Âdet düzensizliklerinin hafife alınmaması gerektiğine işaret eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Pervin Karlı, “Kadınlarda stres, mevsimsel geçişler, hızlı kilo değişiklikleri, ilaç kullanımları gibi nedenlerden ötürü bazen geçici adet düzensizlikleri yaşanabilir. Ancak sıklığı arttığında mutlaka hekime başvurulmalıdır. Bu sorunun arkasında rahim duvarı rahatsızlığı, yumurtalık kistleri, myomlar, rahim iç duvarında veya rahim ağzında yerleşmiş polipler, enfeksiyon, rahim veya yumurtalık kaynaklı kitleler gibi farklı hastalıklar olabilir” dedi.

Kadın üreme sisteminin fizyolojik olarak aktif bir sistem olduğunu, her ay 21 gün ila 35 günde bir görülen sikluslar şeklinde devam ettiğini vurgulayan VM Medical Park Samsun Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nden Doç. Dr. Pervin Karlı, “Her adet döneminde yumurtalıklarda gelişen yumurtaların etkisiyle rahim iç duvarı kalınlaşır ve gebeliğe hazır hale getirilir. Eğer gebelik oluşmazsa, rahim iç duvarı adet olarak bir miktar kan ile dökülür. Burada bahsi geçenler, normal fizyolojik işleyen bir kadın üreme sistemi için geçerli bir durumdur” diye konuştu.

Tüm kadınlarda adet düzensizliği yaşanabilir

Kadın üreme sisteminin temel olarak hipotalamus ve hipofiz bezi tarafından yönetildiğini altını çizen Doç. Dr. Pervin Karlı, bu bezlerde gerçekleşecek her patolojik durumun adet düzensizliği yapacağını vurguladı. Adet düzensizliğinin normal kadın fizyolojisinde en sık görüldüğü ve beklenen bir durum olarak kabul edildiği dönemlerin, ilk adetin görülmeye başlandığı ergenlik çağı ve son adetin görülmeye başlandığı menapoza giriş dönemleri olduğunu belirten Doç. Dr. Pervin Karlı, “Tüm kadınlarda bu dönemlerde fizyolojik olarak da kabul edilebilecek ölçüde adet düzensizlikleri yaşanmaktadır. Kadınlarda stres, mevsimsel geçişler, hızlı kilo değişiklikleri, ilaç kullanımları gibi nedenlerden ötürü bazen geçici adet düzensizlikleri yaşanabilir” diye konuştu.

Adet düzensizliğinizin altında başka bir hastalık olabilir

Kadınlarda en sık görülen adet düzensizliği formunun polikistik over sendromlu hastalarda gördüğümüz adet düzensizliği olduğunu ifade eden Doç. Dr. Pervin Karlı, şunları söyledi:

“Hasta genellikle 14-35 yaşları arasında aktif adet düzensizliği kliniği ile başvurur. 35 yaşından sonra polikistik over sendromu semptomları olan adet düzensizliğinde kısmen azalma oluşur. Polikistik over sendromlu hastalarda en sık görülen semptomlar aşırı tüylenme, adet düzensizliği, sivilce ve aknelenme bazen de erkek tipi saç dökülmesidir. ‘Adenomyozis’ olarak isimlendirilen rahim duvarı rahatsızlığı, yumurtalık kistleri, myomlar, rahim iç duvarında veya rahim ağzında yerleşmiş polipler, ilaç kullanımları, enfeksiyon, rahim veya yumurtalık kaynaklı kitleler, vajina ve vajina girişini kapsayan kanama yapabilecek tüm lezyonlar, hormon salgılayan vücudun farklı bölgelerinde yerleşmiş tümörler, hipotalamus veya hipofiz bezinin kitleleri gibi birçok farklı nedenden kaynaklı olarak adet düzensizliği oluşabilir.”

Tedavi kişiye özel yapılmalı

Adet düzensizliği için yapılacak tedavinin tek cümlelik bir açıklaması olmadığını da sözlerine ekleyen Doç. Dr. Pervin Karlı, “Çünkü adet düzensizliği, sayısız birçok nedene bağlı oluşabilir. Tedavi de bununla paralel olarak olacaktır. Adet düzensizliğine neden olan durum her ne ise dikkatli bir değerlendirme ve muayene sonrasında teşhis edildikten sonra tedavi edilmelidir. Kısacası adet düzensizliğinin tek bir tedavi yöntemi bulunmaz. Tedavi kişiye özel şekilde yapılır. Önemli olan nokta, adet düzensizliklerinin hafife alınacak sorunlar olmamasıdır. Mutlaka kadın hastalıkları ve doğum kliniklerinde detaylı bir değerlendirme yapılmalıdır” şeklinde konuştu.