“Hakkın hatırı âlîdir; hiçbir hatıra feda edilemez.” der Bediüzzaman Hazretleri.

Bu sözün canlı örneklerinden biri idi Hasan Karakaya. Bütün bir ömrünü bu yolda harcadı nitekim.

Hayatın zevklerinden ve lezzetlerinden feragat etmek kolay değildir. Bu uğurda nice büyük değerini feda ediyor insanlar. Ama o zor olanı seçti, doğru olanı tercih etti ve hep hakkı tavsiye etti.

Hiçbir zaman yamulmadı, eğilip bükülmedi ve yanlışları söylemekten geri durmadı. 28 Şubatın Nemrut ateşinden bile ürkmeden hakikati haykırdı.

Aynı şekilde dava arkadaşları iş başına geldiğinde onların da dosdoğru olması için gerekeni gerektiği yerde söylemekten çekinmedi.

Anlayacığınız; Ebu Cehil meşreplilere başkaldırırken; Ömer(r.a) fıtratlılara da kılıcını doğrultucu olarak kullanmaktan geri durmadı.

Evet, hakkın hatırı hiçbir hatıra feda edilemez ve edilmemesi gerekir;

Makama, mevkiye, paraya, pula, şehvete, şöhrete…

Hiçbirine ama hiçbirine!

Hakkın hatırını yüksek tutmak büyük bir erdemdir hem dünyada hem de ahret yurdunda.

Lise yıllarımdan beri tanıdığım Hasan Karakaya, her fırtınada sığınılacak fikir limanlarımdan biri olmuştur.

Belki kalemi biraz sert, dili biraz sivri idi yazılarında…

Ama sadece yazılarında

Ve sadece haksızlığa ve küfre karşı!

Çünkü kendisi ile birkaç defa karşılaştım ve bizzat şahit oldum ki; tanıdığım en mütevazı, en yumuşak huylu ve en kibar insanlardandı.

Bir söyleşide soruları soran kişi hayretle yazılarındaki üslubunun aksine ne kadar şen ve sakin olduğunu ifade etmekten kendini alamamıştı.  

Ancak söz konusu ümmete ve millete kurulan kumpaslar olunda kalemi en keskin kılıçtan daha keskin oluveriyordu işte.  

Dava İ’la-yı Kelimetullah idi onun için. Ve “hakkı tutup kaldırmak” sorumluluğunu omuzlarında taşımak kolay değil elbette.

Bir ömür davasını yüceltmek için mücadele verdiği Peygamber-i Zişan’ın dizinin dibinde son nefesini vermek her halde onun bu aşkının nişanesi olsa gerek.

Allah herkese böylesine şerefli bir ölüm nasip etsin.

         İnşallah o görevini hakkıyla ifa etmiştir. Hayat ve mücadele bizim için devam ediyor.

         Mekanın Resulullah’ın dizinin dibi, havz-ı kevserin yanı olsun Hasan Abi. Doğrusunu söylemek gerekirse hiç beklemiyordum bu kadar erken göçeceğini.

Yoksa sen çok mu arzuladın Medine’de ölmeyi? Yahut ümmete hizmetle geçen bir ömrün mükâfatı mıydı?

Seni Allah için seviyoruz Hasan Karakaya, dosdoğru olduğuna şahidiz.