EĞİTİM SEN tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ders kitaplarının ücretsiz dağıtımı sonrası yeni bir adım daha atarak, “mevcut eğitimi desteklemek ve uzaktan eğitimde oluşan öğrenme kayıplarını telafi etmek” iddiasıyla yardımcı kaynak destek paketi hazırlamıştır. MEB’den yapılan açıklamaya göre, 2022-2023 eğitim öğretim yılında bir yenilik daha yapılacak ve yardımcı kaynaklar, ders kitaplarıyla birlikte dağıtılacaktır.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer konuyla ilgili olarak, “Yardımcı kaynak meselesi, uzun yıllardır çözülememişti. Şimdi 2. sınıftan 12. sınıfa kadar olan sınıf düzeyleri için hazırlıyoruz. Hem dijital platformlarda hem de basılı olarak öğrencilerimize ve öğretmenlerimize sunuyoruz. Şu ana kadar 36 milyonun üzerinde kaynağı basılı olarak öğrencilerimize ulaştırdık. Önümüzdeki eğitim öğretim yılında da 100 milyonun üzerinde yardımcı kaynağı ders kitaplarıyla birlikte öğrencilerimize göndereceğiz. 2022-2023 yılında bir yenilik daha yapıyoruz. Ücretsiz dağıttığımız ders kitaplarıyla birlikte sene başında yardımcı kaynaklarımızı da öğrencilerimize ulaştıracağız.” şeklinde bir açıklama yapmıştır.

Ders kitaplarının ve yardımcı kaynak kitaplarının hazırlanması, içeriği, tasarımı, dağıtımı, devletin ve özel sektörün konuya yaklaşımı bakımından tartışmaya açık bir durumdur. Bunun en önemli nedeni iktidarın, öğrencileri kendi ideolojisine uygun bir şekilde biçimlendirme aracı olarak okulları, ders programlarını ve eğitim materyallerini etkin bir şekilde kullanmak istemesidir. Bu konuda ne kadar yol aldıklarını görmek için ders kitaplarındaki ırkçı, gerici ve cins ayrımcı öğelere bakmak yeterlidir.

Ders kitapları ve yardımcı eğitim materyallerinin ticari bir ürün gibi ele alınması doğru değildir. MEB’in görevi eğitim sistemini sınav merkezli olmaktan uzaklaştırmak iken, sınavlara hazırlık amacıyla yardımcı kaynak kitap bastırması önemli bir çelişkidir.

Türkiye’de yıllardır ders kitapları piyasacı-muhafazakâr ideolojinin beklentileri doğrultusunda hazırlanmıştır. Ders kitaplarının basım ve dağıtımı sürecinde oluşan maliyeti ve kamu kaynaklarının özel sektöre aktarılması karşısında, bu kitapların ücretsiz dağıtılmasının sağladığı kamusal fayda önemsiz hale gelmiştir. Ders kitaplarının ücretsiz dağıtımı sürecinde izlenen yöntem, siyasi iktidarın siyasi ve ekonomik rant dağıtma mekanizmasını da gözler önüne sermiştir. Benzer bir tehlike önümüzdeki eğitim öğretim yılında yüz milyonun üzerinde olacağı açıklanan yardımcı kaynak kitaplar açısından da söz konusudur.

Her fırsatta israftan kaçınılması gerektiğini söyleyen siyasi kadroların, ders kitapları ve yardımcı kaynak kitaplarının basımı üzerinden kamu kaynaklarını özel çıkar sahiplerine rant olarak dağıtmak istediği anlaşılmaktadır. Bakanlığın tüm ders kitabı ihtiyacını karşılayacak düzeyde matbaası ve her ilde dağıtım ağı bulunmaktadır. Buna rağmen milyonlarca kitabın ihale sürecinin açık ve şeffaf yürütülmemesi, basım ve dağıtım süreçlerinde oluşan maliyetin kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşılmaması dikkat çekicidir.

Ders kitaplarının ve yardımcı kaynakların ücretsiz olarak dağıtılması, eğitimin kamusal ve parasız nitelikte olması sürecinin tamamlayıcı bir öğesi olarak değerlendirilmelidir. Ancak özellikle son yirmi yıl içinde eğitim alanı hızla ticarileştirilmiş, kamusal eğitim hakkı yok sayılmış, yoksul ailelerin çocukları eğitime erişim ve devamlılık noktasında ciddi sorunlar yaşamaya başlamıştır.

Eğitimin kamusal niteliğini ortadan kaldıran uygulamaları hayata geçirenlerin, ders kitaplarının ve yardımcı kaynak kitapların ücretsiz dağıtılması söz konusu olunca bir anda kamusal politikaları terk etmesinin altında, bu kitapların seçimi, basımı ve dağıtımı üzerinden özel sektöre ve yandaş firmalara rant ya da fayda sağlamanın yattığı görülmektedir. Bu nedenle kamusal kaynaklar kamu yararı için kullanılmalı, ders kitaplarının ve yardımcı kaynakların ücretsiz olarak dağıtılması uygulaması sürdürülürken, kamu kaynaklarının özel çıkar sahiplerine aktarılmasının önüne geçilmelidir. Kamusal eğitimin ücretsiz kitap dağıtmanın ötesinde başka gereklilikleri de beraberinde getirdiği gerçeği gözlerden kaçırılmamalıdır.

Eğitim Sen olarak MEB’e önerimiz, ücretsiz kitap ihaleleri, basımı ve dağıtımı sürecini başından sonuna şeffaf bir şekilde yürütmesidir. MEB, tüm kitapların hazırlanmasını objektif kriterlerle çalışan bilimsel kurulların denetiminde ve kontrolünde yürütmelidir. Ayrıca yıllardır öğretmenlere derslerde kullanacakları yardımcı materyaller konusunda hiçbir özerklik tanımayan mevcut uygulamaya derhal son verilmelidir. Öğretmenlerin 2003 yılı öncesinde olduğu gibi kitapların ve ders materyallerinin seçiminde daha fazla inisiyatif almalarının önü açılmalı, MEB bütün süreci merkezi olarak belirleme yaklaşımında vazgeçmelidir.