İnsanoğlu  8 önemli gücü barındıran bir varoluşa sahiptir. Bu önemli güçler; zeka, muhakeme, hafıza, dikkat, oryantasyon, idrak, teessür ve iradedir. Bu hasletlerin hepsini iyi kullanan insan kâmil insandır. Gelin çok önemli dediğimiz bu başlıkları ayrıntılarıyla inceleyelim.

Türk dil kurumunun sözlüğünde zekâ; İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı, anlak, dirayet, zeyreklik, feraset gibi anlamlara geliyor. Günümüz eğitim sisteminde saydığımız 8 gücünde yalnız zekâ ile ifade edilmeye çalışılması çocukların gelişiminde dengesizliğe yol açmaktadır. Zekâ evvelce elde edilen tecrübelerin ve bilgilerin ışığında bu günkü hayat şartlarına intibak etme kabiliyetidir. Kısaca balık gölüne göre büyür.10 yaşına kadar çocuk kitaplardan çok daha fazla görerek ve deneyerek öğrenir. Çocukların en önemli duygularından olan merak duygusunun yok edilmeden araştırma sorularıyla çocukları yönlendirmek gerekiyor.

Muhakeme: Şahsın etrafında veya kendisinde cereyan eden hadiseleri aklı selimin süzgecinden geçirerek onlardan doğru neticeler çıkarabilme melekesidir. Bir sonuca varmak amacıyla bilgileri incelemek, karşılaştırmak ve aradaki ilgilerden yararlanarak düşünce üretmek, zihinsel yetiler oluşturmak, hüküm vermeye çalışma, yargılamada diyebiliriz.

Hafıza; bilginin edinilmesi, kaydedilmesi, akılda tutulması ve gerektiğinde hatırlanması işlemlerinin bütününe verilen addır. Öğrenilen bilgilerin akılda tutulabilme olgusudur. Dikkat: Şahsın etrafında ve kendisinde olan hadise ve değişikliklerin farkına varması ve istediği takdirde bir işe kendisini konsantre edebilme kabiliyetidir. Oryantasyon ise şahsın kendisi ve etrafı hakkında bilgi sahibi olmasıdır. Doğru yönlendirme için  iyi bilmek şarttır.

İdrak: Şahsın his uzuvlarına çarpan uyarıcıların doğru olarak duyulması keşfiyetidir. Akıl erdirme, anlama, kavrama, algılama, erişme, ulaşma gibi manalara da gelir. Teessür: Hadiselerden dolayı elem ve haz duymaktır. Kısaca etkilenme, olaya kapılma ve tepki vermedir. İrade: Arzu edildiği takdirde bir hareket yapılması veya yapılmamasıdır. İrade bir insanın hiç bir tesir altında kalmadan hayatını yönlendirme gücü, bir işi yapıp yapmamaya karar verme yeteneği ya da özelliğine verilen addır. İrade, sözlükte “istek, arzu, dilek,” gibi anlamlara gelmektedir. Terim anlamı ise; bir şeyin yapılıp yapılmaması veya yapılacaklar arasında birini seçme özgürlüğüdür. İrade, küllî ve cüz'î olmak üzere ikiye ayrılır: Küllî irade, Allah'ın mutlak iradesi demektir. Cüz'i irade, İslam inancına göre (akaid, kelam) insanlara verilmiş olan ve kaza ve kader sınırları çerçevesinde hareket imkânı tanıyan özgür iradedir.

Toplumda akıl ve zekâ aynı gibi düşünülür. Zekâ, beynin içindeki organizasyonla alakalı bir durumdur. Akıl ise bir insanın vicdanını sonuna kadar kullanarak hayatının her anında Allah’ın en razı olacağı ve Kuran’a en uygun olan tavrı seçmesi ve bunun sonucunda da tüm hayatını kapsayan bir düşünce ve tavır mükemmelliği kazanmasıdır. Beyinle alakalı zeka ile, kalbin kavraması ve vicdanla alakalı akıl farklı kavramlardır.

Akıl kelimesi Türkçeye geçmiş olan Arapça bir kelimedir. Akıl kelimesinin asıl anlamı “bağlamak”tır. Akıllı insan yanlış yapmamak doğru davranmak için kendini bağlar. Türkçede akıl kelimesinin karşılığı “us” kelimesidir. Uslu çocuk dediğimiz zaman terbiyeli ve güzel davranan çocuğu kastederiz. Akıllanma, uslanma, iyi davranma daha çok kalbe bağlı davranışlardır. İyi huylu insanların da kötü huylu insanların da beyinleri vardır. Ama kötü davranıp başkalarına zarar veren kişiye ”beyinsiz” değil, “kalpsiz” deriz. Yanlış yapıp kendi kendisine zarar veren kimseye de ”kalpsiz” değil, “beyinsiz” deriz. Siz ne dersiniz? ([email protected])