Değerli Torku,

Yerli ve milli bir kuruluş olarak gururumuzsun. Manevi değerlerimize bağlılığın, helal gıda mücadelen, kaliteli ürün sunumun umut veriyor.

Şahsım adına konuşacak olursam, son iki yılda, neredeyse girdiğim her bakkal veya markette “Torku” ürünleri olup olmadığına dikkat ettim. Bulundurmayanlarla tartıştım veya uyardım. Kavga ettiklerim de oldu, yarım saat tartıştıklarım da. İkna ettiklerim de oldu, edemediklerim de.

Bana, sen kaç para alıyorsun bu iş için, diye hakaret edenler olduğu gibi, tamam kardeşim inşallah bulundurmaya çalışırız, diye baştan savanlar da…

Hâsılı en iyi sen biliyorsun Değerli Torku, ne yönetimini tanırım ne de bayilerini. Tek kaygım, her tarafı sarmış İsrail malları veya küresel güçlerin ürünleri yerine milli ve yerli bir markamızın güçlenmesi, millet olarak paramızın ülkemizde kalmasıdır.

Yaptığım yolculularda bütün yollar boyunca yaptırdığın ağaçlandırma çalışmaları, gariban insanlara yardımların, sağladığın istihdam, spora vs. desteklerin beni duygulandırıyor.

Hele 15 Temmuz ihanet darbesine karşı direnen ve nöbet tutan vatandaşa ikramların unutulacak şeyler değil elbette.

Samimi duygularımdan oluşan bu girizgâhtan sonra, şimdi asıl konuya geliyorum.

Biz millet olarak sana bu kadar sahip çıkmış ve desteklemişken lütfen sen de çok dikkatli ol. Bak, hiçbir marka için kimse gönüllü destekçi olmaz. Ama senin için çok sayıda insan resmen gönüllü elçilik yapıyor. Bunun değerini bil.

Bizi asla aldatma. Sana güveniyoruz, yabancı markalara karşı milli duygularla seni destekliyoruz diye bizi kullanmaya kalkma. Bizim duygularımız üzerinden çıkar sağlamaya çalışma.

Bir hatanı gördüğüm için söylemiyorum bunları. Bilakis memnunum.

Ama sen de biliyorsun ki bu ülkenin dindar ve muhafazakâr insanları ki milletin ekseriyetini oluşturuyorlar, çok defa değişik vesilelerle sömürüldüler ve kandırıldılar. Özellikle finans alanında…

Yaşlı teyzeler kefen paralarını, gelinler bileziklerini, gençler düğün için biriktirdiklerini ortaya koydular defalarca;

Bazı televizyon kanallarına koydular, bizi anlatsın, ahlaklı programlar yapsın, ailecek izleyelim diye. Bir süre sonra çoğu bozuldu. Milletin paralarını ne idüğü belirsiz mankenlere, her hafta sevgili değiştiren artistlere, zarif(!) bayan sunuculara yedirdiler ve battılar.

Bazı finans kuruluşlarına yatırdılar, hem faizsiz olsun hem paramız değerlensin hem de milli ve yerli kurumlarımıza destek olsunlar diye… Onların da bir kısmı aldılar milletin parasını, toz oldular, battılar veya batırıldılar.

Milletimiz hem yufka yürekli hem de dindardır. Kandırılsa bile her seferinde Allah diyen, Peygamber diyen, Vatan diyen, millet diyen kim varsa yanlarında yer aldı. Ne yazık ki defalarca aldatıldı.

Ama en ağırı şüphesiz kuzu görünümlü, çakal örgütü, feto’ya verdiği desteğe yandı yüreği bu milletin. Dünya’ya İslam’ı anlatıyoruz ayağına tarihte görülmemiş bir biçimde soydular. O kadar ki Cingöz Recai efsaneleri solda sıfır kalır. Milletin en zeki çocuklarını alıp yine milletten tırtıkladıkları paralarla, eğitim ayağına, haçlılara mankurtlaştırılmış asker yetiştirdiler. En nihayetinde bizim silahımızla bizi ve seçtiklerimizi hedef aldılar. Brütüs bunların yanında tarih sahnesinden çekildi, kayboldu.

Şimdi de Ülker çıktı başımıza…

Aslında sana bu mektubu da bu vesileyle yazıyorum Değerli Torku,

Milli markamız diye yılarca Ülker aldık, almaya teşvik ettik. Aynı his ve aynı milli-manevi duygularla… Gerçi uzun bir süredir ne yaptıklarını da bilmiyor değildik ama bu son reklam işi her şeyi açık etti. Maske düştü kel göründü.

Ve anladık ki yıllarca pahalı bile olsa destek olmak için evimize aldığımız Ülker de perde arkasında başımıza çorap örenlerle el ele kol kola imiş.

Yani Değerli Torku,

Her seferinde hem milli, hem manevi duygularımız sömürüldü. Maddi ve manevi zarara uğratıldık.  Ama en çok da manevi duygularımız törpülendi, yıprandı. Aldatıldık, aldatıldık…

Aldatmayanlar da var elbette. Mesela Menderes küresel efendilerin tekliflerini kabul etseydi asılmazdı. Kabul etmedi, milleti satmadı ve asılmayı göze aldı. Özal da bizi aldatmadı ve bunun bedelini canıyla ödedi. Rahmetli Erbakan Hoca milli şuur aşıladı gençliğe. Birlik olursak kendi ülkemizi yönetebileceğimizi, bizim olana sahip olabileceğimizi, batının sömürgesi olmaktan kurtulabileceğimizi gösterdi bize. O da büyük bedelleri ödedi. Defalarca idam edilmekten beter hale sokuldu. Neticede boncuk boncuk terledi ama milletini ve ülkesini satmadı hoca. Halkın iradesi ile kazandığı makam haksız bir darbe ile elinden alındı ama yine de bizi aldatmadı. Ve bu gün Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Küresel efendilerin ve Batı’nın uşaklığını ret ettiği için, milletin malını onlara yedirmediği ve ülkesinin sömürgeleştirilmesine de müsaade etmediği için her dakika türlü türlü tehdit ve kumpas içinde ayakta kalmaya devam ediyor. Her seferinde canı pahasına ülkesinin ve milletinin menfaati için korumaya devam ediyor.

Sen aldatmayanların safında ol Torku.

 Ne olur sen de bize yanlış yapma. Bizi aldatma ve her ne olursan ol, bizden ol. İcabında az kazan ama helal kazan ve helal sat. Her türlü helal ve meşru ürünü sat ama milleti satma.

Zira milletin artık kazık yiyecek tarafı kalmadı. Son kazığı da Ülker attı ve gitti malum.

Seni seviyor ve destekliyorum Torku, selametle…