Koma Zelal isimli Facebook hesabından;

Öldürülen bir teröriste ilişkin olarak paylaşılan “pazarcık onurlu hakkı verilmiş bir yaşamda yiğit bir evladını daha kaybetti şehidine sahip çık şehid namırın” şeklindeki ifadeler,

“Bugün Reyhanlı’da öldürülen ailesinin işyeri, dün kürt oldukları için saldırıya uğramış.” ,

“Diyarbakır Barosu’ndan açıklama aşağıda hiçbir haklı gerekçesi olmayacak vehametle sivil halkı aç susuz bırakan, öldüren ve buna devam eden bir zihniyet.” ,

“Binlerce kişi Cizre’ye girdi. Polis beyaz bayrakla yürüyen kitleye gerçek mermi ile karşılık veriyor.”

“En kolay katil olanlar, aslında en beceriksiz ve korkak yaratıklardır. Küçük amaca uygun savunmadan ya da intikamdan anlamazlar. Onların nefretleri, zeka ve a.” ,

Sırrı Süreyya Önder’in “Cizrede ölü sayısı 20 ye ulaştı. Vali’ye cenazeler alınsın, insani ihtiyaçlar karşılansın diye 3 saatlik ateşkes önerdik. Fakat cevap vermedi.” ve “Gazze’de ne yaşanıyorsa, Cizre’de daha fazlası yaşanıyor. Dağlık bölgedeyiz, Cizre’ye 15 km kaldı. Canımız dahil her türlü bedel ödemeye hazırız.” şeklindeki ifadeleri,

“Cizrede bir aile AKP-Erdoğan dikta rejiminin çeteleri tarafından tarandı. Anne öldü. Kızı öldü. Bebek yaralı, dede yaralı.”.

Paylaşımları nedeniyle öğretmen hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.

Soruşturma sonucunda bölücü terör örgütü PKK lehine ve Türkiye Cumhuriyeti devleti aleyhine paylaşımlarda bulunduğu görülen öğretmen Yozgat iline atanmıştır.

Ayrıca, atama işleminden sonra anılan soruşturma raporu uyarınca kamu görevinden de ihraç edilmiştir.

Başvurucu, hakkında tesis edilen yer değiştirme işlemine karşı Yozgat İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) iptal davası açmıştır. Hem ilk derece mahkemesi hem de istinaf davayı reddetmiştir.

Anayasa Mahkemesi hizmet gereği naklen atamaya ilişkin önemli tespitler yapmıştır:

İdarenin kamu hizmetlerinin etkin işlemesini sağlamak için hangi gerekliliklere ihtiyaç bulunduğunu tespit edebilmek yönünden en iyi konumda bulunduğu açıktır.

İdare, bu takdir yetkisi doğrultusunda çıkardığı bir yönetmelik ile haklarında disiplin soruşturması yürütülen öğretmenlerin hizmetin gereği olarak yerlerinin değiştirilebileceğini öngörmüştür.

Bu bağlamda somut olayda çözülmesi gereken mesele, hakkında disiplin soruşturması yürütülmesine sebep olan eylemi sonucu oluşan durum dikkate alındığında başvurucunun idarenin bu konudaki geniş takdir yetkisine rağmen hizmet gereği naklen atanmasının demokratik bir toplum düzeninde gerekli olup olmadığıdır.

Kamu görevlileri hakkında öngörülen disiplin cezalarının amacı, kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla devlet memurluğu statüsünden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeyen ya da bunlara aykırı davrananlar üzerinde caydırıcı bir etki yaratılarak aynı davranışlarda bulunmalarının önüne geçilmesidir.

Yani disiplin cezalarında kamu görevlisinin statüsüne uygun olmayan davranışlarda bulunmaktan kaçınması sağlanmaya çalışılır.

Anayasa Mahkemesi kamu görevlilerinin özel hayatlarındaki davranışlarının dahi memuriyetlerini etkilemesi halinde fiilleriyle orantılı bir disiplin cezasına maruz bırakılabileceklerini kabul etmiştir.

Hakkında disiplin soruşturması yürütülen kamu görevlisinin naklen atama işlemine tabi tutulabilmesi için yükümlülüklerine aykırı davrandığı tespit edilerek disiplin cezasıyla cezalandırılması gibi bir şart öngörülmemiştir.

İdarenin bu konudaki geniş takdir yetkisinin sebebi ise esasen naklen atama işleminin kamu görevlileri üzerinde caydırıcı etki yaratacak bir yaptırım olarak değil kamu hizmetlerinin etkin şekilde işlemesini sağlamak amacıyla başvurulabilecek bir araç olarak öngörülmüş olmasıdır

Yani kamu görevlisinin bu statüsü kapsamında kusurlu bir davranışı bulunmasa dahi kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla yeri değiştirilebilir.

ÜCRET ALACAKLARINDA KISMİ DAVALAR İÇİN YARGITAY’DAN ÖNEMLİ KARAR!

Anayasa veya kanunlarda kamu görevlilerine coğrafi teminat verilmemiştir.

Bu nedenle kamu görevlilerinin şu veya bu nedenle başka bir yere atanmaları -söz konusu atama nedeniyle kimi zorluklar yaşasalar ve yaşamları üzerinde ciddi etkiler bırakılsa bile- otomatik olarak bir cezalandırma olarak görülemez veya otomatik olarak Anayasa’da koruma altına alınan haklarının ihlaline neden olmaz.

Bununla birlikte idareye disiplin soruşturması geçiren memurların hizmet gereği naklen atanmaları konusunda geniş bir takdir yetkisi verilmesi, bu yetkinin keyfi olarak kullanılabileceği anlamına da gelmemektedir. İdare, disiplin soruşturması geçiren kamu görevlisinin naklen atanması konusunda kamu görevlisinin bir kusuru bulunup bulunmadığından bağımsız olarak kamu hizmetinin etkin bir biçimde devam etmesi amacıyla bu araca başvurulduğunu ilgili ve yeterli gerekçelerle somut olarak ortaya koymalıdır

Aksi halde başvurucunun disiplin soruşturması geçirmesine sebep olan eylemleriyle bağlantılı olarak anayasal haklarının ihlal edilmesine sebep olunabilir.

İdarenin bu konudaki takdir yetkisini keyfi kullanması, somut olayın koşullarında naklen atama işleminin anayasal haklarını kullanan kamu görevlileri yönünden cezai yaptırımlarla aynı etkiyi doğurmasına ve ilgili anayasal haklarının ihlal edilmesine de sebep olabilir.

Özellikle ülkemizdeki mevcut coğrafi çeşitlilikten veya kendilerinden kaynaklanan nedenlerle kamu görevlilerinin naklen başka yerlere atanmaları onlar üzerinde baskı kurulmasına ve bu kapsamda bir sonuç olarak da anayasal haklarının ihlal edilmesine yol açabilir. Öte yandan haklarında uygulanan naklen atama işleminin bu kapsamda anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri süren kamu görevlilerinin bu iddialarını somut bilgi, belge ve açıklamalarla ortaya koymaları gerekir.

Anayasa Mahkemesi başvurucunun öğretmen olmasına ayrı bir şekilde dikkate çekmiştir

Somut olayda başvurucu öğretmen olduğundan paylaşımların memuriyete etkilerinin öğretmenlik mesleğinin nitelikleri gözönüne alınarak irdelenmesi gerekmektedir.

Başvurucu görevi gereği eğitim ve öğretime ilişkin kamu hizmetinden sorumludur. Bu anlamda başvurucunun hizmetin yöneldiği kesim olan çocuklar üzerinde gerek eğitim-öğretim hayatlarında objektif ve bilimsel bir sürece tabi olabilmeleri gerekse geleceklerinin şekillendirilmesi ve sağlıklı bir kişilik edinmeleri noktasında önemli bir rolünün olduğu kuşkusuzdur.

Diğer taraftan ülkemizde öğretmenlik mesleği diğer kamu görevlerinden ayrışarak toplum nezdinde farklı bir şekilde konumlandırılmıştır. Bu bağlamda öğretmen yalnızca okul içinde çalışan bir kamu görevlisi olmanın ötesinde eylem ve söylemleri ile öğrenciler için emsal de teşkil etmektedir. Bu nedenle öğretmenler tarafından toplumsal meselelere ilişkin olarak yapılan ifade açıklamalarının herhangi bir vatandaş veya kamu görevlisine kıyasla toplumda daha fazla karşılığı bulunduğu kabul edilmelidir. Bu anlamda öğretmenlik mesleğinin etki alanı değerlendirildiğinde öğrencilere uygunsuz fikirlerin aşılanması tehlikesi başta olmak üzere beraberinde birtakım riskleri barındırdığı söylenebilir.

Başvurucunun naklen atanmasına sebep olan paylaşımlarından birinde, öldürülen bir terör örgütü üyesi açıkça yüceltilmiş ve başvurucunun görev yaptığı Pazarcık ilçesi söz konusu teröriste sahip çıkmaya davet edilmiştir. Başvurucu her ne kadar başka bir hesabın oluşturduğu içeriği yorumsuz olarak paylaştığını ileri sürmüşse de gerek paylaşımın şekli gerekse başvurucunun iptal davası süreci ve bireysel başvuru formundaki beyanlarından paylaşımın içeriğine katılmadığı ya da başka bir amaçla söz konusu ifadeleri paylaştığı gibi bir sonuca ulaşmak mümkün görünmemektedir.

Disiplin soruşturması süreci ve özellikle başvuruya konu paylaşımların Ankara’nın Sincan ilçesinde ikamet eden bir vatandaş tarafından şikayet edildiği gözetildiğinde ise söz konusu paylaşımların başvurucunun görev yaptığı okul ve çevresinde alenileştiğinin açık olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Pazarcık gibi dar çevreye sahip bir ilçede görev yapan başvurucunun bahsedilen paylaşımının hem görev yaptığı okulda hem de çevresinde huzursuzluk yaratabileceği konusunda şüphe bulunmadığı değerlendirilmiştir. Nitekim açıkça terörü yücelten ve meşrulaştıran söz konusu paylaşım-örneğin başvurucunun görev yaptığı ortaokulda okuyan öğrenci velilerinin okul yönetimine tepki göstermesi ya da başvurucunun mesai arkadaşlarıyla veya idareyle arasında gerginlik oluşması gibi sebeplerle- çalışma ortamının huzurunun ve böylece kamu hizmetinin etkinliğinin düşmesine yol açabilecek niteliktedir.

Başvurucunun diğer paylaşımlarının birçoğu terör ve şiddet temelli bir hareket olan hendek olaylarına ilişkin olup anılan olayların gerçekleştiği tarihlerde yapılmıştır. Başvurucunun paylaşımlarında hendek olaylarının yaşandığı yerlerden biri olan Cizre ilçesinde yapılan terör operasyonları için genel olarak “devletin sivil halkı katlettiğine” yönelik değerlendirmelerde bulunulduğu görülmektedir. Bu bağlamda bir kamu görevlisi olan başvurucunun devletin terörle mücadele politikalarını eleştirirken daha dikkatli olması ve titiz davranması kendisinden beklenir. Başvurucunun söz konusu operasyonlarla ilgili tartışmalı ifadeler içeren bazı medya organlarının haberlerini veya siyasetçilerin açıklamalarını olduğu gibi paylaştığı görülmektedir. Bu durumda somut olayda paylaşımların asıl sahiplerinin aksine devlete sadakat ve tarafsızlık yükümlülükleri altında bulunan başvurucunun söz konusu paylaşımlar nedeniyle disiplin soruşturması geçirmiş olmasının görev yaptığı okul ve çevresinde huzursuzluğa neden olabilecek ve çalışma ilişkilerini olumsuz etkileyebilecek nitelikte olduğunu kabul etmek gerekir.

Derece mahkemelerinin aynı paylaşımlar nedeniyle hakkında açılan kamu davasında başvurucunun beraatine hükmedilmiş olmasını değerlendirmeye almamalarının naklen atama işleminde idarenin takdir yetkisinin yalnızca hizmetin gerekleri hususuyla sınırlandırıldığı ve bu doğrultuda bir kusurun varlığının şart koşulmadığı gözetildiğinde keyfi ya da hukuka aykırı olmadığı da açıktır.

Son olarak başvurucu, eski görev yerinden oldukça uzak bir yere atanmasının kendisi üzerinde cezalandırıcı bir etkiye sebep olduğunu iddia etmişse de bu konuda değerlendirme yapılmasını gerektirecek başka hiçbir bilgi vermemiş ya da somut hiçbir açıklamada bulunmamıştır.

Başvurucunun iptal talebini inceleyen derece mahkemeleri, başvurucunun kendi yönetimi altında bulunan sosyal paylaşım sitesi üzerinden yaptığı paylaşımların aleni nitelikte olması ile görev yapılan okulun bulunduğu yerin dar bir çevrede bulunması hususlarını birlikte değerlendirmiştir. Sonuç olarak derece mahkemeleri başvurucunun aynı yerde görevini sürdürmesinin çevrede huzursuzluk yaratabileceğine, kurumun huzur ve güvenini bozacağına, bu kapsamda hizmetin yürütülmesini olumsuz etkileyeceğine karar vermiştir. Bir öğretmen olarak başvurucunun yorumlarının öğrencileri üzerindeki potansiyel etkisi, ayrıca başvurucunun paylaşımlarının iddia ettiğinin aksine kendisinin dar sosyal çevresi ile sınırlı özel iletişime dayanmadığı, herkesin erişimine açık şekilde yapılan değerlendirmeler olduğu hususları da dikkate alındığında derece mahkemesinin kamu hizmetinin olumsuz etkilenebileceğine dair değerlendirmesinin keyfi ya da hukuka aykırı olmadığı, bu doğrultuda başvurucunun görev yerinin değiştirilmesinin demokratik bir toplum düzeninde zorunlu bir ihtiyacı karşıladığı kanaatine varılmıştır. Bu bağlamda derece mahkemelerinin ilgili ve yeterli bir gerekçeyle karar verdikleri ve başvurucunun ifade özgürlüğü ile kamu düzeni meşru amacı arasında adil bir denge kurulduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan gerekçelerle somut olayda Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

Başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin diğer iddialarının bireysel başvuru formunda değerlendirme yapılmasını gerektirecek bir açıklamada bulunulmaması ve bilgi verilmemesi nedeniyle incelenmesine gerek görülmemiştir.