ÖZMEN Açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Aslında bir gün doğruyu bir eğriyi müdafaa edenleri, bir gün hayır çeşmesinde bir gün şer çeşmesinde su içenleri pek muhatap almaya değmez. Çünkü onlar bugün söylediklerini yarın inkar ederler. Çünkü onlar bir gün dost olur bir başka gün düşman olurlar. Çünkü onların ne gün kimlerle iş tutacağı belli olmaz. Karda yürüyüp izlerini kaybetmeyi marifet bellerler. Yüzde dost arkada kuyu kazımayı başarı görürler.

Muhatap alınmaya değmezler, çünkü henüz rüştlerini ispatlayamadılar. Girdikleri her sınavda bocalamış her sınavda sınıfta kalmışlar. Henüz dosdoğru istikamet üzere olmanın ne olduğunun farkında değiller. Henüz elif gibi dimdik durmanın her türlü ahlaksız teklifi elinin tersiyle redetmenin faziletlerinden haberdar değiller. Henüz kartal olmanın, şahin olmanın zevkini tadım av için kavga vermenin erdeminden haberdar değiller. Akbaba gibi kuzgun gibi karga gibi hazır leşe konmayı marifet olarak görürler.

Bakmayın siz bugün bölücülüğe karşı duruyorlar gibi görünseler de dün onlar için ortak düşman Türk Milliyetçileriydi.

Bugün orduya sahip çıkar görünseler de dün orduyu darmadağın edenlerle aynı yolda yürüyorlardı. Bugün terörle mücadele edilmelidir deseler de aslında dün pazarlık masasındaydılar, akil insandılar hayvanlar bile anladı bu çözümü siz anlamadınız hadsizliğindeydiler.

Bugün “FETÖ” terör örgütü dediklerine bakmayın aslında dün birlikte iş tutuyorlardı, birlikte maklubeye kaşık çalıyorlardı, nikah tazeleyip bozmayla meşguldüler.

Bakmayın siz şimdi afralarına tafralarına, kahramanlık nutuklarını atmalarına. Kucaklarında ninnilerle büyüttüler bunları. 2010 da KPSS sınav yolsuzluğunu üstünü kapatmak için az uğraşmadılar.

Andımıza karşı nasıl kin kustuklarını dost düşman herkes gördü. Cumhuriyetin kurucu değerleriyle problemli olan üstadlarını da bu millet unutmadı. Kapalı kapılar ardından yine Şeyh Said-i alkışlayanlarla yol arkadaşıdırlar, kimi zaman Mustafa Sabrici kimi zaman Seyit Rızacı, kimi zaman Barzanicidirler.

Anlayacağınız tabii tutuldukları her sınavı kaybettiler. Yukarıda sadece birkaç tanesini örneklediğimiz bu gelgitlerin ne anlama geldiğini feraseti olanlar bilir. Vatandan, milletten, devletten yana söyleyecek tek sözleri olmayanlar varsa yoksa on beş Temmuz’da şunu yaptık bunu yaptık palavralarıyla vatanseverliklerini ispatlamaya çalışmaktalar.

Türkiye Cumhuriyeti ve dahi Türk Devletleri beş bin yıldır tarih sahnesinde vardırlar. Var olan ömürlerinde yalnızca on beş temmuz akşamı devletin var olduğunun farkında olanlar bunun haricindeki zamanlarda da devleti sahiplenmenin gerekliliğinin farkında bile değiller. Devletin bir sürekliliği vardır ve devlette nereden ve kimden gelirse gelsin dün, bugün, yarın yapılan her türlü taciz ve tecavüze karşı canını ortaya koyanları bu millet iyi tanır. Aynı zamanda devletin sırtına kene gibi yapışıp kanını emenleri de çok iyi tanır.

Burada bile başkalarının emeğini yok sayarak ne kadar güvenilmez olduklarını ortaya koymaktalar. Her şeyden önce özel haraketteki hilal bıyıklı yiğit evlatlara karşı vefasızdırlar. Balgat’tan yükselen gür sesi herkes takdir ederken bu sendikanın başkanları görmüyor. Yedi Ağustos Yenikapı ruhunun birliğinden rahatsızdırlar.

Sonuç olarak; öyle görülüyor ki birileri bu ara fena halde telaş ve panik içerisindedir. Her eline kalemi aldıkça Türk Eğitim Sen’e ve Milliyetçilere saldırmanın nedeni hesap korkusudur. Çünkü devlet normalleşmeye başladıkça geçmişte yapılanların hesabı da sorulacaktır. Anadolu da güzel bir söz vardır. Bıldır yediğin hurmalar, gün gelir seni tırmalar” İşte bütün telaşın nedeni budur.

Remzi Özmen

Türk Eğitim Sen İstanbul 8 NO’lu Şube Bşk.