Mart ayında toplu iş sözleşmesi sürecini yüzde 40 zamla tamamlayan TÜPRAŞ'ta patron dört rafineride işçi kıyımına hazırlanıyor. Sözleşme sonrası sendikacıların beklentisi olan “rehabilitasyon sözleşmesi olması” hayat bulmuyor ve deyim yerindeyse TÜPRAŞ işçileri her günü huzursuzlukla geçiriyor. Her gün bir saldırıyla çalışan işçiler, geçtiğimiz ayı da iki işçinin 1 haftalık ücretsiz izin cezasıyla kapatmıştı.

Olay işçilerin taşeron şirketin altında çalışmayı kabul etmediği için “çalışmama hakkını” kullanmasıyla başlamıştı. Sendikanın kararıyla çalışmama hakkını kullanan işçiler, şirket tarafından cezalandırılmıştı.

Koç Holding, sözleşme sürecinin ardından arttırdığı mobbinge şimdi de işten çıkarmaları eklemek istiyor. 4 rafineride 90 civarında işçinin hiçbir sebep gösterilmeden “uyumsuzluk” gerekçesiyle işten çıkarılacağı bilgisi işçilere tedirginlik vermeye devam ediyor.

İŞÇİLER SENDİKADAN MÜCADELE ÇAĞRISI BEKLİYOR

İşçilerin neredeyse tümü geçtiğimiz hafta uzaklaştırma cezasına karşı sessiz kalmakla eleştirilen sendika yönetiminin bu sefer ciddi bir mücadele göstermesini istiyor. 

Yaşanan ceza sürecinde “iş güvenliğine tehdit” olduğunu dile getiren işçiler, şimdi de Koç Holding'in çok sayıda işçiyi çeşitli gerekçelerle işten çıkarmasını topyekün güvencesizlik saldırısı olarak görüyor ve şu basit soruyu soruyor: "Eğer bir sendika iş güvencemi de sağlayamayacaksa ne yapacak? Onun varlığının anlamı nedir?”

Genel Merkez henüz işçilere açıklama yapmış değil ve şubelerinin de “ses çıkarılmaması ve sakinleştirmesi” yönünde talimat verdiği ifade ediliyor.

Haftasonu dört şube yönetimiyle de İstanbul’da toplantıda buluşan genel merkez, Salih Akduman başkanlığında yürütülen görüşmelerde Koç Holding'in İzmit, Batman, Kırıkkale ve Aliağa rafinerilerinde çıkarılacaklar listesi ilettiği öğrenildi.

Petrol-İş Sendikası genel merkezi ile şube yönetimlerinin acil olarak yaptığı toplantıda ise genel merkezin "Herkes kurtarabileceği isimleri belirlesin, eylem yapmak gibi bir plan olamaz. Öyle bir kararda arkanızda değiliz” dediği iddia ediliyor.

“BİZ KİME KARŞI MÜCADELE EDELİM; SENDİKA MI KOÇ HOLDİNG Mİ?”

İşçiler genel merkezin bu tavrının disiplin kuruluna sevk edildiklerinde de benzer olduğunu söylüyor. Genel merkezin tavrı ile şubelerin de hareketsiz kaldığını söylenen bir işçi "Biz işten çıkarılma, disiplin kurulunda ceza alma gibi süreçlerde arkamızda sendika ile mücadele ederiz diyemiyoruz. Genel merkez bırakın yapsınlar tavrı içerisinde, şube de süreçlere engel olamıyor. TÜPRAŞ işçisi, sendikası tarafından patronun baskılarına teslim olmaya zorlanıyor" dedi.

İşverenin baskısının işçilerin yarın sesini çıkarmasının önünde engel oluşturmak için korku dağı yaratmak olduğunu söyleyen bir işçi de "Bize verilmek istenen mesaj belli. TÜPRAŞ'ta iş güvenceniz yok diyorlar. Sesinizi kesin, uyumlu işçiler olun diyorlar" diye belirtti.

Sendikanın işçi kıyımı karşısında kimlerin çıkarılacağına dair bir pazarlık aşamasına geçmemesi gerektiği de işçilerin görüşleri arasında. Kurtarılacaklar listesi yaparak şirketin eline koz verileceğini söyleyen işçiler "Aliağa'da çıkarılacak işçiler için uyumsuzluk, sık rapor kullanma gibi bahaneler öne süren işveren işten çıkarılacaklar arasında tercih yapılmasını söyleyerek, sendikayı işverenin tetikçisi pozisyonuna sokmak istiyor. Bu işçi kıyımıdır ve sendikamız burada bizleri yalnız bırakmadan önümüzü açacak bir karşı duruş sergilemelidir" dedi.

İşçiler ayrıca işten çıkarılacaklar listesinin neye göre hazırlandığı konusunda da tartışıyor. Kimi bu listenin TİS sürecinde belli pazarlıklar sonucu işverenle sendika genel merkezi arasında hazırlandığını düşünüyor kimi de toplu iş sözleşmesinde değiştirilen 27. maddenin kaybı ile Koç Holding’in süreci önceden planladığını ifade ediyor.

"SENDİKA GENEL MERKEZİ ŞEFFAF VE AÇIK OLMALIDIR"

Genel merkezde yürütülen tartışmalarda bu planın geçmiş yönetimlerce de bilindiğini söyleyerek suçu eskiye atma eğilimi olduğunu ifade eden bir işçi “Bu doğru değil. Eski yönetim işverenin bu tür isteklerini müzakere meselesi yapmamıştır. Ancak bu sözleşmede 27. maddede düzenlenen ve ‘şirket rahatsızlığı olan işçiye kendisine uygun bir pozisyonda iş bulmak zorundadır’ ilkesi değiştirilmiş ve ücret artışı pazarlığında kullanılmış. Zaten dört görüşmede aceleyle biten ve yüzde 40 alınan bir sözleşme, kapı arkasında resmi olmayan görüşmelerde pek çok konunun halledildiğini de akla getirir. Yoksa onca mesele çarçabuk bittiği olmamıştır hiç. Sendika genel merkezi şeffaf ve açık olmalıdır” diye vurguluyor.

EVRENSEL