Geçmişte bir siyasetçinin siyasi hayatıma da mal olsa yapacağım diyerek dayatmalarla kabul edilen   zorunlu ve kesintisiz eğitim modelinde sistem değişikliği yapıldı. Post modern darbe tanımıyla bin yıl sürecek denen ardından kesintisiz zorunlu temel eğitimi 8 yıla çıkaran ve 15 yıldır kör, topal uygulanan eğitim sistemi tedavülden kaldırıldı. Gerek pedagojik gerek fizyolojik gerçeklerle örtüşmeyen zorunlu ve kesintisiz modelinin zorunlu kısmı 12 yıla çıkarken 4+4+4 kesintili hale dönüştürüldü. Kesintili olmasına neden karşı çıkıldığı sorusuna verilen gerçeklerden uzak cevaplara bakılırsa kör bir ideolojik kısırdöngünün içinden çıkılmaz bir hal aldığı gerçeği gözler önüne serilir. Dindar nesillerin yetişmemesi için önü kesilen İmam-hatip okullarının yeniden açılmış olması bu kesimlere hep bir öcü gözüyle bakan diğer kesimlerin kaygılarını artırmıştır.


              Ülkemizde korku temelli bir ideolojik sapmayla yıllardır insanları yönlendiren bazı çevreler işlerinin artık hiçte kolay olmadığını İmam-hatipli bir başbakanla yönetilen ülkemizde görmeye başladılar. Bu kabulü zor gerçeği lehlerine çevirebilmek için onlarca tezgâhlanan oyuna rağmen halkın şaşmaz öngörüsü ve her krizde sorumluluk alma becerisiyle başarılı olamadılar. Bir ülkenin eğitim sistemi o ülkenin resmi ideolojisidir. Çünkü ülkenin geleceğinde o gün yetişen nesiller söz sahibi olacaktır. Bu sebeple milli ve maneviyat değerlerini özümsemiş bir öğrenim süreci olmazsa olmazlardandır. Tarihini, coğrafyasını, varoluş sebebini kısaca öz kültürünü tanımadan küresel düzleme çıkan her birey alabora olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.


             İlkokul, ortaokul ve lise gibi kademelerden oluşan bir sistemde ilkokul temel bilgi ve becerilerin kazanılması ,  ortaokul ise ilgi ve yeteneklerin ortaya çıkarılması lise ise ilgi ve yeteneklerin geliştirilmesi ile meslek seçiminde isabetli tercihin oluşmasıyla sonuçlanacak bir süreçten oluşuyor. İlkokul daha fazla oyun, öğrenmelerin daha esnek olduğu ve eğlencenin merkeze alındığı bir dönem olmalıdır. Ortaokulda ise seçimlik derslerle ilgi ve yeteneklerin ortaya çıkarılmasının hedeflendiği ve uygun fiziki koşullarla desteklendiği bir süreç olmalıdır.Lise de ise meslek seçimi öncesi kararın netleşmeye başladığı ve mesleki ön bilgi,beceri ve kazanımların oluşturulduğu son bir fırsattır.


             Bakanlığın sorulu cevaplı olarak kendi internet sitesinden yaptığı açıklamalara göre ilkokulda karakter, ahlak ve değerler eğitimlerinden söz etmektedir. Bu son derece isabetli olacaktır. Hayat bilgisi derslerinde kısmen, diğer ifade ve beceri derslerinde tamamen yer almayan ve sadece Din Kültürü dersinde bulunan bu önemli alanların temel eğitimin ilk kademesinde okutulacak dersler arasında yer alacak olması insanı önemsediğimizi ve milli kültürün kazanımında yapılan faaliyetlerin yetersizliği gerçeğinin bir sonucudur. Evet karakter, ahlak ve değerler eğitimi konusunda aç bıraktığımız beyinlerin  marjinal gruplarca nasıl doldurulduğunu görmek için bu günün sosyal olaylarına bakmak yeterlidir. Çocuklarımız ve gençlerimiz kendi öz değerlerinin yerine batının insanı  insanlıktan uzaklaştıran bireyselciliği ve duyarsızlığı ön plana çıkaran materyalist anlayışına sürüklenmektedir.


           Yaygın kültür, popüler  kültür yaşamın amacını yalnızca zevk almaktan ibaret sayarken ve hayatının amacını sınırsız zevklerini tatmin etmek olarak görürken bizim kültürümüzde diğerlerini de hesaba katma ve onlarla birlikte üzülme ya da mutlu olma tezi geçerlidir.Bizde tek başına yaşama,toplumdan soyutlanma mazur görülmezken, batıda yalnızlaşma hızla artmakta ve toplumsal kıyametin ayak sesleri hissedilmektedir.Geleceğini hesaba katmayanların  bu günleri ne kadar şaşalı olursa olsun; yarınları eninde sonunda kararacaktır. Yeni Türkiye’nin inşası için yeni eğitim sisteminin değerlerimizi esas alması şarttır. Dünya milletlerinin huzuru ve mutluluğu için Allah bu milleti yeryüzünde daim eylesin. ([email protected])