Tüm Türkiye’de hava sıcaklıkları artmaya devam ederek bazı bölgelerde 40 dereceyi aştı. Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, artan sıcaklık nedeniyle terleme, solunum vb. yolla vücuttan su kaybını telafi etmek için su ve mineral tüketilmesinin hayati önemde olduğunu söyledi.

Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Gıda İşleme Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, artan sıcaklık nedeniyle su ve elektrolit dengesinin insan sağlığı açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısının artığını ve metabolizmanın bu yeni duruma uyum sağlamaya çalıştığını ifade eden Ruhan Aşkın Uzel, yaşama kaynağımız suyun, vücut ısısının belirli bir düzeyde kalmasını sağlayan önemli bir element olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Uzel, “Bireylerin su tüketimini belirli bir düzeyde günlük olarak ayarlaması gerekir. Çünkü yeterli miktarda alınan su, metabolizma hızını düzenler ve diğer metabolik faaliyetlerin de düzenlenmesine yardımcı olur. Suyun, besinlerin sindirilmesinden başlayarak sindirimin ardından vücuda enerji sağlanmasında görev aldığını unutmamak gerekir. Suyun vücuttaki fonksiyonlarının fazlalığından anlaşılacağı üzere, su tüketiminin olması gereken miktarda ve zamanlamada ayarlanmaması, vücutta bir takım problemlere neden olabilir. İhtiyaç duyulan su; bireylerin yaş, cinsiyet, vücut ölçüsü, metabolizma hızı, çalışma koşulları ve yaşam tarzına göre değişiklik göstermektedir. Hidrasyon bir denge mekanizmasıdır. Vücuttan solunum, ter ya da idrar/dışkı yoluyla atılan su yerine konmalıdır. Bu denge, su kaybı yönüne doğru kayarsa özellikle mevsim sıcaklığının yüksek olduğu bu günlerde bebeklerden yaşlılara kadar her yaş grubu özelinde farklı problemler açığa çıkabilir. Ancak fazla su tüketiminin de sağlık açısından riskler taşıdığını unutmamak gerekir” diye konuştu.

Çay, kahve su yerine geçer mi?

Akla gelebilecek bir sorunun da “Çay, kahve, meyve suyu gibi içeceklerin su tüketimi yerine geçip geçmeyeceği” olduğunu belirten Ruhan Aşkın Uzel, “Su alımının bile zaman-miktar-tüketim şekline göre vücutta farklı etki gösterdiğinden hareketle yapılan araştırmaların büyük bir kısmı, diğer sıvıların suyun yerine geçmeyeceğini belirtmekte. Sudan farklı içilen sıvı içecekler, gün içerisinde yeteri kadar su tüketmeyen bireyin bir müddet daha beklemesini gerekli kılar. Çünkü mide hacmi, tüketilen diğer içeceklerde dolacağından suya yeteri kadar yer kalmayacaktır. Özellikle mevsim sıcaklıklarının yüksek olduğu günümüzde, sıvı alımını destekleyen farklı içecekler ya da miktar anlamında su içimini kolaylaştıran tarçın, limon, karanfil benzeri suya ilave edilen ek maddeler asit, şeker, kafein, gaz içerikleri vücut işleyişini bozmayacak şekilde dengelenmelidir. Örneğin, sıvı alımını desteklemek için içilen gazlı ya da şekerli içeceğin miktarında aşırıya gidilmemesi gerekir. Çay ve kahve de günlük sıvı alımı içerisinde yer alan içeceklerdir. Metabolik işleyişte vücuttan idrar çıkışı fazla olacaktır. Bu nedenle çay ve kahve tüketiminin ardından vücudun kaybedeceği suyu da dikkate alarak bir iki bardak su içmek yerinde olacaktır. Ancak su, şeker, mineral ihtiyacının bir kısmının vücut işleyişini olumsuz etkilemeyecek şekildeki yiyecek ve içeceklerden sağlanabileceği kaynaklarda önemle tavsiye edilmektedir” dedi.

Vücut dengesi için

Özellikle mineral maddelerin temel vücut fonksiyonlarının yerine gelmesinde rol oynadığını hatırlatan Doç. Dr. Uzel, “Kan değerlerinin ve metabolik işleyişin düzenlenmesinden sinir-kas-kemik gelişiminin desteklenmesine varana kadar minerallerin önemli görevleri bulunur. Bu nedenle sıvı alımında maden suyu gibi bu komponentleri içeren sıvılara da yer verilmelidir. Mineral alımından bahsederken tuz tüketimine de değinmek gerekir. Sofra tuzu, içerisinde yaşam için elzem sodyum mineralini barındıran bir gıda maddesidir. Sodyum mineralinin sıvı elektrolit dengenin sağlanması, kas ve sinir sistemi çalışmasının düzenlenmesi gibi önemli birçok fizyolojik görevi bulunur. Sağlıklı yetişkin bir bireyin metabolik faaliyetlerini devam ettirebilmesi için günlük sodyum ihtiyacı yaklaşık 1,5 gramdır. Bu da yaklaşık olarak 3-4 gram tuza denk gelmektedir. Bu konuda ilgili devlet otoriteleri ve uluslararası kuruluşlar tarafından verilen tavsiye günlük tuz tüketiminin bir çay kaşığı tuzu aşmaması gerektiğidir. Bu nedenle her şeyde denge prensibi tuz için de geçerlidir. Tuz alımını tamamen kesmek ya da tüketimde aşırıya gitmek doğru olmayacaktır” diyerek terleme ile kaybedilen tuzun yeteri miktarda alınmasının önemine de dikkat çekti.