Bilim Kadını Reyhan Aliusta, “ Kış dönemi ile birlikte mevsimsel hastalıkların yanı sıra tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 hastalığına karşı tek savunmamız, bağışıklık sistemimizdir. Bağışıklık Sistemimizin yüzde 80 i bağırsaklardadır. Dostumuz olan trilyonlarca bakteri bağırsaklarımızda yaşar. Mikrobiyota dediğimiz yararlı bakterilerin sayısı insan vücudunda bulunan bütün hücrelerin sayısının 10 katıdır” dedi.

Bilim Kadını Reyhan Aliusta, Mevsimsel hastalıklar ve Covid- 19 hastalığına karşı en etkili korunma mekanizmasının bağışıklık sistemi olduğunu söyledi. Bağışıklık sisteminin yüzde 80’inin bağırsaklarda olduğunun altını çizen Aliusta, mikrobiyota denilen yararlı bakteri sayısının insan vücudunda bulunan bütün hücrelerin sayısının 10 katı olduğunu söyleyen Aliusta, “Bağırsaklarımız ancak kabızlık, ishal veya gaz sancısı yaşadığımızda aklımıza gelir. Halbuki sağlığımızın gerçek temeli bu organdır. Bağırsaklarımızdan vitaminler ve mineraller vücuda emilir, zararlı ve toksik maddeler, sindirilmemiş gıdalar ise vücuttan atılır. Yani burası bir detoksifikasyon merkezidir. Bağırsaklarımız sağlıklı değilse bağışıklık Sistemimiz sağlıklı olamaz” dedi.

“Dünyada ki en iyi probiyotik: Akasya gamıdır”

Bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasının ve birçok hastalıklarda korunma da en önemli hedefin bağırsakta biriken zararlı toksiklerin vücuttan atılması, vücudun asitlerden arındırıp alkali ortamın sağlanması ve Prebiyotik desteği ile dost bakterilerin çoğalması olduğunu kaydeden Aliusta,”Probiyotikler bizim faydalı bakterilerimizdir. Prebiyotikler ise probiyotiklerimizin gıdasıdır. Bu prebiyotikler mide asidinden etkilenmeden bağırsağa kadar ulaşmalıdır. Bağışıklık sistemimiz için probiyotik ve prebiyotikler çok önemlidir. Dışarıdan aldığımız probiyotiklerin hepsi bağırsağımızda kalmaz büyük bir kısmı atılır. Halbuki bizim kendi probiyotiklerimiz var ve bu probiyotiklerimiz bizimle beraber yıllarca yaşadıkları için bize adaptedir, dışarıdan müdahale etmediğimiz sürece bize hep hizmet ederler. Yani kendi floramızda yaşayan bakterileri beslemek, çoğaltmak daha önemlidir. Prebioyotik alarak bunu sağlayabiliriz. Dünyada ki en iyi probiyotik: Akasya gamıdır. Akasya ağacının gövdesinde ki bir reçinedir bu. Mide asidi bu Akasya gamını sindiremez ve bağırsaklara kadar ulaşır ve oradaki dost bakterileri besler. Gıdalardan prebiyotik olanlar ise; pırasa, enginar, kereviz, soğan, sarımsak vb. gıdalardır” diye konuştu.

Sindirim sistemi vücudun savunmasında başrolü üstlenir

Gıdalarla alınan zararlı mikropların öldürülmesine ilk mide asidinin yardımcı olduğunu söyleyen Aliusta, bağırsak mikrobiyotasının da zararlı bakterilerin ve mantarların üremesini baskılayarak sağlıklı floranın devamını sağladığını bildirdi. Bağışıklık Sisteminin yüzde 80’inin sindirim kanalında bulunduğunu anlatan Aliusta, "Mümkün olduğu kadar paketli gıdalar, işlenmiş et ürünleri (salam ,sosis vb ) ,rafine şeker, fastfood gıdalar, hazır çorba ve bulyonlar, cips, bisküvi, gofret vb.den uzak durmalıyız. Asitli içecekler ve hazır meyve suları yerine evde kendinizin yaptığı doğal limonata, ayran ve vişne suyu vb içebilirsiniz. Hazır yoğurt yerine mutlaka ev yoğurdu tüketilmelidir. Yemeklerde tereyağı ve zeytinyağı kullanılmalıdır. Daha çok geleneksel tencere yemeği yemeliyiz. Modern yaşamın getirdiği karbonhidrat ağırlıklı pratik beslenmeden uzak durmalıyız" ifadelerini kullandı.

Bağışıklık sisteminin vazgeçilmezi: D vitamini

D vitamininin ‘Güneş ışığı vitamini’ olarak adlandırılan bir hormon olduğunu belirten Aliusta, "D vitamini dünyada eksikliği en sık rastlanan vitaminlerin başında gelir. D vitamininin faydaları saymakla bitmez ama Bağışıklık sistemimizin kilit taşlarındandır. D vitamini seviyesi ortalama : 50 ng/ml ve üzeri olmalıdır. Sağlıklı her yetişkinin alması gereken D vitamini: 1000 IU.dir. Yaz aylarında ise güneşlenerek D vitamini ihtiyacımızı karşılarız. D vitamini eksikliğinde bağışıklık sisteminde zayıflık, viral enfeksiyonlarda artış olabilir" dedi.

C vitamini ve bağışıklık

Günlük C vitamini alınmasının bağışıklık sistemi için çok önemli olduğuna dikkat çeken Aliusta, C vitamininin suda çözünen bir vitamin olduğu için vücutta depolanmadığına vurgu yaptı. Aliusta, "Vücudumuz ihtiyaç duyduğu miktarı alır ve kalanını atar. C vitamini vücudumuzun doğal savunma mekanizmasını güçlendiren bir antioksidandır. Sayılamayacak kadar çok faydası vardır. C vitamini Kolajen oluşumuna katkıda bulunur. Cilt sağlığının yanı sıra kronik hastalıklarla savaşmakta da çok önemli bir vitamindir. C vitamini içeren besinler; biber, roka ,marul, maydanoz, kivi, limon, ananas, brokoli, ıspanak vb. gıdalar" dedi.

Stres ve bağışıklık

Günlük hayatta yaşanılan ufak tefek streslerin insanı din. tuttuğunu söyleyen Aliusta, büyük ve uzun süren streslerin bağışıklık sistemini tehlikeye soktuğunu söyledi. Stresin vücutta kortizol hormonunun salınımını tetiklediğini kaydeden Aliusta, "Kortizol hormonu da bağışıklık sistemini baskılar. Sürekli baskılanan bağışıklık sistemi ise gerçek görevini yerine getiremez. Hatta bazı durumlarda bizi hastalıklardan koruması ve savaşması gereken Bağışıklık Sistemi hücreleri kendi hücrelerine saldırır ve Otoimmün Hastalıklar ortaya çıkar" açıklamasında bulundu.

Antibiyotikler ve bağışıklık sistemi:

Modern dünyada en yaygın reçete edilen ilaçların başında antibiyotiklerin geldiğini söyleyen Aliusta, "Hepimiz ömrümüz boyunca antibiyotik kullanmışızdır. Doğduğumuz andan itibaren reçete ile veya gıdalar ile alırız. Çünkü günümüzde çiftlik hayvanlarına sürekli antibiyotik verilir ve bizde et, süt, yumurta ile beraber antibiyotikleri almış oluyoruz. Antibiyotikler zararlı bakterileri öldürürken bağırsakta dahil, vücutta ki diğer organ ve dokularda yaşayan yararlı bakterileri de yok eder. Antibiyotiklerin bağışıklık sistemi üzerinde ki hasar verici etkisi bizi enfeksiyonlara ve virüslere karşı açık hale getirir. Mümkün olduğu kadar gereksiz antibiyotik kullanmaktan kaçınmalıyız ki dost bakterilere zarar vermeyelim. Çünkü bu iyi bakteriler bizim bağışıklık sistemimiz için vazgeçilmezdir" ifadelerini kullandı.