Eğitim Gücü Sen: 20-24 Haziran 2022 tarihlerinde yapılacak mesleki çalışma programında eğitim görevlisi olarak belirlenen kişilerin öğretmenlere seminer, konferans ya da bilgi vermesine karşı değiliz. Ancak mesleki gelişim adı altında yürütülen çalışmalarda Milli Eğitim Bakanlığının 1.400.000 öğretmene zorunlu kıldığı program çerçevesinde ve tamamen öğretmenlik mesleği ile ilgili "Öğretmen Olmak" konulu bir eğitimi öğretmen olmayanlara verdirmek öğretmenliği aşağılamaktır. Kişiler öğretmenlik noktasında haddini bilmeyebilir, ancak Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlik meslek değerini, niteliğini ve profesyonelliğini yok sayamaz.

Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü 20-24 Haziran 2022 tarihleri arasında yapılacak mesleki çalışmalara ilişkin programı yayımlamıştır. Program içeriği incelendiğinde; ilk olarak bir üniversitenin öğretmenlikle ilgisi bulunmayan sahibi ve akademisyeni göze çarpmaktadır. “Öğretmen Olmak Semineri” adlı hizmet içi eğitim faaliyeti doğrudan öğretmenlik mesleğini konu alan tek başlık iken yine bu eğitimi; öğretmenlik eğitimi almamış, askeri personellikten müstafi, danışmanlık firması ve yayınevi bulunan, kısacası öğretmenlikle ilgisi olmayan bir kişinin gerçekleştireceği görülmektedir.

Mesleki çalışma programı kapsamında gerçekleştirilecek hizmet içi eğitim faaliyetlerine yaklaşık 1.400.000 öğretmen mecburi olarak katılım sağlayacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde yararlanılabilecek eğitimciler, öğretmenler ile birlikte yine ülke genelinde değerlendirilebilecek 10.000’e yakın eğitim alan akademisyeni bulunmaktadır. Buna rağmen öğretmen mesleki çalışmalarında; koçların, ticari kimlikleriyle ön plana çıkan kimselerin eğitimci olarak tercih edilmesi ne kadar uygundur? Eğitimle ilgisi olmayan koçların öğretmen mesleki gelişimine katkı sunması beklenmektedir. NLP gibi eğitim bilimleri alanında ve akademik çevrelerce kabul görmeyen, ticari ve bütünüyle ithal bir çalışma öğretmenler için eğitim programında başlık olarak sunulmuştur. Pedagojiden uzak konu başlıkları ve eğitimcilerle yapılandırılmış bir program öğretmenlere ne denli katkı sağlayabilecektir?

Öğretmenlik mesleği, 1739 sayılı Temel Eğitim Kanunu'na göre bir ihtisas mesleğidir. Ancak gerek konu başlıkları gerekse eğitimciler açısından program değerlendirildiğinde görüyoruz ki; mesleki çalışmalar öğretmenin değerini ve uzmanlığını arttırmaktan çok kişi ve kurum reklamlarına hizmet etmektedir. Bir üniversitenin ve belirli çevrelere yakın danışmanlık firmalarının tanıtımı maalesef öğretmen gelişiminden önde tutulmuştur.

Mesleki Çalışma Programıyla ilgili olarak;

  1. Hizmet içi eğitim konuları arasında neden mesleki (Öğretmenlik Alan ve Meslek Bilgisi) konulara yer verilmemiştir?
  2. NLP gibi pedagojiye aykırı başlıklardaki eğitimlerle ve koçlardan oluşan sunucularla hangi öğretmen becerilerinin artırılacağı düşünülmektedir?
  3. Öğretmenlik eğitimi almamış, öğretmenlik yapmamış bir kimse, “Öğretmen Olmak Semineri” eğitimi ile öğretmenlere nasıl bir katkı sunabilecektir? Bu durum aynı zamanda öğretmenlik mesleğini rencide etmek, küçük düşürmek değil midir?
  4. Mesleki çalışmalarda eğitimci olarak yer alacak kişilere, Milli Eğitim Bakanlığınca ücret ödenmiş midir? Ücret ödendi ise ne kadar ücret ödenmiştir? Ayrıca 1.400.000 öğretmen üzerinden tanıtımı yapılacak bu kişilerden tarafınızca herhangi bir ücret talep edilmiş midir?
  5. Mesleki eğitim çalışmalarında eğitimci olarak; 10.000’e yakın alan akademisyeninden ve 1.200.000 civarında öğretmenden neden yararlanılmamıştır?

Eğitim Gücü Sen olarak 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında yukarıda belirttiğimiz hususlarda Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğünden bilgi talep ettik.