Milli Eğitim Bakanlığı’nın son günlerde, hem sosyal medyada tavan yapan hem de eğitim çalışanları içerisinde rahatsızlığa neden olan,  İlksan ve aşı konularında sessiz kalması, alanda tedirginlik oluşturmasının yanında gelecekle ilgili kaygı oluşmasına da sebebiyet vermektedir.

Bilindiği gibi 3 Nisan Cumartesi günü uzun zaman ertelenen İlksan seçimlerinin ilçe temsilcileri seçimi yapılacaktı. İlksan’ın mevcut başarısız yönetimi için bu seçim “sonun başlangıcı” anlamını taşımakta, üyelerine son on yılda atmadıkları mesajları son on günde atarak bir nevi “günah çıkartarak” sandığın, üyelerin alın terinden kesilen aidatların birikimi ile oluştuğunu yeni hatırlamakta idiler.

Seçimi kaybedeceklerini ve üyelerin kendilerinden hesap soracağını anlayan meşruiyeti olmayan mevcut yönetim, vaka sayısının artmasından ve yayınlanan genelgeden hareketle fırsatçılık yaparak, seçim sandığını üyenin önünden kaçırabilme adına, seçimlerin ertelenmesi için Milli Eğitim Bakanlığı’na koştular...

Milli Eğitim Bakanlığı ise, yüz yüze eğitim planlandığı şekliyle devam ederken, MTSK sınavları, DYK’lar, ÖSYM sınavları ve İlksan Temsilciler toplantısı dahi serbest iken İlksan’ın meşruiyeti olmayan mevcut yönetiminin seçim sandığını üyelerinin önünden kaçırma isteğini jet hızıyla onayladı.

Bakanlık meşru olmayan bu isteği onaylamanın yanında İlksan’ın gayri meşru yönetimine; ana statüde yaptığı geriye dönük değişikliklerle meşruiyet kazandırmanın peşine düşmüştür.

İlksan üyesi eğitim çalışanları, MEB’in her basın açıklamasında üstüne basa basa belirttiği “her şeye hazırlıklıyız”, “a planı olmazsa, b, c, d… planları olduğunu belirten açıklamalarının aksine, iptal edilen seçime dönük hiçbir açıklamasının veya seçim takvimi ilanının olmaması Bakanlığın, gayri meşru mevcut yönetime peş peşe yaptığı jestler olarak görülmüştür.

Milli Eğitim Bakanlığı’na düşen sandığın üyenin önünden kaçırılmak istenmesine “dur” demektir. Bakanlığın “bir oldu bitti” ile şu anda “suç ortağı” olarak algılanmasına sebep olanlardan bunun hesabını sorması ve bu oyunu bozması beklenmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu günlerde ki ikinci çıkmazı ise, eğitim çalışanlarının aşılanması meselesidir. Öncelikle şunu ifade etmemiz gerekir ki, aşılama da yüz yüze eğitime geçecek okullardan çok daha önce salgın döneminde sağlık çalışanlarının konaklamasında hizmet veren öğretmen evleri personellerinin, rehberlik araştırma merkezlerinin ve maske, siperlik üretiminde bulunan Halk Eğitim Merkezleri ile aynı işlevde çalışan tüm kurum personellerinin de öncelik kapsamına alınması gerekmektedir.

Yine yüz yüze eğitime geçmiş olan tüm okullarımız ile gerek DYK gibi kurslarda görev yapan, uygulamalı eğitim veren kurumlarımızda bulunan, özel eğitimlerde, okul öncesi gibi uzaktan eğitimin dışında kalan tüm eğitim çalışanlarımızın bir an önce aşılanması zaruridir.

Salgından kaynaklı vaka sayısının artmaması, elde edilen kazanımların gerilememesi, yüz yüze eğitim veren kurumlarının kapanmaması ve alanda gittikçe oluşan endişe ile kaygının bertaraf edilmesi adına Milli Eğitim Bakanlığı’nın Sağlık Bakanlığı ile birlikte acil eylem planı oluşturması zorunluluktur.

Eğitim çalışanlarımızın her bir ferdi değerlidir. Eğitim çalışanları olarak bağlı bulundukları Milli Eğitim Bakanlığı’ndan yapılacak her olumlu açıklama/uygulama, eğitimde başarının artmasının, olumsuz kurulan her bir cümle ise morallerin bozulmasının nedeni olacaktır.

Onun için, “eğitim çalışanlarının mutluluğu, MEB’in gücünü gösterir” diyoruz…

Murat MENGEN

Eğitim Bir Sen Sakarya

1 Nolu Şube Başkanı