Yapısal çözümler üretmek yerine günübirlik düzenlemelerle iş kotarmaya çalışan MEB, alan değişikliği atamaları konusundaki yaklaşımıyla güvenilirlik çıtasını iyice düşürdü. Sözler verilerek, bu sözleri yerine getirmek için yönetmelikte değişiklik yapılarak insanlarda büyük umutlar oluşturulmasına rağmen ne verilen sözde duruldu ne de yönetmeliğe uyuldu; binlerce öğretmene de hayal kırıklığı yaşamak düştü.

2013 yılına kadar düzenli şekilde yapılan alan değişikliği atamaları 2014 yılında “Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği”nde yapılan değişiklikle tarihi belirsiz hale getirilmiş ve belirli bir takvimin dışında Bakanlığın keyfî tasarrufuna indirgenmişti. Sonrasında artan kamuoyu baskısı karşısında geri adım atan MEB, 30 Ağustos 2017’de yayınladığı duyuruyla alan değişikliği başvurularını Aralık ayında alacağını bildirmişti. Fakat 18 Aralık’ta yayınladığı açıklama, umutla bekleyen binlerce öğretmende şok etkisi yaratmıştır. Buna göre alan değişikliği atamasının kapsamı olabildiğince daraltılmış ve çok sınırlı sayıda insanı ilgilendirecek boyuta indirgenmiştir. Değişiklik yapılacak alanın da diplomaya değil sertifikaya dayalı olarak yapılacağı duyurulmuştur.

Alan değişikliği sınırlamasına, atama bekleyen öğretmenleri gözeterek gittiğini belirten İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü, yönetmeliğe aykırı uygulama yaparken, hangi tarafını düzelteceğimizi bilemediğimiz çelişkilere de imza attı. Yıllarca yapılan yanlış istihdam politikaları nedeniyle branşı dışında alanlara ataması yapılan öğretmenler mağdur olurken aynı zamanda eğitim sistemi de büyük zararlar gördü. Öğretmenlerin niteliği eğitim sisteminin en temel sorunsalı olarak gösterilirken öğretmeni alanı dışında çalışmaya zorlamanın mantığını anlamak mümkün değil. Ayrıca değişikliği yapmamak için hassas nokta olan atama bekleyen öğretmenlere sığınmak inandırıcı olmadığı gibi samimiyet sorgulamasını da beraberinde getiren bir çelişki taşıyor. Alan değişikliği kesinlikle öğretmen ataması istihdamına engel teşkil etmemektedir. Yoksa alan değişikliği yapan öğretmenin boşalttığı yere atama yapabileceğini düşünmeyen MEB, ikinci üniversitesini bitiren öğretmenin diplomasını atama bekleyen öğretmenin diplomasından değersiz mi görmektedir?

Yapılan duyuruda dikkat çeken en önemli unsur da ‘’sınıf öğretmeni olarak görev yapmakta iken 540 saatlik ‘zihinsel engelliler sınıfı öğretmenliği eğitim programını’ başarıyla tamamlayan öğretmenlerin özel eğitim alanına geçiş yapabileceği’’ idi. Özel Eğitim branşında atama bekleyen adayın az olmasını gerekçe gösteren MEB, dört binden fazla özel eğitim öğretmen adayının kapıda atama beklediği gerçeğini nedense görmüyor. Zihinsel engelliler eğitimi gibi hassas bir alanın dört yıl eğitimini almış diplomalı eğitimciler yerine alana yabancı olan sertifikalı eğitimcilere teslim edilmesi de ayrıca tartışmaya değer bir konu olarak dikkat çekiyor.

MEB alan değişikliği atamalarını, yapmamış sayılacak kadar sınırlandırmakla norm fazlası öğretmenlerin mağduriyetini göz ardı etmiştir. Mesela Teknoloji Tasarım branşında norm fazlası olan bir öğretmen Türkçe Öğretmenliği diploması aldığı halde yeni branşına neden atanamamaktadır? Önünde hiçbir engel olmayan bu atama neden gerçekleştirilmiyor?

Kendi branşında çalışamayan, ikinci üniversite okuyarak yeni branşına geçmek isteyen, yan dalda görev yaparken esas branşına dönmek isteyen tüm öğretmenlerin,  yönetmelikte belirtilen haklarına uygun olarak, diplomaya dayalı alan değişikliği hakları tekrar verilmelidir. Bir kereye mahsus da olmamalı, temel hukuk ilkeleri ve adil bir personel yönetimi sisteminin makul değerlerine yaslanmış  şekilde “alan değişikliği”nin periyodik ve öngörülebilir bir takvime bağlanması gerekmektedir. 

Özgür Eğitim-Sen olarak bu konuda defalarca bulunduğumuz çağrıyı yineliyoruz: Eğitim sisteminin temel bileşeni olan öğretmenlerimizin keyfi uygulamalarla mağdur edilmesi, önlerinin kapatılması, talep ve beklentilerinin görmezden gelinmesi kabul edilemez bir durumdur. MEB’den beklentimiz; üstesinden gelmeye çalıştığı onca sorunun yanı sıra yeni sorun ve problem alanları yaratmadan, her yönünü titizlikle düşünerek yapacağı planlamalarla, eğitimin en önemli unsurlarından biri olan öğretmenlerin bu konudaki mağduriyetlerini gidermesidir.