Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Ömer Karadaş, “Epileptik nöbetlerin görüldüğü kişiler içerisinde özellikle doğurganlık çağındaki kadınlar bizim için en öneli grupların başında geliyor. Çünkü doğurganlık çağında epilepsi hastası olup tedavi gerektiren kadınlarda bizim ilaç tedavisi seçimimiz çok önemli” dedi.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Karadaş, epilepsi hastalığı tanısı konulan kişilerde tedavi uygulanacak hassas grupların başında doğurganlık çağındaki kadınların geldiğini söyledi. Prof. Dr. Karadaş, doğurganlık çağındaki kadın hastalara eğer bir ilaç tedavisi uygulanacaksa bu ilaçların çok dikkatli olarak seçilmesi gerektiğini ve mümkün oldukça tek tip ilaç kullanılması gerektiğini belirterek, “Epilepsi nöroloji dalının ana hastalıklarından biri. Tabi bu bayılmalar derken, gerçekten epileptik bayılma mı ona bakmamız lazım. Yani epilepsi derken biz beyindeki nöron dediğimiz hücrelerdeki ani anormal deşarjlardan kaynaklandığını biliyoruz. Eğer bunlardan kaynaklanıyor ve tekrarlıyorsa epilepsi dediğimiz hastalıktan bahsediyoruz demektir. Ama bu deşarjlar olmadan, bazı psikolojik nedenlere bağlı, üzüntü ile tetiklenen, ancak anormal deşarjların olmadığı, beyinin devreye girmediği durumlara ise psikojenik nöbetler diyoruz. Eğer bunlar gerçekten epileptik nöbetse, bu nöbetlerin görüldüğü kişiler içerisinde özellikle doğurganlık çağındaki kadınlar bizim için en öneli grupların başında geliyor. Çünkü doğurganlık çağında epilepsi hastası olup tedavi gerektiren kadınlarda bizim ilaç tedavisi seçimimiz çok önemli. Bu yüzden özellikle bu doğurganlık çağı bizim için en önemli kısım diyebiliriz” ifadelerini kullandı.

“Eğer hasta epilepsi hastası ise ve gebe kalmışsa veya kalacaksa öncelikle bu kişilerin ilaç tedavilerinin düzenlenmesi gerekir”

Epilepsi hastalarının, epileptik nöbetlerinin düzenli olarak takip edilip, nöbetin türüne göre en uygun tedavi yönteminin seçilmesi gerektiğinin altını çizen Nöroloji Kliniği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Karadaş, şunları kaydetti:

“Şunu kesinlikle söylemem gerekir. Bir epilepsi hastası olmak, bir anne epilepsi hastasıysa, tabi ki biz tüm çocukların sağlıkla doğmasını isteriz. İşte bu sağlığın oluşturulması ve idamesi için bazı kurallara riayet etmemiz gerekiyor. Eğer hasta epilepsi hastası ise ve gebe kalmışsa veya kalacaksa öncelikle bu kişilerin ilaç tedavilerinin düzenlenmesi gerekir. Bu düzenlenme ne demek? Bir kere bazı epilepsi ilaçları, özellikle eski jenerasyon ilaçlar diyoruz. Bunları kullanırken düşük de olsa özürlülük oranı biraz artıyor. Örneğin, epilepsi rahatsızlığı olmayan bir annede özürlülük oranı yüzde 2-3 iken sadece epilepsi tanısı bunu yüzde 4-5’e çıkarıyor. Bir de ilaç kullanıyor olması, kullandığı ilacın tipine göre yüzde 5-6’dan belki 10-11’lere kadar çıkarıyor. O yüzden bu oranı en az artıracak ilaçları tercih etmek gerekiyor. Tabi bu ilaç tercihi kişinin epileptik nöbetinin tipine göre de çok önemli. Bizim bu nöbetin tipini belirledikten sonra en zararsız ilacı kesinlikle tercih etmemiz gerekiyor ve bu en zararsız ilacın da en düşük dozundan başlayıp, nöbetsizliği sağladığımız en düşük dozunda tutmamız gerekiyor. Eğer bir eski tip anti epileptikleri gerekenden fazla dozda kullanırsak, maalesef doğacak çocuklardaki özürlülük oranını biraz daha yüksek görüyoruz. Dolayısıyla biz hem kanıtlanmış, özürlülük oluşturma oranı ki bunlar bir çok çalışma ile kanıtlanmış düşük olan ilaçları tercih etmek ve mümkünse mono terapi dediğimiz tek tip ilaç kullanmamız gerekiyor. Çünkü çoklu ilaç kullanımının da bu özürlülük oranını artırdığını biliyoruz.”

Doğurganlık çağında olan, hamile olan veya hamilelik düşünen kadınlar için kullanılacak ilaçların son derece önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ömer Karadaş, “Gebelik döneminde kişi epilepsi nöbetleri geçirebilir. Biz bunu istemiyoruz. Epileptik nöbetlerin durdurulması gerekiyor. Bunun için de ilaç tedavisi yapılması gerekiyor. Ama en güzel yaklaşım; tek ilaç, uygun ilaç, uygun doz, bu uygun dozda da mümkün mertebe nöbetlerin kontrol altına alındığı en düşük doz olarak söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.