Yeni bir şeyle karşılaşınca daha önceden tanıdığımız, bildiğimiz kişiler ya da olaylara benzerliğinden hareketle tanımak yerine bir kategoriye uydurup önceden bildiğimiz bir yere koyabiliyorsak bu yeniliğe değer vermediğimizi gösterir. Yeni olan aslında fırından çıkan taze ekmek gibi olmalı, mis gibi kokmalı ve öğrenmede iştahımızı artırmalıdır. Bebeklerde ve çocuklarda gördüğümüz yeniliğe merak yaş ilerledikçe nedense azalıyor ,  yerini kategorilerden hangisine benzerse o tarafa ayırmayla sonuçlanan,kolaycı bir yaklaşıma bırakıyor. Bu sıradan yaklaşım insanı ve çevreyi hafife almaktır. İnsan insanı tanımadan bir kenara koyarsa dünya yaşanmaz olur. İşin özü tanımaya kendimizde başlamak en önemli adım olacaktır.

            Bir ömür yaşayıp ta kendini tanımadan yeryüzünden ayrılmak çok acı bir bahtsızlık olsa gerek. Kendini tanımadan çevresini tanımakta neydeyse imkânsızdır. Aslında küçüklükten itibaren insan önce çevresini tanımaya başlıyor. Çevresini tanıdıkça özünü tanıma yolculuğuna çıkıyor. Kişi kendini tanıdıkça da çevresini yeniden anlamlandırıyor. Ondan sonrası mana âleminde gezinti yapmak ve tanıdıkça hayret etmek, hayret ettikçe tanımaya çalışmak. Kişi kendi dostunu ya da düşmanını tanıyabilen bir özelliğe sahiptir. Fakat bazıları gerçeği görmek istemez. Gerçek açıları da içinde barındıran insanların yüzleşmesi gereken önemli bir olgudur.

            Zihnini tembelliğe alıştıranlar toptancı bir anlayışı hayatının her alanında kullanmaktan zevk alırlar. Genel kabuller içinde şunlar şöyle, bunar böyle demek tanıma zahmetinden kaçmaktan başka bir şey değildir. Bir elmadan kurt çıkınca tüm elmaları suçlamak doğru olamaz. Bir sandıktaki çürük elmanın oradan alınmaması da diğer elmaların çürümelerine yol açabilir. Çürük elmayı oradan almaya çalışanı elma düşmanı ilan etmek nasıl doğru değilse bir numuneyi tanıyıp sonrada bütünü genellemekte doğru olmaz. Parça bütün hakkında fikir verir ancak bu fikir bizi her zaman bütünsel  doğruya götürmeyebilir.

            Elmalarla armutları birbirine karıştırmakta ayrı bir sapmadır. Bir konudaki teziniz her zaman her yerde geçerli olmayabilir. Bilim farklı olanları ayırabilmeyi, benzer olanları toplayabilmeyi gerektirir. Benzerlik ise kendi içinde de detaylarda farklılıkları ortaya çıkarabilir. Kalabalıklarda yalnız olanlar olabileceği gibi yalnızlığı yaşarken gürültüyü hissedenlerde olabilir. Her mesaj kendi yolundan size ulaşır. Önemli olan mesajın sizde oluştuğu etkidir. Siz uyarıyı alıp uygun dönüt verirseniz hayatınızda güzel bir uyum vardır. Tanışmak huzur ve mutluluğa dönüşür, ehil ellerde. İki tarafta işin ehli değilse her tanışma yeni bir çatışmanın, kavganın fişeğini ateşlemektir. Dünyadaki savaşlar birbirini yanlış anlayanların arenada varlık, yokluk mücadelesine girmesidir.

            Bilmek ve yapabilmek için önce doğru tanımak, doğru anlamak, doğru yaklaşmak gerekir. Aklımız ilimle birlikte tanımlama yapar. Her tanım algımızın çerçevesini belirler. Okumak aklımızı ve algımızı kuvvetlendirir, bilgimizi artırır. Bilenlerle bilmeyenlerin bir olmadığı bir dünyada yaşıyoruz. Biz hayatın içinde hem özne hem nesne olabiliyoruz. Ben dünyada değilim, dünya benim içimde diyen şair sanırım bu gerçeği özetlemiş gibidir. Beni tanıdınız mı? Diye soran birisine önce sen kendini tanıdın mı desek nasıl olur dersiniz? Tanımak zor ve zahmetli bir süreçtir. Çok uzun bir zaman alır. Tanıdım demek oldukça iddialı bir sözdür. Tanımaya çalışıyorum, eylemin henüz devam ettiğini belirtir. Ömürle birlikte bu süreçte sona erer.

            Lütfen şimdi çevrenizi tanıma sürecinizi yeniden gözden geçirin ve tanıdıklarınızı yeniden tanımak için kendinize fırsatlar verin. Lütfen sizinle tanışmak isteyenleri gönlünüzdeki kategorilerden birisine hapsetmeyin. Ona gereken özeni gösterin ve onu gerçekten tanımaya çalışın.Tanımak gerçeğiyle tanımak hayat felsefeniz olsun.Ne dersiniz? ([email protected])