Türkiye’de kimsenin itiraz etmediği, etmeyeceği hususları dile getirip yanlış işleri meşrulaştırmak gibi bir alışkanlık var. Bu alışkanlık bürokrasimizin temel alamet-i farikası iken maalesef yaygınlaşmakta Sivil Toplum Örgütlerimizi de içine alan toplumsal bir haslete dönüşmekte. Yetkili Sendikanın Genel Başkanı bir toplantıda şöyle açıklamalarda bulunuyor: “Kamu görevinde kariyer ve liyakat sistemi kurulmalı, hak ederek, hazmederek, adım adım bir devlet yönetimi icra edilmeli ve güven hissi topluma verilmeli.

“Türkiye’de ‘kariyer ve liyakat sistemi kurulmamalı, hak ederek kimse göreve gelmemeli, topluma da mutlak surette güven hissi verilmemeli’ şeklinde bir talep ve beklenti olmadığına göre, toplumca makul ve meşru karşılanacak böyle vaat olmayacağına göre bu açıklama neyin nesidir? Yetkili Sendikanın Genel Başkanı bize ne söylüyor? Kariyer ve liyakat sistemi niye kurulu değil? Buna kimler engel olmaktadır? Hangi güçler, hangi merkezler, hangi mahfiller bunun gerçekleşmesine mani olmaktadır? Birileri hak etmeden sistemde yer mi bulabiliyor? Kimdir bunlar? Bunlara kimler aracılık etmektedir, bunlara rampa olmayı tercih eden bir yapı mı var?

‘Sistem kurulmalı’ denildiğine göre tali bir sıkıntıdan değil yapısal bir problemden bahsediliyor. Bunca yıldır ‘adalet mülkün temelidir’ şeklindeki bir anlayışın/geleneğin temsilcisi olduğunu iddia edip bu sistematik/yapısal durum karşısında neden vaveyla kopartılmıyor? Toplumun güven hissini tahrip eden bu uygulamalar karşısında niye isyan edilmiyor? Niye örgütsel bir infial yaşanmıyor?


Türkiye’de anlamlı ve sahici bir mücadele ve anlamlı ve sahici bir iyileşme için sıra dışı çözümlere değil doğruluğa, dürüstlüğe, makuliyete ihtiyacımız var. Kariyer ve liyakate dayalı bir sistemimiz yok çünkü böyle bir sistemi istemiyoruz! Böyle bir sistemin olmayışından kişisel, örgütsel çıkar elde ediyoruz! Bunun gerekçesi önemli değil; bazen dava olur, bazen mücadele olur vs. Atama öncesinde noterde tasdik edilip açıklanan listeler malum. Onlara da gerek yok. Hepimiz bu toplumun içindeyiz. Ne olduğunu, nelerin yaşandığını gözlerimizle görüyoruz. ‘Her şey biz yaşarken oluyor’. Açık konuşmakta fayda var. Bize rağmen bir şeyin de olduğu yok. Ne oluyorsa biz istediğimiz için oluyor.

O yüzden Yetkili Sendika Genel Başkanı’nın kariyer ve liyakat sisteminin kurulmasına ilişkin talebi samimi bir talepse ikna edilmesi, düzeltilmesi, mücadele edilmesi gereken kimler ise onları ayan beyan ortaya koymalıdır. Siyaset mi, bürokrasi mi, Yetkili Sendika mı? Kimden bahsediyoruz? Henüz kim olduklarını bilemediğimiz karanlık yapılar mı bunlar? Ülkemizin dengesiyle oynayan bu gizli failler kimler? Yoksa ‘kamuoyu mu? İktidarın ve yetkili sendikanın değişmediği uzun bir zamanda bu yapılar içinde olup bu tarz sözleri söylüyorlarsa açık söylüyorum ya ne dediklerini bilmiyorlar veya bize operasyon çekiyorlar. Bu kadar basit! 

Abdulbaki DEĞER


Özgür Eğitim-Sen Genel Başkanı