde bir sosyopatın genel tutumları bizi mutlak olarak aydınlatacaktır. Yani bölgesel ya da kültürel küçük farklılıklar olabileceği değerlendirilebilirse de nihai olarak büyük ortak noktalar mevcudiyetini koruyacaktır.

          '' Sosyopatlık genellikle, aşk, suçluluk, utanç ya da pişmanlık gibi sosyal duyguların eksikliğiyle karakterize edilen psikolojik bir bozukluktur. Sosyopat kişiler, ahlaki sorumlulukların ve vicdan duygusunun eksikliğini çeker.

          '' Sosyopatlar, çevresindekileri etkileme ve manipüle etme konusunda uzmandır. Yaptıkları ve anlattıkları şeylerin inandırıcı kılarlar. İstediklerine ulaşma yolunda karşılarındakini manipüle etmekten çekinmezler ve bu yol açacağı zararları önemsemezler. Sosyopatların kurbanlarına soğuk kanlı şekilde yaklaşabilmeleri, ahlaki değerlerden yoksunlukları sayesinde olur. Tabi normal insani özelliklerini kaybetmemiş insanlar bunu anlamakta zorlanı ve kısa yoldan kendisini suçlamaya bile yönelebilir.

          Allah’ın üstün olarak yarattığını en güzel vasıfları yüklediğini beyan buyurduğu Hazreti İnsan değerinin korunması için maalesef yine insan’dan sakınılacak yol ve yöntemler geliştirme ihtiyacı doğuyor. Belki yeni dönem tasavvufu bireysel terbiye üzerine çalışan eski tasavvuf uygulamalarını terk ederek yeni yöntemler geliştirmelidir. Ben bir kaç öneride bulunabilirim. Mesela çevrenizde namaz kılan bir müslüman kimliğini haiz olduğu halde profesyonel olarak teşhisi konabilecek türden sosyopat özellik taşıyan insanlardan sakınma eğitimleri. Ya da zayıf karakterli ve iyi görünümlü insanların bu tür sosyopatların kontrolünde ne türden facia işler yapabileceği ile ilgili tedbir yol ve yöntemleri gibi.

          Aslında din dünyamızda son otuz yılda oluşan tahribatın baskıcı totaliter rejimin baskısına maruz kalınan döneme göre daha hızlı olması bize şunu da gösteriyor hatta aynı zamanda diğerlerine de. Müslümanları yoklukla değil varlıkla sınayın, zorlukla değil kolaylıkla sınayın, ya da işleri verin ellerine sizin istediğiniz gibi yapmalarını ya da yapamamalarını izleyin şeklinde mesaj verebilir diye düşünüyorum. En azından muhalefette iken prensipleri ile bizi hizaya getirmek isteyen insanların prensiplerinin bir hayal olduğunu ispatlamış oluruz diyebilirler mesela.

          Sorumluluk sadece dünya için değildi bizde. Bir kişinin arkasından onu çekememenin sonucu hissettiğimiz kıskançlığı iftiralarla ve birilerinin saygı duymasını dahi hazmedemeyerek engellemeye çalışmanın günah olabileceği inancını neden kaybettiğini düşünecek bir düzlemi ne zaman kaybetti bu sosoyopat müslümanlar! Ya da bu tarz ahlaki dejenerasyona uğrayanları güçlü kılan etrafta ki acuze sayısı çok kendisi yok müslümanlar ne zaman uyanacak. Yahu bana ne diyerek bir kişiye yapılan zulme seyirci kalanların sıra kendisine geldiğinde söyleyecek sözü olabilecek midir acaba? Ya da söyleyecek sözü olsa ne kıymeti olur ki zaten bu saatten sonra.

          Ya bu işlere beni / bizi karıştırmayın nolur diye cicili bicili laflar söyleyenler akıllarınca tarafsız oluyorlar öyle mi? Vebali yüklendiklerini anlamaları çok sürmeyecek. Çünkü ya en azından kendilerine sıra geldiğinde ya da darı bekaya irtihal ettiğinde anlayacak. Nasılsa ölüm kimseye çok ta uzak sayılmaz. Ve yine nasıl olsa görerek öğrenecek herkes ama imtihan kaybedilmiş olarak. '' Müslüman bir kötülük gördüğünde eliyle, gücü yetmezse diliyle engel olur ona da güç yetişmezse kalbiyle buz ederdi hani. ''  Güçlünün haksız olsa da ya da bu nasılsa bana hakaret etmez, eli yetmez bari bana zararı dokunabilecek olanla beraber olayım da ben zarar görmeyeyim diyenler ah ne olacak sizin haliniz bilmiyorum.

          Allah Rasulu bir '' İyi sünnet başlatanın ecri devam ettirildikçe amel defteri kapanmaz '' mealinde ki hadisinde kötülük için de aynı ifade var. Yani bir kötülüğü kurmak geliştirmek ve ona destek olma ve hatta devam ettirmek te aynı durumda olmaktadır doğal olarak. Hem kötü iş ve uygulamayı başlatan hem devam ettiren hem destek olan aynı günahın ortakçısıdır. Vebal de sevap ta ortak olmasından doğal ne olabilirdi ki zaten. Öyleyse sosyopat davranışlarla ortalığı kasıp kavuran ve görünüş itibariyle islami kimlik taşıyan insanların vebali en az ya da en fazla onları destekleyip zulmüne ortak olanlar kadar olabilecektir.

          Öyleyse eşrefi mahlukat insanın önce sade insan ve samimi iman prensipleri etrafında dejenere olmadan devamı için ne gerekir derseniz peşinen söyleyeyim o kadar da kolay değil. Özellikle hayatı boyunca sinmiş korkak tiplerin eline geçirdiği küçük bir imkan ile zıvanadan çıkmasının çözümü öyle kolay ve basit olamayacaktır. Ancak prensip olarak bir .ok insani ve islami değer öncelikle fahri kainat efendimizin hadislerinde ve uyguladığı metodlarda çok barizdir.

          Küçük ve korkak olup hayatları boyunca varlık gösteremememiş basit karakterli insanların içine sızdıkları büyük kurumları emellerine alet ettiği ve içeride değerli olanları tükettiği tepeden tırnağa kurumun değerlerini bitirecek ahlak dışı operasyonlarla kendi geleceklerini inşa endişesi ile bir bir engel kaldıra kaldıra ilerleyişini psikopatça sürdürenlere meydan kalıyor her geçen gün. Onun için ne sendika ne vakıf ne de derneklerde manevi açıdan yeter derecede samimiyet kalmadan süren basit ilişkiler zaman ilerledikçe düşmanlıkların ortaya çıkarılması ile İslami kimliğini de kaybedecektir. Büyük Stk’cılık oynayan ve uluslar arası organizasyonlar gibi devasa projeler üreten oluşumlar içeride kurt kemirmesiyle çürümeye doğru yol almak zorunda kalacaklardır. Allah rızası için çıkılan yolda gelinen nokta pek te Metal Yorgunluğa benzemiyor üstelik. Öyle olsa Reis'in yaprığı gibi bir temizlik harekatı ile düzelirdi ama nafile ve maalesef...

          Eskinin alternatif yapıları bu durumda yeniden cilalanıp piyasa bulacak ve elbette çok büyükten pay isteyecektir. Alacaktır da kısmi olarak ancak ne o aldığı ile mutlu olacak ne diğeri büyüklüğü ile mutmain olabilecektir. İki güçsüz kocaman organizma arasından bin bir suratlar sıyrılıp yer ve mekan bulacak onlar da önce ki hataları yüzünde izlemeye devam edecekler.

          İzlemeye devam beyler…

          Vesselam

          Selehattin DUMAN

          01.04.2018 01:00