25 Ekim Cuma günü Özgür Eğitim-Sen Genel Merkezi’nde gerçekleşen Özgür Eğitim Sohbetleri’ne Yazar Hüseyin Su konuk oldu.'Nuri Pakdil Anısına' başlıklı sohbet programı Özgür Eğitim-Sen Genel Başkan Abdulbaki Değer'in takdimiyle başladı.

Özgür Eğitim Sohbetleri’nin üçüncü programında Edebiyatımızın önemli ismi Hüseyin Su'yu ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten Abdulbaki Değer, inancımız gereği sohbetimizde konu edineceğimiz Nuri Pakdil'in aziz ruhu için 'Fatiha' okuyarak başlayalım dedi. Ardından: Nuri Pakdil gibi büyük isimlere ihtiyacımızın gittikçe arttığını görüyorum, hissediyorum ve maalesef bu ihtiyaca paralel de zamanımızda büyük isimler  gittikçe azalıyor. Tarkovski'nin “Nostalghia” filminde 'Deli' Domenico söylediği uzun tiradda meydandaki kalabalığa şöyle sesleniyordu: '..Fazla büyük usta kalmadı. Zamanımızın gerçek kötülüğü budur.' Bu galiba günümüz dünyasının her yerinde hissedilen bir durum. Nuri Pakdil gibi büyük isimlere, özgün, özerk, özgür, kendi sözü, duruşu olan insanların varlığıyla toplumumuzun geleceği arasında doğrudan ilişki var. Dengesini yitirmiş bir çağı dengeye oturtmaktan bahseden Nuri Pakdil gibi Özgür Eğitim-Sen de eğitim alanında hem söylemi hem de ilişki ağıyla bu tarz bir duruşun adresi olmayı sürdürme gayretindedir. Bu açıdan 'düşünsel, yazınsal' gerçekliği ile yüzleşmek yerine 'efsaneleri' anlatılarak bir anlamda 'uzaklaştırılan' büyük bir ismi ona arkadaşlık, dostluk, yol ve dava arkadaşlığı etmiş yine büyük bir isimden, Hüseyin Su'dan dinleyeceğiz. Sözü çok uzatmadan Hocam tekrar başınız sağ olsun, başımız sağ olsun, geldiğiniz için çok ederiz' diyerek sözü Hüseyin Su'ya bıraktı.

Nuri Pakdil tavizsiz bir duruşa, sarsılmaz bir inanca sahiptir!

Nuri Pakdil'i rahmetle, minnetle ve özlemle andığını belirterek konuşmasına başlayan Hoca; 'Nuri Pakdil için çok dua etmenizi rica ediyorum' dedi. Katılımın çok yoğun olduğu programda katılan herkese teşekkür eden Hüseyin Su; Nuri Pakdil efsaneleştirilerek adeta anlaşılması önünde engel oluşturulmuştur. Vefatının ardından umarım mirasıyla temas etme, o duruş ve ilkelerle buluşmanın imkanı olur. Zira Müslümanlar için çıkış yolunun bu duruş ve ilkelerle olacağına yürekten inanıyorum. Lise öğrencisiyken Edebiyat Dergisi'nin bürosunda yüz yüze başlayan tanışıklığım yaklaşık 50 yıl sürdü. Bu tanışıklıkta tavizsiz bir duruşa ve sarsılmaz bir inanca şahitlik ettim. Kendi döneminde yaşamış kim olursa olsun bu açıdan kıyas kabul etmez bir konumda olduğuna hem bu dünyada hem öte dünyada şahitlik ederim.

Hakikati ayrıntıda boğmamak gerekir

Nuri Pakdil 'dil'i, düşüncesi ve duruşu itibariyle sağ, muhafazakar, milliyetçi cenahtan uzak durmuş bu anlayıştan kendisini özenle uzak tutmuştur. Tavizsiz ve bütüncül yaklaşımıyla 'devrimci' bir insandır Nuri Pakdil. Her konuda tavizsizdir, her konuda keskindir, nettir. Net olmayı ister, net olmayı bekler. Gerekçe, mazeret kabul etmez. 'Kara siyasanın, kirli mülkiyetin' geçerli olduğu bir dünyada Müslümanların 'ayrıntıda hakikati boğmalarına' yüz vermez, bundan özenle kaçınır. Bu tür tartışmaları anlamsız, faydasız daha doğrusu işin esasına taalluk etmeyen hususlar olarak görür. O yüzden kendisi Müslümanların iç tartışmalarında, ihtilaflarında taraf olmadığı gibi bu tartışma ve ihtilafları besleyecek, derinleştirecek tavır ve tutumlardan da özellikle uzak dururdu.

İçinde bulunduğumuz döngüyü onun mücadelesini sahiplenerek aşabiliriz

Uzlaşmazlığı, tavizsizliği 'huysuzluk' olarak anlaşılmasın. Nuri Pakdil zor bir kişiliktir, evet. Ancak onun uzlaşmazlığı, tavizsizliği varoluş stratejisinden kaynaklanmaktadır. 'Direnirsek var olabiliriz' düşüncesindedir Nuri Pakdil.  'Direnerek var olabilir, uzlaşarak değil!' O meselenin ve mücadelenin bütüncül olduğunun, olması gerektiğinin bilincindedir ve meselesini bütüncül gördüğü gibi mücadelesini de bütüncül vermektedir. Ayrıca meseleyi bütüncül gördüğünün ve mücadeleyi bütüncül verdiğinin, tavizsiz verdiğinin bilinmesini de ister. Örneğin Edebiyat Dergisi'ne neyin reklamının alınmayacağına ilişkin açıklama 'sükseli bir duruş' için değil kesin bir reddin, muğlaklığa yer bırakmayan kesin bir sınırın, pazarlıksız bir konumun ilanıdır. Bu hassasiyetin, bu bilincin dışavurumudur. Bugün içinde bulunduğumuz şartlar içerisinde hala Nuri Pakdil'in vermiş olduğu tavizsiz, devrimci mücadeleye inanıyorum ve bu mücadeleyi sürdürmediğimiz sürece sürekli olumsuzlaşan bu döngüde kalmaya devam edeceğimizi düşünüyorum. Bu vesileyle Nuri Pakdil'i tekrar rahmetle anıyorum. İnşallah vefatından sonra efsanesini konuşmanın yanında-çünkü bunun da gerekli olduğu açık- düşünsel, zihinsel üretimiyle ve mücadelesiyle de yüzleşebiliriz' diyerek konuşmasına son verdi.  

Katılımcıların soruları ile zenginleşen ve derinleşen sohbetin ardından Hüseyin Su'ya ve katılımcılara teşekkür eden Abdulbaki Değer Özgür Eğitim Sohbetleri’nin dördüncüsünün 8 Kasım'da olacak' diyerek sohbeti sonlandırdı.