Öğretmenlere "Beyaz Önlük" biçen 21 yıllık iktidar, değişmeyen başkanı ve durmadan değişen bakanları bir düşünsünler; kaç öğretmen gencecik yaşta intihara, kaç öğretmen maddi manevi yük altında erken ölüme sürüklendi. Beyaz Önlükten önce, Beyaz Kefen dikmiştiniz onca öğretmene!
Aslında "öteki" veya aşağı, altta gördükleri kimsenin insan haklarını da özlük haklarını da düşünmeyenlerden öğretmene müjde geldi!

Öyle sözleşmelilere kadro, okullara destek, öğretmen maaşlarına ek, yoksul öğrencilere yemek gibi basit şeyler değil.


Öğretmenler Haftası dolayısıyla, Ak Milli Eğitim öğretmenlere Ak, yani Beyaz Önlük verme kararı aldı.

Hem de bedava!

Böylece bilhassa "bayan öğretmenler" uzun önlükler sayesinde, mecburen düğmeleri ilikleyerek tabii, istenmeyen kılık kıyafetlerle görünmekten kurtarılacak!

Eminim binlerce kadrolu, sözleşmeli, köle ya da işsiz öğretmenin tek ihtiyacı buydu ve başta Eğitim Sen, Beyaz Önlük Haftası ilan edecekler. Çünkü insan olarak öğretmenin değeri, birkaç binlik bir de önlük!

Öğretmenin özlük hakları deyince aklıma hep yıllarca yazdığım ve kiminin ismini asla unutmadığım "intihar eden atanmayan öğretmenler" geliyor. Daha doğrusu sebep sonuç sırası "Atanmayıp intihar eden" olacak!…

Ya da Çorlu'da sözleşmeli çalıştığı okulda öğrenim yılı bitince hamallık yaparken 44 yaşında oracıkta yığılıp kalan öğretmen, 2 çocuk babası Ahmet Fazlı Elçi geliyor.

2010'du; yevmiye 44 liraydı! Meraklısına, 17 dolar ediyormuş o zaman. Şimdi 17 dolar onun 10 katı olmalı.

Öğretmenin önlük hakları yani kılık kıyafeti deyince de Çorlu'dan Yalova'ya geçiyoruz; isterseniz Ambarlı'dan feribotla.

Sene 2015 oluyor. Aklımız ve kalbimiz, TÜBİTAK ödüllü, Fen Lisesi matematik öğretmeni Halil Serkan Öz'e koşuyor.


8 sene oldu, 42 yaşındaki "kılık kıyafet" kurbanı öğretmen, kendisine yapılan hakaret ve aşağılamayı protesto yürüyüşünde kendi yaralı yüreğini taşıyamayıp öleli.

Artvin'de HES protestoları sırasında öğretmen Metin Lokumcu'nun ölüme itilmesinden 4 sene sonra!

Öğretmen Akademilerinde Kimler Görev Alacak? Öğretmen Akademilerinde Kimler Görev Alacak?

Daha sonra "FETÖ çatı davaları tanığı" olarak, ek kredi kartı aldığı ileri sürülen bir "kasa işadamı" hakkında ifade de verecek olan Vali Cebiroğlu, o gün Yalova'da o okulda o sınıfa girmişti.

Eğitim Sen, yine kılık kıyafet meselesi yüzünden eylem kararı almış, öğretmenler okula "serbest kıyafet"le gelmişti o gün de.

Vali öğretmene ve sonra arkadaşlarına, öğrenciler önünde, "Dilenci, eşekbaşı, anarşist" gibi iltifatlar yağdırdı ve öğretmen Öz'ü sınıftan kovdu. (Daha sonra ifadesinde "tatlı tatlı konuştuklarını" ve "hakaretin fıtratında olmadığını" söyleyecekti! Cem Yılmaz'a da bu konuda attığı çok masum bir tweet'ten ötürü "… ileti ile hakaret" davası açacaktı Vali Bey. Baba Kazım Öz de "Vali artık rahat etsin, oğlum öldü" demişti.)


O zamanki "kılık kıyafet" yazımdan bir bölümü, 8 sene 5 ay 20 gün sonra, Öğretmen Serkan Öz'ün hatırasıyla, bugünkü "Önlük Haftası"na armağan ediyorum.

Başlığı "Efendilerin cebri ve kibri… Kölelerin kabri" idi!

Ne değişti ki? Cebir, kibir büyüdü, kölelerin kabri çoğaldı!

Efendilerin cebri ve kibri… Kölelerin kabri!

"Valinin azarlayıp kovduğu öğretmen öldü."

Her saniyesi hoyratlık; acı, nefret dolu hayatımıza düşen son haberlerden.

Haberler değil tabii, esas insanlar düşüyor.

Herhalde Vali de üzgündür artık; ama öğretmen ölü!

Cebiroğlu imiş Vali Bey'in soyadı…

Artık "Cebren" anlamında herhalde.

Aritmetik "cebir" olsaydı; bir matematik öğretmeninin kalpten ölümüne yol açan süreci çoktan hesaplardı belki.

"Kılık kıyafet" yüzünden hem de!

Kibrin şiddeti, hiyerarşik biçimde, otoritesini tüm altta gördüklerine indiriyor.

Bazısını görüyorsunuz; bazısını görmüyorsunuz.

Kabul edin ki bazısını da görmezden geliyorsunuz!

Çünkü çoğumuzun derdi kibrin şiddeti değil, kibrin sahibi.

Pozisyonumuz ona göre.

O vakit onun adı sadece "pozisyon" oluyor; vicdan değil, insanlık değil!

Cebir" Vali Bey'in memur ve amir olduğu devlet, elbet Vali Bey'in cebrinden ibaret değil.


HES protestosunda ölmüş bir öğretmen için, "Kimliğini bilmiyorum. Birisi ölmüş" diyen, zoraki "başsağlığı" dilerken dahi "Arkadaşlarım size bazı resimler ve ses kasetleri yollasın. Emekli öğretmene hiç yakışır mı" diye kendini tutamayan devlet adamları da oldu.

Bir öğretmenin ölümünü "ses kaseti, taşla"; bir çocuğun ölümünü "sapanla" izah etmek, her cenazede "Günahların affı" için havaya kalkan ellere bile ne kadar aykırı!

Hep söylüyorum; oysa kibrin sonu da kabir!

İşin "Halil Serkan Öz"ü bu:

Kibrin, cebrin kabirleri sıra sıra.

Aşağılamanın, küçük görmenin, hor görmenin, dışlamanın, ezmenin, kibar adıyla mobbingin, maddi-manevi şiddetin toplu mezarı!

Kebir olmak başka safi kibir kuşanmak başka; tamam mı Hocam!

SON SÖZ NİYETİNE

Öğretmenlere "Beyaz Önlük" biçen 21 yıllık iktidar, değişmeyen başkanı ve durmadan değişen bakanları bir düşünsünler; kaç öğretmen gencecik yaşta intihara, kaç öğretmen maddi manevi yük altında erken ölüme sürüklendi.

Beyaz Önlükten önce, Beyaz Kefen dikmiştiniz onca öğretmene!

Bir de şunu söylemeliyim: Bazen eski yazıları veya onlardan bölümleri hem kendi hafızam hem sizinki için yeniden yayınlıyorum.


Öyle ya, özlük deyince Ahmet Fazlı öğretmeni, önlük deyince Halil Serkan öğretmeni, "Fıtrat" deyince o Valiyi, ha bir de o dönemde Milli Eğitim Bakanı olan ve Çalışma Bakanı iken 30 madencinin gömüldüğü göçük başında "Güzel öldüler" diyen Ömer Dinçer ile böyle her ölümde "İsin fıtratında var" diye meşrulaştırarak 21 altın yılı bitiren Sayın Başkan'ı da hatırlayın!

Her bir şey birbirine bağlı çünkü!

Başınıza gelenler ile onca insanın başına gelenler de…

t24

Umur Talu

Editör: Haber Merkezi