Milli Görüş’e yakınlığıyla bilinen Fehmi Çalmuk, suç örgütü lideri Sedat Peker'in bir süredir siyasetin gündemini oluşturan iddialarının AK Parti içerisindeki yansımalarını ele aldı.

İşte o yazı:

Son zamanlarda olan bitene baktığımızda bir dönem İstanbul sokaklarının meşhur sözü aklıma geldi:

-Geç yapıştır!

Dönem bu dönem:

Gel yapıştır !

Git Yapıştır !

Geç Yapıştır!

İrade beyanını ortaya koyan kişi eylemi gerçekleştirmek için “izin/onay” almak zorundadır. Yani birileri, birilerine yol verecek, “Geç yapıştır” diyecektir. Eylem “yapıştırmak” üzerinedir. Hedefte ise; 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığından bu yana mahallenin öksüzü gibi dayak atılan, döve döve iktidara getirilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti vardır.

Düne kadar muhalefet partilerinin genel başkanlarının, uluslararası medyanın ve Türkiye’ye ilişkin diş bileyen siyasilerin, onların suflörü stratejik analistlerin “uluslararası alanda suç bina ederek yapıştırdığı” Erdoğan’a/kurmaylarına/partisine şimdi “mahallenin delisi” diye takdim ettikleri “suç örgütü ele başı” üzerinden racon kesilerek “ayar” verilmektedir.

Herkes bilmektedir ki hesap Sedat Peker’i aşan bir hesaptır. Keçi çobanının vizyonu keçi üzerine olacağı gibi, “geçip yapıştırmaya” niyetli/ehliyetli insana verilecek görev de karanlık odanın içinde, dehlizlerde konuşulanlardan başka bir şey değildir.

“Geç yapıştır Peker” dediler, geçti yapıştırdı. Baktık ki yüreği soğumadı. Video üzerine video çekti, ne gözü doydu ne de karnı…Çimdikleyerek başladığı videolarından şimdi avuç içi, avuç içi koparmaya, hatta çocuğuna çatal atıp, saplayacak kadar öfke kontrolü olmayan cezai ehliyeti bulunmayan bir rol/model çizmeye kadar işi götürdü.

Peker’e “geç yapıştır” denilirken, o da geçip yapıştırırken toplumsal tribün de hazırlandı. Seyircilerin sayısı elbette stat ile sınırlı değildi. Ne kadar izlenme oluyorsa “geç yapıştır” diyenlerin sayısı da o kadar arttı.

Peki ortalık yaygın yeri iken, “Geç yapıştır Peker” mahalleyi yakmayla yetinmeyip Neron’dan beter çılgınlıkla Ankara’yı, İstanbul’u değil Türkiye’yi yakmaya kalkarken Ak Parti içinde saç tarayanlara ne demeli?

Anlaşılıyor ki; Ak Parti içinde durumlar ise oldukça karışık. Son yerel seçimlerden önce Ak Parti içinde siyasete en uzak isimlerden biri olan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un partiye yönelik “Çıfıt çarşısı” yorumu da bugüne işaret ediyor olmalı.

Korkarım ki Ak Parti’de işler çıfıt çarşısından daha öte…Allah var, Recep Tayyip Erdoğan’ın Ak Parti kurulurken başlayan süreçten bu güne kadar başı hiçbir zaman rahata ermedi. Hizipler, guruplar, çatışmalar… Muhabirler, televizyon kanalları bile ayrıldı. Genel başkan yardımcıları birbirlerinin ardına iş adamı, sanatçıyı bırakın muhabir bile taktı. Yediğine, içtiğine, gezdiğine, hatta ve hatta kime/niye/ne zaman ne yapıştırdığı bile kayıt altına alındı.

Gelinen bu noktada “Geç Yapıştır Peker’in” her videosunda, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya her saldırısında, oğlu üzerinden eski Başbakan Binali Yıldırım’a yüklenişinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadından, damadının kardeşinden, çevresinden dolanıp “Tayyip Erdoğan’ın haberi yoktur” deyip alan daraltmasından dolayı ellerini göğüslerinin üzerinde tutup tutup “ohh diyenleri” duyuyor, biliyoruz. Muhalefet kadar bunu diyenler Ak Parti içinde…

Ona, buna, olan bitene tweet atıp ahkam kesen Cumhurbaşkanı’na “uzun ömür” dileyen, “yanındayız” diyen Ak Parti’nin eski bakanları, belediye başkanları, yazarlar, akademisyenler sus, pus…Anlaşılan “Geç Yapıştır Peker”den korkuyorlar. Dedik ya mahalle yanıyor, Ak Parti’li bazı isimleri de ateş aldı. Ancak bazıları saçlarını tarıyorlar, makyaj tazeliyorlar.

Ak Parti’nin 7’inci kongresinden önce Erdoğan’ın uçurumun kenarında partiyi son anda kurtardığını daha önce duymuştum. O dönem Erdoğan’ı “Ben ne Ali Babacan’a ne de Ahmet Davutoğlu’na benzerim. 50 milletvekili ile giderim” diyenlerin tehdidinden, “Ya o, ya biz” deyip istifa şantajında bulunanlardan bahsediliyordu.

Ancak geçenlerde Milli Görüş’ün ileri gelen bir büyüğünün Asiltürk-Erdoğan görüşmesi sonrası abisinden rivayetle yaptığı yorum yutkunmama neden oldu:

-Erdoğan, kongrede Ak Parti’nin bölünmesini son anda önledi…

“Geç yapıştır Peker” diyor ya “kurukahve dağıttım”…

Bu nedenle kırk yıl hatır bekliyor. “Oy topladım, şimdi vermeyin diyeceğim” sözleri Ak Parti’nin içine yönelik bir işaret fişeği… Ak Parti içinde ballı ihale işine, meşru olmayan işlere, meşru olmayan adamlarla işe girmiş, olmadık işlere bulaşmış, tamahkarlık yapmış isimlere yönelik işaret fişeği…”Geç yapıştırın, Ak Parti’den ayrılın…”

Bu durumda yapılacak açıklama basit:

“Ak Parti bizim partimiz, Recep Tayyip Erdoğan liderimiz…Lakin, fakat, ama, ancak…cümleler devam ediyor. Bakanları görevden almadı, savcıları harekete geçirmedi, gereğini yapmadı…”

İstifayı yapıştırın…Kim bunlar? Sayıları 10’dan yukarı 20’den aşağı…İstifa etmezler ise eldeki görüntü sağlam… Fotoğraf, video, belge, şahit…

Şimdi Erdoğan’ı ve partiyi satışa başlayacakları güne hazırlanıyorlar…

Elbette bizim duyduklarımızı Cumhurbaşkanımız da duyuyor, hatta kimin eli, kimin cebinde çok iyi biliyor. SBK Holding’in işlerini Külliye’de, hükümette takip eden Ak Partilileri de, akaryakıt kaçakçılığında dosyanın kapatılması, ünlü iş adamının kurtarılması için hanhıraç çalışan bakanları da, parti kurmaylarını da çok iyi biliyor.

Anlıyor ve izliyorum ki; “Geç yapıştır Peker” videolarına karşı Erdoğan bugüne kadar göstermediği Eyüp peygamber sabrı gösterdi. Sadece dinliyor, seyrediyor, not alıyor. Ve gündemine hakim…

Türkiye’yi, devleti “geç yapıştırcılara” teslim etmeyecek kadar tecrübesi ve yapılacak hamlelere karşı hazırlığı vardır. Koskoca 20 yılda çay sıra gidip, yol sıra geri gelmemiştir.

Bu olaylar karşısında Erdoğan’a ömür biçenleri okudukça şöyle diyorum:

Sanki onlarda olan Erdoğan’da yok…Devletin arşivinde belge ise belge, görüntü ise görüntü, şahit ise şahit…

‘Gündemine hakim diyorum’ ya peki Cumhurbaşkanı son üç haftadır ne yapıyor?

“Geç yapıştır Peker’in” “Eyyy,eyyy!”…diye devam videolarına karşı “Eyyy, eyyy, ya Hak !” diyerek neredeyse her hafta bir cami açıyo, camide etkinlik yapıyor.

Acaba Mevdudi’nin sözünü mü uyguluyor ?

İnadına “Müslümanlardan Müslümanlığa kaçıyor”

Fehmi ÇALMUK / Hürses