İlimiz Gölköy ilçesinde yaşanan ve ulusal basına da yansıyan başarı belgesi skandalıyla ilgili olarak malum sendikanın Ordu il başkanı, seviyesi malum bir açıklama yapmış.

Öncelikle Sayın Başkana tavsiyem odur ki, eğer fasık arıyorsan (TDK Sözlük/Fasık: Allah'ın emirlerini tanımayan, sapkın, günah işleyen.) başını uzaklara kaldırma, şöyle yakın çevrene bak!

Türk Eğitim-Sen teşkilatının her bir yöneticisi hukuku da hakkı da  bilen ve bu şuuru hayatının her anında yaşayan kimselerdir.

Yıllardır kamuda adaleti öldürenlerden, liyakati katledenlerden, çekirdek çitler gibi çatır çatır kul hakkı yiyenlerden hak-hukuk nasihatı alacak değiliz!

Sayın Genel Başkanımızın kamuoyu ile paylaştığı bilgiler, Ordu teşkilatımızın kendisine aktardığı bilgilerdir.
Günahları paçalarından akanlar, yapıp ettikleriyle yıllardır Ordu’daki eğitim çalışanlarının ahını alanların, Türk Eğitim Sen’e sendikacılık ahlakı tavsiyesinde bulunmaya hakkı da haddi de olamaz!

Öncelikle bilinsin ki, Türk Eğitim-Sen bilgi ve belge olmaksızın hiçbir açıklama yapmaz. Kaldı ki Gölköy İlçe Milli Eğitim Müdürünün, Vefa Grubunda görev yapanlardan malum sendikanın ilçe başkanına “Ek 1'de puanlamasına destek olsun” diye ödül verildiği beyanı ortadayken, bulanık suda balık avlamayı alışkanlık haline getiren malum sendikanın şube başkanı gündemi çarpıtma gayretiyle açıklama yapmış ve “Bu kaymakamın takdiridir, ilçe milli eğitimin ödül verme yetkisi yok” diyerek de engin sendika bilgisiyle tevil yoluna başvurmuştur. 

Vefa Grubu’nda gönüllü olarak 20 eğitimci görev almış hatta bu sayı daha sonraki görevlendirmelerle daha da artmıştır. Kaldı ki görev halen devam ediyor. Aldığı ödülle gündem olan şahıs da koordinasyonu sağlamakla görevli olanların içerisinde. Telefonlara bakıyorlar ve alanda yardımı  dağıtan gönüllü görevlileri yönlendiriyorlar, onlar da gelen bilgiler doğrultusunda belirlenen adreslere gidip yardımları ulastırıyorlar.

Ödül, neden tüm gönüllülere verilmiyor? 
Vefa Grubu’nun görevi henüz devam ederken bu ödülün verilmiş olmasının hikmeti, yönetici atama sürecinin arifesinde olunması mıdır? Ki ilçe müdürünün beyanı da bu ihtimali güçlendirmektedir.

Kaldı ki malum-senin bu ilçe başkanına Aralık 2019'da da belge verilmiş. Bu son belgeyle üç belgesi olduğu için “Üstün Başarı Belgesi” almaya hak kazanmış oluyor. Gelsin ek puan, demek için daha ne olması gerekiyor? Yani arkadaşın “EK-1 puanlamasına önemli bir destek” sağlanıyor!

Henüz tamamlanmamış bir göreve (ve daha önce aralık aylarında verilen ödül nisan ayında) verilmişse kamuoyunun bunu nasıl algılamasını bekliyorsunuz?

Malum sen'in sayın şube başkanı, herkesin bildiği gerçeği tevil edemezsin! 

İddia ettiğin gibi yanlış veya eksik bilgi yok, tek bir tek gerçek var: O da ilçe başkanına ek puan kazandırma gayreti!

Türk Eğitim-Sen bu güne kadar hep gerçeği ortaya koymuştur. Gerçek de apaçık ortadadır. 

Ödülü Kaymakam verir ama teklifi İlçe Milli Eğitim Müdürü yapar, bunu bilmemek mümkün olmadığına göre sayın başkanın gayreti gerçeği saptırmak için ortaya konulan boş hezeyandan başka bir şey değildir.

Vefa Gruplarında görev alan tüm arkadaşlarımız, tabii ki ödül peşinde değiller, hepsi Allah rızası için hizmet ifa ediyorlar.

Ancak tabii ki marifet iltifata tabidir. Ancak iltifat, ayrımcılık olarak kullanılırsa orada marifetin kıymeti olmaz! 
Doğru olan, bu faaliyetlerde görev alan bütün kamu görevlilerinin ödüllendirilmelidir. Bunun aksi her inisiyatif, hem vicdanları incitir hem de kamu çalışanları arasında ayrımcılık yapmak demektir.

Bir sendika başkanına düşen de ayrımcılığı savunmak ya da idarenin yaptığı yanlışı tevil etmek değil, yapılan yanlışlığın düzeltilmesine çağrı yapmaktır. 

Hele ki bu sayın şube başkanı yaptığı açıklamayla, kendi üyelerine bile haksızlık yapılan bir durumda (çünkü vefa grubunda görev aldan ve ödül alan sendika ilçe başkanının üyesi olan onlarca meslektaşımız sözkonusudur) sendikacılığın asgari standartlarının bile dışında kaldığını görmelidir.

Ülkemiz korona virüsü belasıyla mücadele ettiği bu zamanlarda hiç ihtiyacımız olmayan şey, hala kamuda ayrımcılıkla muhatap olmaktır.

İnşallah ülkemiz, koronayı da yenecek, kamu çalışanlarını ötekileştiren ve ayrıştıran ayrımcılık virüsünü de tedavülden kaldıracaktır.

Son söz olarak tekrar ediyorum ki; Türk Eğitim-Sen yalan söylemez, iftira atmaz! Kul hakkı yemeyi kendilerine hak görenlerden de asla nasihat almaz!

Mübarek Ramazan günlerinin ruhuna uymayan yanlış düzeltilsin, Gölköy’de vefa grubunda görev alan tüm meslektaşlarımıza başarı belgesi verilsin.

Ordu’muza da ülkemize de yakışan budur...

Ömer Okumuş 
Türk Eğitim-Sen Ordu Şube Başkanı