İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanan sendika yöneticileri ve sendika üyeleri, öğretmenlik meslek kanunu başta olmak üzere, meslekte yükselmede uygulanan sınav, eğitim ödenekleri, banka promosyonları, okullarda personel sorunu, öğretmenlere büyükşehir tazminatı ödenmesi gibi birçok konuya değinerek taleplerini kamuoyuna duyurdu.

"Öğretmenlik Meslek Kanunu beklentileri karşılamadı"

Şubeler adına basın açıklamasını  Eğitim-Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Mükremin Köse : "Çalışanlar arasında toplumsal saygınlığı en yüksek kesimi olan öğretmenlerimizin sorunlarına yasal dayanak oluşturmak adına 14 Şubat 2022 tarihinde yürürlüğe giren öğretmenlik Meslek Kanunu sahanın beklentilerinden uzak, kadük ve yetersizdir. Öğretmenlik Meslek Kanunu, 2005'ten beri en önemli sorunlarımızdan biri. Bu sınavı, ana muhalefetin anayasa mahkemesine götürüp iptal ettirmesiyle oluşan mağduriyet 17 yıl sürdü. 2022 yılında çıkarılan Öğretmenlik Meslek Kanunu 17 yıllık mağduriyeti hiç dikkate almadığı gibi eğitim tarihimizde yaşanan en büyük huzursuzluk ve tartışmalara kapı aralamıştır. Kariyer basamakları diye önümüze konan ve bir yığın eğitim videoları ile öğretmenlerin yaz tatilini harap eden bu uygulama ülke gündemine oturdu. Öğretmenler yokluk, yoksulluk, uzmanlık ve başöğretmenlik sınavına tabi tutulamaz. Herkes bilmelidir ki, öğretmenlerin imtihanı hem çetin hem de meşhurdur. Kanun ve yönetmeliğin çıkma aşamasında ve sonrasında itirazlarımızı çok güçlü bir şekilde ortaya koyduk. Birkaç maddeden ibaret kariyer basamakları, 3600 ek gösterge ve aday öğretmenlik dışında hiçbir şey içermemektedir. Sadece bu yönüyle bile dağ fare doğurmuştur." dedi.

"Sınav tartışması bir an önce son bulmalıdır"

Meslekte yükselmede uygulanan sınavın iptal edilmesi gerektiğini vurgulayan Köse, Bu iş sınavla olmaz, sınav iptal edilmelidir. 17 yıldır yeni bir düzenleme yapılmaması dolayısıyla, gün farkıyla sınava giremeyen arkadaşlar bugün mesleğin 27. yılındalar. Dolayısıyla 27. yılında uzman olacak bir öğretmenin başöğretmenlik için 37. yılını beklemesi kabul edilemez.  Hele ki öğretmenlerin yaz tatilleri harap edilerek, yüzlerce saatlerine ipotek koyup gelişimlerini ve branşlarını ilgilendirmeyen içerikler izletip sınav yapılması mantığa aykırıdır. Uzman ve Başöğretmenlik sınavları iptal edilerek öğretmenlere kıdemlerine uygun şekilde bu unvanlar verilmelidir. Bu sınav halde iş ve iç barışı bozar. Eğitim-Bir-Sen olarak son iki toplu sözleşmede ortaya koyduğumuz çözüm önerisinin arkasındayız: Sürecin başından beri ifade ettiğimiz 8 yılını dolduran uzman, 12 yılını dolduran başöğretmen özel hizmet tazminatından yararlanmalıdır. Sınav şartı aramaktan vaz geçin artık! Kanunun bu haliyle uygulanması, okullardaki çalışma barışı bozacak, bu durum da eğitim öğretime olumsuz bir şekilde yansıyacaktır. Hükümeti meclisin açılması ile birlikte yasa ile ilgili düzenlemeye davet ediyoruz. Öğretmenlerin 60 yıllık hayali olan bir oldubitti ile yasalaştırılan Öğretmen Meslek Kanunu; Öğretmene destek kanunu olsun dedik, öğretmenlerin kâbusu olmasın, Hükümeti sesimizi duymaya, Meclisin açılması ile birlikte yasal düzenleme yapılarak yanlıştan dönmeye çağırıyoruz. Meslek kanunu köstek değil destek kanunu olsun." diye konuştu.

"Hükümet, eğitim ödeneğinde geçmişi telafi etmeli, 2023 enflasyonu dikkate atmalı"

2022–2023 Eğitim Öğretim Yılı, eğitim çalışanları açısından önceki yıllara göre ekonomik zorlukların daha fazla hissedildiği bir yıl olacağını belirten Köse, "Yıllar içinde erimiş, artık eğitim öğretim ödeneği olmaktan çıkmış ve ülke gerçeklerinden uzak kalmıştır. Öğretmenler, yokluğa ve yoksulluğa terk edilmemeli. Alım gücünü arttıracak, eğitim çalışanlarını rahatlatacak mali haklarda iyileştirme yapılması elzem olmuştur. Her eğitim öğretim yılı başında sadece öğretmenlere verilen eğitim-öğretim tazminatı tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde en az bir maaş tutarında verilmelidir. Eğitim çalışanları bir bütündür. Öğretmen ve öğretmen dışı çalışanların arasında ayrım son bulsun. Bilindiği gibi yıllık enflasyon yüzde 80'i aşmıştır. Hissedilen enflasyon ise bunun çok ötesindedir. 2023 yılı enflasyonunu merkez bankası yüzde 20 civarında öngörürken, OECD yüzde 40 olarak tahmin etmektedir. Bütün bunlara rağmen hükümet öğretmenlere verilen eğitime hazırlık ödeneğinde en ufak bir artış dahi yapmamıştır. Bu durumun kabul edilebilir yanı yoktur. Hükümet, eğitim ödeneğinde hem geçmişi telafi etmeli,  hem de 2023 yılı enflasyonunu dikkate almalıdır. Eğitim çalışanlarının kimseye muhtaç olmadan insanca yaşayacakları bir maaşı olmalıdır." şeklinde konuştu.

"Hükümet bankaların sömürü çarkına dur demelidir"

Bu sene banka promosyon sözleşmelerinin de önemli bir sorun olarak karşılarında durduğunu söyleyen Köse, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

Yüksek enflasyon, özellikle son bir yılda yapılan banka promosyon sözleşmelerini değersiz hale getirmiştir. Kamu görevlilerinin zararı büyüktür. Enflasyonun neredeyse 10 katı kâr yapan bankalar banka promosyon sözleşmelerini güncellemeye yanaşmamakta ve kârlarına kâr eklemeye devam etmektedirler. Bu zamana kadar promosyon sözleşmelerinin güncellenmesi ile alakalı vermiş olduğumuz dilekçelerin büyük çoğunluğuna ret cevabı geldiği gibi verilen promosyonun çok daha fazlasını tazminat olarak talep etmektedirler. Bankaların bu vurdumduymazlığını bir yere koymak mümkün değildir. Bankalar bu tavırlarına devam ederlerse bedelini ağır bir şekilde ödeyeceklerini bilmelidirler. Bu husustaki mücadelemizden asla vazgeçmeyecek verilen ret cevaplarını sineye çekmeyeceğiz. Hükümet de bütün bu yaşananlara seyirci kalmamalı bankaların sömürü çarkına dur demelidir. Bankalara son çağrımız şudur: Gelin kamu çalışanlarına kulak verin ve banka promosyon sözleşmelerini günün şartlarına uygun olarak bir an önce güncelleyin.

"Yüksek kira fiyatları kamu görevlilerinin İstanbul'dan gitmek için tayin istemelerine yol açtı"

Büyükşehirlerde görev yapan memurlara kira fiyatları başta olmak üzere artan hayat pahalılığı karşısında direnebilmeleri için "büyükşehir tazminatı" adı altında ek ödeme yapılmasını talep eden Köse, "Yüksek enflasyon, İstanbul'da en çok da kira fiyatlarını vurmuştur. Yeni atanan öğretmenler İstanbul’da kiralık ev dahi bulamamaktadır. Geçinemeyen öğretmenlerin öğrencilere faydası olmaz.  1 Temmuz 2023'e kadar %25'ten fazla ev kiralarına zam yapılamaz kararı bile kira fiyatlarının artmasını durdurmaya yetmemiştir. Yeni ev tutacakların Allah yar ve yardımcısı olsun. Şehrin banliyölerinde bile ucuza ev kiralamak mümkün değildir. Kira fiyatları 5 ila 15 bin arasında değişmektedir. Bu durum, kamu görevlilerinin İstanbul'dan gitmek için tayin istemelerine yol açmış, İstanbul adeta bir sürgün yeri olmuştur. İstanbul'a en son atanan 10 bin öğretmen, ev bulmakta çok zorluk çekmekte, üç beş öğretmen bir araya gelerek ev tutmak zorunda kalmaktadır. İlk atamalarda kontenjanların büyük çoğunluğunu İstanbul'a açarak İstanbul'un devlet memuru ihtiyacını çözmek mümkün değildir. Devletimiz acilen büyük şehirlerde yaşayan kamu görevlileri için Büyükşehir tazminatı adı altında ilave kaynak sağlamalıdır. Yoksa bu işin sonu, İstanbul'dan kaçış ya da eskiden olduğu gibi memurların ek iş yapmak zorunda kalması olacaktır." dedi.

"Mesele güvenlik ve temizlik ise bakanlık hiçbir fedakârlıktan kaçınmamalı, İŞKUR şartları yeniden düzenlenmeli"

Bakanlığın okullarda görev yapan personel ihtiyacının karşılanması noktasında yaptığı açıklama sonrasında İŞKUR üzerinden yapılan alımlarda ağır şartların sunulduğunu, bu sebeple persnel alımı yapılamadığını kaydeden Köse,  "Bu yıl TYP/İŞKUR kapsamında personel alımına getirilen ağır şartlar birçok okulun personel bulamamasına yol açmıştır. Okullar yine temizlik ve güvenlik ihtiyacını veli bağışlarıyla karşılamak durumunda kalmıştır. Okul aile birliği personel ihtiyacını karşılamakta aşırı zorlanmakta personelin maaşını verecek kaynak bulamamaktadır Bu da, okulları daha az personelle temizlik ihtiyacını gidermeye zorlamakta, veli ve öğrenci memnuniyetini düşürmektedir. Okullara gönderilen bütçeler ise okulların ancak temizlik malzemesi ihtiyacını karşılamakta, onun dışındaki ihtiyaçlara yine okul aile birliği el atmak zorunda kalmaktadır. Mesele güvenlik ve temizlik ise bakanlığımız hiçbir fedakârlıktan kaçınmamalıdır Bu bağlamda TYP/İŞKUR şartları yeniden düzenlenmeli okulların istediği kadar personel tahsis edilmeli, okul ile veli sürekli karşı karşıya getirilmemelidir. Ayrıca okulların temizlik ve personel ihtiyacı dışında ihtiyaçlarının olduğu da hesaba katılmalıdır. Bunun için öğrenci sayısını esas alan okul bazlı bütçe uygulamasına acilen geçilmelidir." şeklinde konuştu.

"İlçe ve şube müdürlerinin özlük hakları yeniden düzenlenmeli"

İlçe ve şube müdürlerinin ciddi hak kayıpları yaşadığını da vurgulayan Köse, son olarak şu ifadeleri kullandı:

İlçe Müdürleri ve şube müdürlerinin özlük haklarının bir an önce düzenlenmesi elzemdir. Öğretmenken, uzman olan ilçe müdürleri ve şube müdürleri bu kadrolara geçince uzmanlıkları düşüyor ve uzman olamıyorlar. Sebebi nedir kimse bilmiyor. İlçe müdürleri ve şube müdürleri madem uzman olamıyor. Öyleyse gelin özlük ve maddi haklarını yeniden düzenleyelim."

Eğitim-Bir-Sen İstanbul Şubeleri adına açıklama yapan 1 Nolu Şube Başkanı Mükremin Köse aynı zamanda MTSK ücretlerinde iyileştirilme yapılmamasını eleştirdi ve MTSK ücretlerinde artış istedi. Yine memurların ve şeflerin ek gösterge sorunlarına değinerek burada yaşanan sorunun giderilmesini talep etti, görevde yükselme ve ünvan değişikliği sınavlarının belli aralıklarla yapılması gerektiğini de vurguladı.

Sayın Köse, konuşmasının sonunda 76. Madde atamalarının alanda meydana getirdiği sıkıntılara ve yardımcı hizmetler sınıfının taleplerine de değindi.

Basın Açıklamasına  katılan üyelerimize ,bizleri yalnız bırakmayan basın mensuplarına ve emniyet güçlerine teşekkür ederiz.

Mükremin Köse