Türk Sağlık-Sen'den yapılan açıklama; Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının mali ve özlük hakları ile ilgili yaşanan sıkıntılar ve talepleri, hizmet kolumuzda bulunan tüm kurum ve kuruluşlarda yaşanan yönetim ve işleyiş problemleri, çalışma hayatında kamu çalışanlarını ilgilendiren meseleler ve Türkiye gündemi ile ilgili konular ele alınarak değerlendirilmiştir. 

Başkanlar Kurulu toplantımızda ele alınan tüm konular ve bunlar hakkındaki görüşlerimiz maddeler halinde aşağıda sıralanarak kamuoyunun bilgisine sunulmuştur;


1- Sadece Türkiye değil Türk Milletinin vatanı olan her coğrafyada tarafımız ve tavrımız nettir. Bugün Azerbaycan’ın işgal altındaki Karabağ’ı azadlığa kavuşturma mücadelesinin zaferle taçlanmasını diliyor ve kayıtsız, şartsız ve sınırsız olarak Azerbaycan Türklerine desteğimizi ilan ediyoruz.

2. Ülkemizde 11 Marttan bugüne sağlık çalışanları kahramanca salgınla mücadele etmektedirler. Bu mücadelede en son açıklanan resmi rakamlara göre 52 sağlık çalışanı hayatını kaybetmiş ve 30 bin arkadaşımız da virüse yakalanmıştır. Sadece bu rakamlar bile ortaya koyulan mücadelenin, yapılan fedakarlığın ve tüm olumsuzluklara rağmen yürütülen hizmetin değerini anlatmaya yeterlidir. Fakat böylesine bir çabanın içindeki sağlık çalışanlarının salgın döneminde tüm sorunlarının görmezden gelinmesi, çalışanlar adına yapılan her düzenlemenin eksik ve adaletsiz olması gibi kabul edilemeyecek bir durum yaşanmıştır.

3.  Türk Sağlık-Sen olarak başvuru, görüşme ve alanlara çıkarak yanlışları ısrarla vurgulamamıza ve çalışanların net taleplerini dile getirmemize rağmen Sağlık Bakanlığı yanlıştan dönme erdemini bir türlü göstermediği gibi ikinci bir tavandan ek ödeme fiyaskosu ile meseleyi içinden çıkılamaz bir hale sokarak sağlık ordusunu kırgın ve kızgın bir hale getirmiştir.  Bakanlık tükenmişlik sendromuna çalışanları adeta eliyle itmektedir.  

4. Yanlıştan dönmek erdem olduğu gibi zararların telafisi içinde bir mecburiyettir. Bakanlık çalışanlara bakış açısını düzeltmeli kendine de bir çeki düzen vererek çalışanların taleplerinin yerine getirmeli, kendi iradesini aşanlar ile ilgili de gerekli girişimlerde bulunmalıdır.

5. Bu anlamda yapılacak ilk iş sağlık çalışanlarının maaşlarını açlık sınırından kurtarıp yoksulluk sınırın üstüne çıkartarak uzun zamandır dile getirdiğimiz “Ek ödeme yerine tek ödeme verilsin o da maaşa zam olsun” talebimizin yerine getirilmesidir.  

6. Döner Sermaye sistemi baştan aşağı revize edilmeli, çalışan merkezli bir yapıya kavuşturularak adalet mutlaka tesis edilmelidir. 

7. Pandemi nedeniyle verilen adı tavan ama gerçekte yerlerde olan ek ödemenin yeniden değerlendirilmesi, Üniversite hastanelerinde dağıtım ile ilgili usul ve esasların adaletli bir biçimde belirlenmesi, aile hekimliği çalışanlarına yapılacak ilave ücretlerin bir an önce verilmesi ve filasyon ekiplerinde görevli çalışanlara yapılacak ödemelerin acilen belli bir düzene kavuşturulması gereklidir. Ayrıca Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda sosyal hizmetlerde görevli çalışanlara da bir pandemi ödemesi yapılmalıdır. 

8. 3600 Ek gösterge bir an önce hayata geçmelidir. Türkiye Kamu-Sen’in bu konuda hazırladığı kanun tasarı taslağı milletvekilleri tarafından Plan Bütçe komisyona getirilmiş ve burada beklemektedir. Bu taslak rehber alınarak düzenleme yasalaşmalıdır. 

9.  Covid-19 sağlık çalışanları için meslek hastalığı veya iş kazası olarak kabul edilerek hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının ailelerinin şehit yakınlarının faydalandığı düzenlemelerin kapsamına dahil edilmeleri için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. 

10. Kamuda ismi her ne olursa olsun kadrolu istihdam dışındaki tüm ucube modeller terk edilmelidir. Bu ucube istihdam modellerin nedeniyle yaşanan tüm mağduriyetlerin sonlanması için tüm çalışanlar kadrolu olmalıdır. Ayrıca hizmetli arkadaşlarımız yıllardır bekledikleri ve hak ettikleri memurluk kadrosuna kavuşturulmalıdırlar.

11. Sağlıkta şiddetin pandemi döneminde bile hız kesmeden devam ettiği görülmektedir. Ağır ve caydırıcı yaptırımların bu konuda kısa sürede etkin bir çözüm yolu olacağını düşünüyor; sağlık kurum ve kuruluşlarının sıfır toleranslı alan ilan edilerek burada işlenen her suçun ertelemesi veya paraya çevrilmesinin önüne set çekilmesini, şiddet uygulayanların acil haller dışında belirli bir süre kamu sağlık hizmetlerinden ücretli yararlandırılması gerektiğini ifade ediyoruz. 

12. Sağlık Bakanlığı sözleşmeli yönetici atamalarında ehliyet ve liyakatin bir kez daha yok sayılması, yöneticilerin önemli bir kısmının bir sendikanın mensupları olması kabul edilemezdir. Devlete sadakat yerine başka yerlere sadakatin öne çıkartıldığı bu sistem terk edilmeli ve yönetici atamaları mutlaka objektif bir sınavla yapılmalıdır. 

13. Üniversite hastanelerinde görev yapan sağlık çalışanları da aynı sorunlarla muztariptirler ve çözüm beklemektedirler. Bu konuda YÖK’ün bir an önce inisiyatif alarak üniversite hastanesi çalışanları için gerekli adımları atması geciktirilmemelidir.

Yukarıda sıraladığımız tüm meseleler konusunda Türk Sağlık-Sen olarak kararlı bir duruş göstermeyi sürdüreceğiz. Dik durarak çalışanlar adına demokratik haklarımızı tüm meşru zeminlerde kullanacağız. Çalışanların haklı talepleri için mücadeleye, ve  sorumlu ve ilkeli sendikacılık anlayışı gereği memleket meselelerinde hassasiyet ile durmaya devam edeceğiz. 

Yönetici baskısı ile çalışanların iradesine ipotek konularak yapılan üyeleşme çalışmaları gibi sendikal hareketin zayıflatılmasına yönelik her çaba, çalışanların haklarının geriye gitmesinin bir sebebi olmakta ve başka bir amaca hizmet etmektedir. Türk Sağlık-Sen çeyrek asrı aşan tecrübesi ve mücadelesiyle hak verilmez alınır düsturunu kendisine yol olarak kabul etmiş ve çalışan hakkını, hukukunu gözetmiştir. Özellikle pandemi sürecinde yaşananlar sendikamızın tekrar yetkili olarak masaya oturmasının zaruretini ortaya koymaktadır. Teşkilatımız bu amaç için var gücüyle çalışacaktır. 

Başkanlar Kurulu toplantımızda alınan kararlar hakkında her türlü meşru mücadelenin kararlıkla verileceğini kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.