ARTIK YETER!

MEB ve Maliye Bakanlıkları sanki bu hükümetin bakanlıkları değilmiş gibi hareket ediyor. Yetkili sendika Eğitim-Bir-Sen, toplu sözleşmeyi sanki başka bir ülkenin hükümetiyle imzalamış. Bilindiği gibi sınav ve nöbet ücreti son Toplu Sözleşmenin iki önemli kazanımı. Toplu Sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten bu yana iki bakanlık âdeta ayak diretiyor. Bugün yarın denilerek Mayıs ayına geldik.

Bürokrasinin görevi, kanun hükmünü uygulamaktır, kanun hükmündeki toplu sözleşmeye direnmek değildir. Kimse sorumluluğu üzerine almak istemiyor. Herkes topu birbirine atıyor. Kurumların topu birbirine atması, devlet ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır. Dört ay geçmesine rağmen basit bir sorunu çözmemek, suç işlemektir.

Maliye ve MEB, el ele verip kaynak aktarımı sorununu çözecekken MEB'in elindeki kaynağın paylaşımını yeniden düzenlemesi ve ücretlerde indirime gitmeyi tasarlaması, yenilir yutulur bir şey değildir. Bundan daha kötü çözümü başka bir bürokratik kurum bulamaz herhalde. Tam bir fecaat!

Devleti, 100 milyon TL bulup aktaramıyor pozisyonuna düşürmek en hafifinden ayıptır. Hele dört aydır bir arpa boyu mesafe almamak... Ben uygun kelime bulmakta zorlanıyorum. Üç kuruşluk ücret, devletin hangi yarasına merhem olacaktır doğrusu merak ediyorum.

Toplu Sözleşme hükümlerini çeşitli bahanelerin ardına sığınarak kadük bırakmak, yetkili sendikaya kumpastır, komplo kurmaktır. Bu komplonun şu ya da bu şekilde parçası olanlar, tez elden yaptıkları yanlıştan dönmelidir. Yoksa bunun bedelini ağır bir şekilde ödeyeceklerdir. İstediğimiz şeyler çok basit: Toplu sözleşme hükümleri gereği sınav ve nöbet ücretlerini, aday öğretmenlerin eğitime hazırlık ödeneğini ödeyin.

Hükümete çağrıda bulunuyoruz: Bakanlıkların senkronizasyonunu sağlayın ve Toplu Sözleşme hükümlerini uygulayın. Yoksa görüşme dönemi bitiyor, yargı, eylem, boykot... dönemi başlıyor.

Erol ERMİŞ

Eğitim Bir Sen 

İstanbul 3 Nolu Şube Başkanı