Eğitimciler Birliği Sendikası Konya Üniversite Şube Başkanı Şenol Metin, “Yükseköğretim Kurulu son zamanlarda Yeni YÖK Konsepti çerçevesinde akademinin nabzını tutmaya, sorunlarına yapıcı yaklaşımlarda bulunuyordu. Ancak pazartesi günü akademisyenlerin maillerine düşen bir anket ile bizi hayal kırıklığına uğrattı. Cumhurbaşkanımızın tanımlaması ile üniversitelerimizi Akademik Klan’ların kontrolünde olduğu görüntüsü veren bir uygulamaya imza attı” dedi.

Eğitimciler Birliği Sendikası Konya Üniversite Şube Başkanı Şenol Metin’in açıklaması şöyle:

Ankette akademisyenlere Doçentlik Yabancı Dil Puanının yükseltilip yükseltilmemesi ile yükseltilecek ise 65, 70, 75 puanlarından hangi puanları tercih edecekleri soruldu.

Yükseköğretim Kurulu karanlık mahfillerde lobi sistemi içerisinde alınmış olduğu açık bir karara sayısal gerekçe, demokratik meşruiyet bulmak için düzenlendiği gizlenemeyen bu ankete dair ilk olarak sorulması gereken şu;

Yükseköğretim Kurulu, 2018'de Doçentlik Yabancı Dil Puanını 65'ten 55'e düşürürken hangi bilimsel saikle, hangi akademik vizyon ile karar verdi de bugün aynı YÖK Yabancı Dil Puanını 65, 70, 75’e yükseltmeyi planlamaktadır?

Yükseköğretim Kurulu gibi Türk Biliminin tepe örgütlenmesinin kararlarını alırken verilerle, bilimsel saiklerle ve bir stratejik vizyon ile hareket etmesi esas iken Doçentlik Yabancı Dil Puanını 65'ten 55'e düşürüp daha 3 yıl bile geçmeden 55'ten tekrar 65, 70, 75’e yükseltmeyi planlamakla Yükseköğretim Kurulu, Türk Akademisini yönetme kapasitesinin olmadığını deklare etmiştir. Daha önce defaatle vurguladığımız 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu yeniden yazıma tabi tutularak bir reform çerçevesinde siyasal sorumluluğu da tesis edecek Bakanlık tipi örgütlenmeye geçmek zorunluluk olmuştur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı hiçe sayıldı

Bu anket ile ilgili söylenmesi gereken ikinci husus, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Doçentlik sürecindeki vesayeti, engelleri kaldırın’ talimatı üzerinden henüz 4 yıl bile geçmeden bir anket ile Cumhurbaşkanımızın iradesini yok sayan, akademinin Akademik Klanların kontrolünde oluğu mesajı veren bu süfleyi kimin verdiğini YÖK Başkanımız Yekta Saraç Hocamın tetkik edeceğini umuyorum.

Özelde doçentlik sürecinde genelde ise tüm bilimsel unvanların nasbı sırasında geçerli olan akademinin Yabancı Dil Politikaları noktasındaki bazı sorun alanlarına değinmek istiyorum. ‘Sömürge miyiz ki, bu kadar Yabancı Dil hayranlığı’ diye başlamak isterdim, ancak elitistlere alan açmamak için eleştiri hakkımı saklı tutuyorum. Doçentlik Bilim Alanları üzerinden doçentin istihdam edileceği alan dikkate alınarak ihtiyaç duyulan Yabancı Dil, bu dilin okuma-anlama, yazma, konuşma gibi yeterlilik alanları ve düzeyleri detaylı bir analize tabi tutularak üniversitelerin Yabancı Dil Puanını ilan koşullarında istemesi üniversite özerkliğine daha uygun bir yaklaşımdır. Örneklendirmek için Türk Dili ve Edebiyatı alanında çalışacak bilim insanının Türk Dili ve Edebiyatı ile ilgili hiçbir bilimsel çalışmanın olmadığı Japoncadan yeterli puanı alması halinde Doçent unvanına atanabilmektedir.

Bu nasıl bir akademik kaygının mahsulüdur?

Yine 15-20 yıl öncesinde atanırken belgelenmiş Yabancı Dil Puanının geliştirilmesi, periyodik vizelenmesi gerekirken Yükseköğretim Kurulu'nun Doçentlikte 3 yıl önce düşürdüğü Yabancı Dil Puanı tekrar yükseltmeyi düşünmesi anlaşılır değildir.

Yine FETÖ Üniversiteleri 15 Temmuz öncesi TOEFL Sınavları yapmakta idi. Bu sınav sonuçları ile yüzlerce kişinin akademide görev aldığını değerlendiriyoruz. Bu belgeler konsulte edilmeden 2018'de düşürülmüş Dil Puanını yükseltmeye çalışmakta anlaşılır değildir?

Yine bir kısmı FETÖ ile bir kısmı da diğer kirli ideolojik,ve mali çerçeveli networkların koordinesinde ağırlığı Doğu Avrupa ve Türki Cumhuriyetler olan ülkelerde verilen Yabancı Dil Puanı belgeleri üzerinden bir inceleme yapmadan 2018'de düşürülmüş Dil Puanını yükseltmeye çalışmakta anlaşılır değildir?

FETÖ Üniversitelerinden, Doğu Avrupa, Türki Cumhuriyetler ağırlıklı olmak üzere gerektiğinde alınan Yabancı Dil Puanları belgelerinin ise YÖKDİL, YDS benzeri bir sınavla geçerlilik testine tabi tutulması gerekmektedir. Bu konuda Yükseköğretim Kurulu, üniversitelere genel bir inceleme, gerektiğinde belgenin yenilenmesini isteme yetkisi talimatı vermelidir.

Sonuç olarak;

Sahte dil belgelerinin sıradanlaştığı bir sistemde yüksek dil puanı istemek; akademik titr üzerine kurulu akademide Cumhurbaşkanımızın 'Akademik Klan' olarak işaretlediği muesses nizamı muhkem kılacaktır. Akademik titr almayı kolaylaştırmak ne kadar yanlışsa zorlaştırmakta o kadar yanlıştır.