Siyaset, sendika, spor, eğitim, ekonomi… Başımız dönüyor, takip etmekte bile zorlanıyoruz. Farkında değiliz belki ancak özellikle son birkaç yıldır, büyük bir sinir harbine maruz bırakıldık. Hâlbuki hep beraber salgın yorgunuyuz.

Her alanın oyun dışı kalmış aktörleri, arzuladığı sonuca ulaşmak veya hedefindeki kişi ya da kuruma zarar verebilmek için, teknolojinin ve sosyal medyanın sunduğu imkânları, profesyonellerin geliştirdiği ilkesiz bütün yol ve yöntemleri ölçüsüzce kullanarak birçok hassasiyeti yıkıyor, yerine göre ihanet ediyor, gelecek nesillere kötü bir miras bırakıyor.

Sorumluluk mevkiinde olanlarla, muhalefette olan, kenarda kalan, yeni başlayan veya kaybedenler arasındaki bu amansız kapışmanın oluşturduğu girdap; haklı haksız, ilkeli ilkesiz, büyük küçük, dertli dertsiz demeden herkesi ve her kesimi aşağıya doğru çekiyor, basitleştiriyor.

Geride bıraktığımız dört yılı, yarın sabah seçim varmış gibi siyaset konuşarak geçirdik. Siyaset belki de hiç olmadığı kadar basitleşti, sokak ağzı ile yapılır oldu. Ekonomi gibi sıkıntı yaşanan alanları kenarda tutarak söyleyecek olursak başarı sağlanan ne varsa değersizleştirildi ve en sıra dışı, seviyesiz adımlar, gösteriler, şovlar gündem oldu.

Eğitimde son yirmi yılın en ilginç dönemi yaşanıyor. Çocuklarımızı sınavların baskısından kurtarmak, merdiven altı denetimsiz kurumları yok etmek, okulu, öğretmeni, ders kitaplarını, sosyal etkinlikleri, değerli kılarak “dindar nesil yetiştirme” hedefleri kenara itilerek, eğitim bürokrasisinin adeta canına okunuyor. Söylenecek ne varsa söyledik, ibret ve hayretle takip ediyoruz.

Sendikal mücadelemizde, on yıl önce topladığı on iki milyon imza ve aldığı sivil kıyafet eylem kararı ile ülkemizin en büyük kanayan yarası, başörtüsü problemine çözüm üreten, toplu sözleşme hakkını alarak masada yüzlerce kazanım üreten, 3600 ek gösterge talebini, bütün memurlar için adil bir sisteme dönüştürmek adına gece gündüz mücadele veren Memur Sen bir yanda diğer yanda ise yaşanan kargaşada bize bir rol düşer mi diye heveslenen, ağzı sulanan güdümlü, başkanlarını dahi seçemeyen, üyesinin iradesine sahip çıkamamış, milletimizin değerlerine saldırmayı sendikacılık zanneden irili ufaklı bir takım problemli, arızalı yapılar var.

Böylesi kısır dönemlerde ilkeli olan, değerlerine sahip çıkan, çalışan ve teşkilatı ile bütünleşenler kazanır. Bütün zorluklara, irili ufaklı sendikamsı yapıların saldırılarına ve yaptıklarının değersizleştirilmesine ve bilinçli, organize ve sistematik yıpratma mekanizmalarına rağmen Memur Sen üretmeye ve büyümeye devam ediyor.

Yeni miladımız 15 Mayıs, yapılacak üye sayımına katkı için son bir hamle bütün teşkilat mensuplarımız arkadaşlarımızı sendikalarımıza davet ediyor. Yarınki komisyon çalışmasını önemsiyor, hayırlı sonuçlar bekliyoruz. Gündem ne kadar sıkıcı ve basit olursa olsun biz işimize bakıyoruz. Biz üreteceğiz ve herkes bu emek ve erdem mücadelesine saygı duyacak. Memur Sen olarak çözüyor, kazanıyor ve büyüyoruz. Çünkü bize saldıranların da gözü kulağı bizde, biliyorlar ki Memur Sen üretir ve çözer.

Talat YAVUZ

Memur Sen İstanbul İl Başkanı