Yarım Kalacak Bir Devrim Daha

BM Araştırma Ekibi, altı araçlık bir konvoyla sahada.

Gerçi Suriye Hükümeti izni geciktirerek delilleri karartma yoluna gitti.

Şimdi BM izni olmadan Esed’i vurma planları yapılıyor.

Bir müdahale ihtimali geçmişe göre çok daha kuvvetli.

Yaşanan insanlık dramına sessiz kalmanın faturası batıya ve batıcı değerlere tutunanlara ağır gelmeye başladı.

İşte bu noktada olası bir müdahalenin rejimi yıkmayıp tam aksine ayakta tutacak bir girişim olma olasılığı yüksek.

Yani müdahale bölge dengelerini özellikle İsrail’i rahatsız etmemeli.

Çünkü Rusya, Çin iznin BM’den geçmesini engellerken İran, Suriye’nin savunmasını kendi ülkesinin savunması olarak görüyor.

Düşünülen seçeneklerin en başında Kosova Müdahalesi örneği ağırlık kazanıyor.

Türkiye böyle bir oluşuma katılmaya hazır ancak öncelikle son dönemde mezhep ağırlıklı bir politika güden CHP engelini aşması gerekiyor.

Peki, BM şemsiyesi altında veya onun dışındaki bir oluşumla zalim Esed durdurulabilir mi?

Zor bir soru.

Zorluğu oluşturan bazı gelişmeler var.

1-Esed giderse mutlaka İslamcı bir oluşumun Suriye’ye hâkim olması kuvvetle muhtemel. İslami bir hükümetle yönetilecek Suriye, sanılanın aksine bölgedeki gerici Arap rejimlerini rahatsız edecektir. İsrail’i endişelendireceğini söylemek ise herkesin bildiği bir şeydir.

2-Savaş yorgunu ABD ve Batılı devletlerin, pek kolay seyretmeyeceği herkes tarafından kabul edilen bir savaşa girmede isteksiz oldukları aşikârdır. Bu savaşı kamuoyuna anlatmaları güç olacaktır.

3-Müdahale sonrası oluşacak boşluğu El Kaide veya unsurları dolduracaktır. Zannımca en büyük çekinceleri budur.

4- Savaş başlayalı çok uzun bir sürenin geçmiş olmasına rağmen, üstelik çok ağır insanlık dramına sahne olduğu halde hala müdahale edebilir miyiz tartışması yapıyorsak bu Esed’in batı için en ideal aday olduğunun ispatıdır. Bundan yola çıkarak diyebiliriz ki İran ile Batı işbirliği içindedir. En azından Suriye üzerinde menfaatleri kesişmektedir. Tıpkı Irak’ın ABD marifetiyle İran’ın kucağına oturtulduğu gibi.

Her neyse, başta da ifade ettiğimiz gibi müdahale ihtimali geçmişe göre oldukça yüksek, umarım bir ıskalama olmaz.

Yalnız dikkat edilmesi gereken nokta batıdan gelen girişimler her zaman hayırla neticelenmiyor.

Tıpkı 1995’teki Dayton Antlaşması gibi.

Siz şimdiden tamamlanamayan, yarım kalan bir devrimi daha yazın kayıtlara.

Ancak mevcut durumda kan akmaya devam edecekse biz bu müdahaleye tarafız ve destekliyoruz.

Bunu, bazıları aleyhimize kullanacak bile olsa durum budur.