Camiamızda dernek, vakıf, hareket, sendika, yardım kuruluşu vb oluşan yüzlerce STK var hamd olsun. Allah nicelik ve niteliklerini artırsın diye de hepimiz dua ediyoruz.

Bunların bir kısmının tabelası var kendi nerdeyse yok gibi. Ancak buna rağmen bazen gündem - kamuoyu oluşturabiliyorlar Bir kısmı ise geniş kitlelere hitap ederken ses getirme, kamuoyu oluşturma noktasında zayıf kalıyorlar. Bazıları sanki atlama taşı gibi kullanılmak isteniyor. Bazıları da maşallah her konuyu çok iyi biliyor. Örneğin eğitim konusu mu konuşuluyor, eğitimcilere söz hakkı vermek akıllarına bile gelmiyor. Kısaca her STK'nın güçlü yanları var, zayıf yanları var. Her STK, zayıf yönlerini güçlü hale getirmek zorundadır. Aksi takdirde mikro ölçekli bir yapı olarak kalırlar.

Son dönemde büyük bir yapı bağlı kuruluşlarıyla birlikte tasfiye edilirken, onun oluşturduğu boşluğu doldurma konusunda ciddî bir yarış yaşanıyor. Bakıyorsunuz yeni yeni STK'lar ortaya çıkıyor. Mevcut STK'lara omuz verenlerin sayısı hızla artıyor. Yarış ve rekabetin kuşkusuz büyük faydaları var. Ancak hormonlu büyüme ve neden olacağı tehlikelere karşı da uyanık olmak ve tedbir almak gerekiyor. Bunun yanısıra tasfiye edilen yapı üzerine ayak üstü değerlendirme yerine, doktora düzeyinde araştırma - değerlendirme yapılmalı ki boşluk doldurma / daha iyisini yapma iddiasındaki yapılar aynı akıbete uğramasın.

Bir önemli nokta da acaba STK'larımız uzun ve meşakkatli bir mücadele maratonuna hazır mı? Bunun için yeterli donanıma sahip mi? Yoksa her şey konjonktüre mi bağlı? Bu sorulara verilecek cevap büyük önem arz ediyor. Zira iddia sahibi STK'ların küresel rekabette önemli bir işlev gördüğü bilinen bir gerçek.

Bütün STK'ların öznesi de nesnesi de insan. STK'larımız hedef kitleyi belli şekle sokarak belli hedeflere ulaştırmak isterken meselenin bilimsel tarafına ne kadar vakıf. İnsanların beklenti, istek ve hayalleri dikkate alınıyor mu? İnsanlığı felakete götüren oluşumların hile ve desiselerini boşa çıkaracak done ve imkanlarımız var mı? İnsanlığı en çok etkileyen hususlarda daha güçlü ve cazip alternatiflerimiz var mı? Yoksa bütün çalışmalar kara düzen usulü mü yürüyor? Her şeyin belli güçler tarafından planlı programlı yürütüldüğü bir dünyada hesapsız kitapsız çalışmalarla ne kadar yol alınır?

Bir de ortak hedefi medeniyetimizi hakim medeniyet yapma idealindeki bunca kurum, kuruluş, yapı... birbiriyle ne kadar irtibatlı? Ne kadar güç birliği yapılıyor ya da bu konuda bir irade var mı? Her biri aynı şeyleri yaparak enerji boşa mı harcanıyor? Zaman zaman bir araya gelip ortak çalışmalar yapılabiliyor mu? Biri yanlış yaptığında diğeri o yanlışın düzeltilmesi için samimi bir çabanın içine giriyor mu? Yoksa birilerinin yanlışı işimize yarar gözüyle mi bakılıyor?

Belli alt başlıklar üzerinden soruları çoğaltmak mümkün. Bir şey var ki daha çok bir araya gelmeli, safları sıklaştırmalı, koordineli hareket etmeliyiz. Amaç ve hedefleri belli ajandamız olmalı. İlim - bilim ikilemine düşmeden el yordamıyla yürümekten, kara düzen usulü çalışmaktan vazgeçmeliyiz. Hedef kitleyi iyi tahlil ederek yol haritası çizmeliyiz.

Yoksa ne mi olur? Boşa kürek çekmiş oluruz. Hayal kırıklığı kaderimiz olur. Etrafımızdaki ateş çemberi yeterince dersler içermiyor mu?