PERFORMANS SİSTEMİ: KADİFE YUMRUK

Öğretmene performans notu verilmesini öngören düzenleme 12 pilot ilde uygulanmaya başlandı. Eğitimciler elbette ki bu işe tepkili.  Yine de ben öyle tümden “İstemezük!” şeklinde eleştirip yerden yere vuran ya da “Padişahım çok yaşa!” şeklinde sorgulamadan olaya yaklaşmak istemiyorum. Bana göre her sistem sorgulanmalı, %80 her şey yolunda olsa bile %20’lik aksayan yönleri düzeltmek için yapıcı eleştirilmelidir.

Bakanlığın açıklamasına göre Öğretmenlere getirilen performans sistemi ile öğretmenlerin görevindeki gayreti, verimliliği, başarısı, bilgi ve beceri düzeyinin belirlenerek gerekli eğitim ihtiyacının tespiti ve buna yönelik tedbirlerin alınması hedefleniyor.

Öncelikle sistemin artılarını konuşursak; pilot bölgelerde uygulanarak eksiklerinin görülmesinin amaçlanması doğru bir yaklaşım. Maalesef son zamanlarda TEOG ya da Üniversite sınavları gibi binlerce aileyi ilgilendiren konularda dahi, akşamdan sabaha kararlar alıp uygulama geleneğinden vazgeçilmesini olumlu buluyorum.

Yine hem öğretmenlik hem idarecilik yapmış üstelikte bir veli olarak; öğretmenlerimizin öğretmenliği, verimliliği, kendilerini yenileme durumlarının sorgulanması gerektiğine inanıyorum. İşini iyi yapan öğretmenlerle, devlet memuru zihniyetiyle sallabaşını al maaşını diyen, gelişime kapalı, mesleğini sevmeyen öğretmenlerin ayırt edilmesi gerekiyor. (Yoksa her kayıt döneminde iyi öğretmen arayan, çocuğumun dersine falanca öğretmen girsin de tek, şu üç-beş bin lirayı okula bağışlayalım diyen biz değil miydik?)

Devletin, istihdam ettiği bir meslek grubu çalışanlarının performanslarını ölçmek istemesi gayet yerinde ve meşru bir taleptir.Ancak yöntem böylemi olmalıdır bu tartışılır.

Ak Partinin ısrarla Öğretmen kökenli bakan atamaması ya da seçilen/atanan bazı eğitim danışmanlarının ve bazı bürokratların pısırık, yetersiz olması eğitimde sınıfta kalmasına yol açıyor. Yine bazı Bürokratların mevcut durumdan nasıl çıkılacağına dair bir öngörüsü/planı olmadığından, günü kurtarma hamleleri ile eğitimde çabaladıkça her geçen gün daha da batıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı koltuğuna son 15 yılda 6 yeni isim oturdu. Her bakan yeni bir sistem getirdi, bir öncekini rafa kaldırdı ancak bu sistemlerden hiçbiri kalıcı olamadı. Oysaki bugüne kadar gelen hükümetler arasında eğitime en çok kaynak ayıran siyasi parti tartışmasız Ak Partidir. Yaklaşık 14 yıldır ders kitapları ücretsiz dağıtılıyor, karatahtanın saltanatını bugün Fatih projesi ile Akıllı Tahtalar devraldı, "Haydi kızlar okula" kampanyasıyla yüz binlerce kızımız okullu oldu, bakanlıklar arasında en büyük bütçe yıllardır MEB’in.

Un var, şeker var, yağ var ama helva yapılamıyor. 2019 yılı öncesinde Cumhurbaşkanı’nın Başkanlık seçimleri için kaşıkla topladığı oyu, MEB’in bazı bürokratları kepçe ile dağıtıyor.

Sağlık Bakanı Demircan: Halka “Sağlıkçılarımıza sahip çıkın” diye açıklama yapıyorken, içişleri bakanı Soylu: Milletin duasının güvenlik güçleriyle olduğunu, devletin de bütün imkânlarının ve kararlılığının güvenlik güçleriyle olduğunu dile getirirken, Milli Eğitim Bakanlığı öğrenciye performans notu verdirerek 1 milyon öğretmeni MEB'e düşman etmeyi başarıyor. 1 milyon öğretmen de “O zaman biz de bu performansı çıkaranlara ve bakana not verelim“ derse ne yapacaksınız?
 
Okula bir gün bile uğramayan tonlarca veli var, onlar neye göre Öğretmene puan verecek? Performans Sistemi zaten itibarı yerle yeksan olmuş öğretmenleri iyice şamar oğlanına çevirecek.
 
Öğretmenler eğitim veren, terbiye eden konumdadır. Bu kişilerin eğittiği kişiler tarafından değerlendirilmesi onların öğrenciye gerektiği durumlarda ceza vermesini, sınırlar koymasını engelleyebilir. Öğrencinin yaşı itibarıyla objektif davranması mümkün değildir. Bırakın öğretmenin öğrenciye kötü not vermesini; teşekkürü bir puanla kaçıran öğrenci bunu bile cezalandırmak isteyebilir.  MEB i, öğrencilerin bu konuda sosyal medyada yaptığı paylaşımları görmeye davet ediyorum. 
 
Öğretmene not vererek değerlendirme çabası, daha önce farklı bir şekilde denenmiş ve okullarda huzurun kaçtığı, motivasyonun bozulduğu, iş barışının sarsıldığı çok net bir şekilde görülmüştür.  Aramızdaki çürükler elbet teki temizlenmeli ve temizlenecekte ama yöntem bu olmamalıdır.
 
Millî Eğitim Bakanlığı, her başarısızlığın veya her olumsuz gidişin tek sorumlusunun öğretmen olduğu düşüncesinden vazgeçmeli artık. Bakanlık bu konuda ille de bir çalışma yapacaksa mahkeme kararlarıyla felç olan kariyer basamakları sistemini yeniden ele alarak başarılı olan öğretmenlere bir kariyer koridoru açmalıdır. 
 
Tüm sendikaların karşı çıktığı, aceleci ve plansız bir tavırla öğretmene, öğrenciye ve eğitime somut hiçbir katkısının olmayacağı açık olan performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymaktaki bu gereksiz ısrar, hatalara ve mağduriyetlere sebep olacaktır.

Eğitime zarar verecek bu uygulamalar sehven mi yapılıyor, işin içinde bir plan mı var, bakalım zaman gösterecek.
 
Aklıma geldi: Çocuklar bir de kendilerine aşı yapan hemşireye, sağlık görevlisine, okul polisine not verse nasıl olur acaba?